Troya'dan bugüne seslenen zaman
Troya kazı çalışmaları kapsamında ortaya çıkarılan bir megaron
restore edilip özel bir çatıyla korunarak ziyarete açıldı. Yaklaşık M.Ö.
2500'lere ait olan, 150-170 cm yüksekliğindeki yapı hem Anadolu Tunç Çağı
arkeolojisinde türünün tek örneği, hem de Anadolu'daki örnekleri içinde
bugüne en sağlam taşınmış olanlardan.
Uzun, çok uzun bir süre uzak duruldu Troya'dan. Bekleyen, seslenen, çağıran
bir şeyler yoktu göremeyenlere. Troya, insanın giderek kendi iç sesine daha
az zaman ayırmasına neden olan hızlı değişimlerden uzak, dingin, yeni başlangıçlara
yine açık, toprak altında; eskiden evlerin bahçelerinde olan ağaçlar, çiçeklerin
üzerlerinde açmasına izin veriyorlardı.
Bugün, dünyanın en güzel burunlarından birinden, ufka bakar gibi, insana
bakabiliriz, Troya/İlyon ya da Hitit dilinde Wilusa'dan...
Troya'da 1988 yılından bu yana Almanya Tübingen Üniversitesi 'nden Prof.
Dr. Manfred Korfmann yönetiminde kazı çalışmaları yapılıyor. İlk olarak
kale içindeki, M.Ö.3. binyıla ait mimari kalıntılar ortaya çıkartılırken;
araştırmalar, sonraki aşamada, sistemli bir şekilde kale yerleşiminin dış
tarafına, daha erken dönem yerleşim alanlarına yönelir. Bugün, birçok
arkeolojik kuşak için aydınlatıcı olan 'İlk Tunç Çağı Troya 'sı,
umulanın üzerinde bir oranda ortaya çıkarılmış durumda.
Yeni bir bilgiye ulaşıldı
Troya/Wilusa'nın Geç Tunç Çağı'ndaki (M.Ö. 15. - 13. YY) önemini
vurgulayan, arkeolojik açıdan büyük önem taşıyan yeni bir bilgiye de ulaşıldı.
Hitit kaynaklarından, devletin bugün Yunanistan olarak adlandırılan Ege
Denizi'nin batısında kalan bölgeyle diplomatik ilişkiler içinde olduğu
bilinmekle birlikte; Hitit dilinde 'Achijawa' olarak adlandırılan bölgeden
Hattuşa'ya gönderilen bir belgeye ulaşılmamıştı ya da ulaşılmadığı
sanılıyordu. Troya kazı çalışmaları kapsamında, Tübingen Üniversitesi'nden
Hititolog Prof. Starke , uzun süredir elde bulunan bir tabletin daha önce yanlış
okunduğunu, gerçekte bir 'Achijawa' kralından Hattuşa'daki Hitit kralına
yazılmış bir mektup olduğunu ortaya çıkardı. M.Ö.13. yy'a ait olan
mektupta, Achijawa kralı Hitit kralına "Wilusa adaları senin değil,
benimdir" diye yanıt veriyordu.
Troya'da ortaya çıkarılan bir megaron da restore edilip özel bir çatıyla
korunarak ziyarete açıldı. 150 - 170 cm yüksekliğindeki yapı, Anadolu'daki
örnekleri içinde bugüne en sağlam taşınmış olanlardan. Yaklaşık M.Ö.
2500'lere ait olan yapı, Anadolu Tunç Çağı arkeolojisinde türünün tek örneği.
Troya II savunma duvarlarına bitişik olarak inşa edilmiş olan yapının içinde
bulunan bazı eşyalar, yapının kültsel işlevi olduğu görüşünü
destekliyor.
Megaronun üzerine, sıcaktan ve yağıştan zarar görmemesi için yapılan
'çatı' mimar Björn Rimmer 'in tasarımı. Stuttgart Üniversitesi'nin mimarlık
öğrencileri arasında açtığı bir proje yarışması sonucu seçilen tasarımın
sahibi Rimmer, amaca yönelik farklı çözümler ve projeler üretildiğini, seçimi
Prof. Dr.Marnfred Korfman'ın başkanlığındaki seçici kurulun yaptığını
belirtiyor.
Troya üzerine araştırma yapan Rimmer, bu çalışmanın onun için özel
bir önemi olduğunu söylüyor. Biçimiyle bir 'yelkeni' anımsatan çatı,
'Troya'ya zenginliği rüzgâr getirdi' sözünü de akla getiriyor...
Troya kazısını başından beri Alman Araştırma Fonu, Troya Dostları
Derneği, Tübingen ve Cincinnati Üniversiteleri ve Daimler-Chrysler parasal
olarak destekledi. Bu kuruluşlara şimdi Siemens ve ABB de katılmış
bulunuyor.
Cumhuriyet
|