9 bin yıllık tarih ayıklanıyor
Bilinen en eski yerleşimlerden Çatalhöyük’teki arkeolojik çalışmalarda
görev alan köylü kadınlar, tarihi buluntuları topraktan büyük bir ustalıkla
ayırıyor.
Köylü arkeologlar 9 bin yıllık tarihi ayıklıyor. Çatalhöyük’te cımbızla
minik buluntuları seçerek arkeolog gibi tarihin aydınlatılmasına çalışan
Hatice Yaşlı, kazı mevsimini iple çekiyor.
Konya’nın Çumra İlçesi’nin 12 kilometre kuzeyindeki insanlık
tarihinin ilk yerleşimlerinden Çatalhöyük’teki kazılarda görev alan Küçükköylü
kadınlar, ellerinde cımbızlarla 9 bin yıllık tarihin aydınlatılması için
adeta bir arkeolog gibi çalışıyor. İnsanlık tarihinin birçok ilklerini
barındıran Çatalhöyük’teki kazılar 10 yıldır İngiliz Arkeoloji Enstitüsü
adına Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında dünyanın çeşitli ülkelerinden
arkeologlar tarafından gerçekleştiriliyor. Neolitik çağa ait 9 bin yıllık
Çatalhöyük’te insanlığın yazıdan önceki tarihinin aydınlatılması için
devam eden çalışmalara Çatalhöyük yakınındaki Küçükköy’den gelen köylü
kadınları da katılıyor. Çatalhöyük’te, Küçükköy’lü 16 erkek
toprak taşıma ve kazı işlerinde, 4 kadın ise elenmiş topraktaki minik ama
son derece önemli ipuçları içeren buluntuları ayırmada görevlendiriliyor.
Köylü kadınları kazıdan çıkan toprağı dikkatle inceleyerek, cımbızlarla
o döneme ait, yumurta kabukları, bitki kalıntıları, obsidyen taşları ve
deniz kabukları gibi maddeleri ayıklayarak poşetlere koyuyor. Bu alanda çalışan
en kıdemli köylü kadınlarından olan Hatice Yaşlı (39), 10 yıldır görev
aldığı Çatalhöyük’te geçmişte eşi, çocukları ve komşuları ile çalıştığını
söyledi.
9 bin yıl önceki köy hayatı onlara yabancı değil
Bu yaz yapılan kazılarda komşuları ve akrabalarıyla çalıştığını
anlatan Yaşlı, “Çatalhöyük’teki yaşam ile bizim köy yaşamı
benzerlik gösterdiği için, ilk yıllarda bulunan küçük parçaların ne
olduğunu arkeologlar bana soruyordu. O günden bugüne köy hayatının çok
fazla değişmemesi nedeniyle, buluntuları ayırırken zorluk çekmiyorum”
dedi. Çatalhöyük girişine, 9 bin yıl önceki benzerlerine sadık kalarak
yapılan “deney ev”in badanası ile ocağını kendisinin yaptığını
ifade eden Yaşlı, şöyle konuştu: “O dönemde de evler şimdi olduğu gibi
kerpiçten yapılıyormuş. Ev içindeki ocaklar da bizim köydeki evlerin ocağına
çok benziyor. O nedenle, bu evin bazı kısımları yapılırken benim yardımımı
istediler. Halen günlüğü 16 milyon liradan çalışıyorum. Sabah 07.00’de
başladığımız iş 15.00’e kadar devam ediyor. Bizim için hiç de zor
olmayan bu işten kazandığım parayla, yaz dönemlerinde oğlumu ve kızımı
evlendirdim.”
“İlk başta iskeletleri yıkarken biraz ürperiyordum”
Yaşlı, ilk başta kendisine garip gelen bu işten şimdi keyif bile aldığını
belirterek, “İlk başta iskeletleri yıkarken biraz ürperiyordum. Ama şimdi
alıştım. Dillerimiz farklı olsa da, yabancı arkeologlarla çok iyi anlaşıyoruz”
diye konuştu. Kazıların yapıldığı yaz ayları dışında, tarım ve
hayvancılıkla uğraştıklarını anlatan Yaşlı, kazı ekibi ile kurdukları
güzel diyalog ve iyi para kazanmaları nedeniyle her yıl kazıların başladığı
dönemi iple çektiklerini sözlerine ekledi.
NTVMSNBC
|