İstanbul'un 'Suriçi' sınavı
Birleşmiş Milletler'in 1972'deki Dünya Mirası Sözleşmesi' ni 1983'te
onaylayıp ''ulusal yasamız'' yaptık... İstanbul 'un 2600 yılını barındıran
Tarihi Yarımada 'sıyla (Suriçi) ''Dünya Mirası'' listesine girmesini
1985'te sağladık... Bu bölgenin ''bütünüyle'' korunmasını öngören ''SİT''
kararını da 1995'te aldık...
Ne var ki, tarihi yıkan ''rant apartmanlaşması'' durdurulmadı; kuralsız
ve uygunsuz yapılaşmalar ''üç imparatorluğun başkentini'' bile kemirmeyi sürdürüyor...
Yasamıza göre 1995'teki SİT ilanını izleyen ''bir yıl'' içinde devreye
girmesi gereken ''koruma planı'' ise tam 8 yıl sonra ''geçen ay'' Koruma
Kurulu'nun ''incelemesine'' sunulabildi... Üstelik, uzmanlara göre
''arkeolojiyi'' yine ihmal ederek...
Minja Yang'ın uyarısı
İşte böylesi bir sürecin ''Dünya Mirasımız'' üzerindeki tahribatlarını
yıllardır ''sessizce'' izleyen UNESCO, artık susmuyor...
Tarihi Kentler Birliği 'nin Mayıs (2003) sonunda Bursa 'daki uluslararası
toplantısına davet edilen Dünya Mirası Listesi Başkan Yardımcısı Minja
Yang, İstanbul'da da 2 Haziran 2003'te katıldığı ''Suriçi Brifingi'' nin
ardından dedi ki: ''Böyle giderse İstanbul tehlike altındaki miras listesine
aktarılabilir...''
Bu olursa, örneğin Afganistan 'daki Buda heykellerini kıran Taliban
rejimiyle ''aynı listede'' buluşacağımızın anlaşılması üzerine de Suruçi'ni
değilse bile hiç değilse ''ulusal onuru'' kurtarmak için hemen herkes
harekete geçti...
Aynı gelişmeler kamuoyunda; ''UNESCO'dan İstanbul'a sarı kart'' şeklinde
yankılanırken, bir grup bilim insanı da 29 Temmuz 2003 günü Taşkışla'da
toplanarak, Suriçi'nin Dünya Mirası listesindeki ''tarihiyle hak ettiği''
onurlu yerini gerçekten ''korunarak'' sürdürebilmesinin yollarını tartıştılar...
Taşkışla 'dertleşmesi'
ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) Türkiye Milli Komitesi ile
Ulusal Ahşap Birliği 'nin düzenledikleri toplantı, ''tarihi kentlerde yönetim''
temasıyla yapıldı.
Çünkü, yine o gün M. Yang'ın gösterdiği slaytlardaki Zeyrek ve Süleymaniye
evlerini ''harabeye'' dönüştüren ilgisizlik, 1985-2003 döneminin ''farklı
siyasetlerdeki'' belediye anlayışlarına ait adeta ''ortak'' bir özellik
gibiydi... O kadar ki 1985'teki ''resmi başvuru'' dosyasında ''örnek'' olarak
fotoğrafları konulan kimi evler bile 18 yıl içinde ''yok'' olabilmişlerdi...
İster ''liberal'' (Dalan) , ister ''sosyaldemokrat'' (Sözen) ve isterse
''dinci-muhafazakâr'' (Erdoğan ve Gürtuna) dönem olsun, tarihi dokuya karşı
umursamazlık bu denli ''aynı'' olduğuna göre, sorun kişisel değil
''kurumsal'' dı...
''Dünya'dan örnekler''
Nitekim, diğer dünya mirası kentlerde alınan ''özel yasal önlemler'' de
bu saptamayı doğruluyor...
İstanbul'daki AB desteğiyle başlatılan ''Fener-Balat'' projesi yöneticisi
David Michelmore 'un anlattığı örnekler arasında Vietnam 'daki tarihi
Hoi-An kenti belediyesinin, evlerini restore edenlere ''maliyetin yüzde
80'ini'' bağışlaması bile var... Kaynağında ise yine aynı bölgeye turist
ziyaretlerinden alınan paralar da kullanılıyor...
Hele Nepal 'in dünya mirası kenti Bhaktabur 'da da belediyenin tarihi ev
onarımları için ahşabı, tuğlayı, kiremiti, fayansı bile ''bedava'' sağlamasına
ne demeli?.. Bu destek, üretici firmalardan ''kültürel mirasa katkı payı''
olarak alınan malzemelerle yapılıyor...
Demek ki dünya mirası kentleri korumak için, özel düzenlemeler ve özel
yetkiler de gerekiyor...
'İstanbul Yasası'ndan...
İşte bu saptamaya bağlı olarak, eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan
'ın isteğiyle gerçekleştirilen ''İstanbul Yasası'' çalışmasını, o gün,
bir kez daha ''anımsatma'' fırsatı bulduk...
Halen Bakanlığın ''arşivinde'' bekletilen, 50'yi aşkın uzmanın ve
kuruluşun katkılarıyla 2000-2001 yıllarında hazırlanan tasarıdaki ''Suriçi'ne
dönük'' önermeleri de şöyle özetledik:
1- İstanbul'un yönetimi ''koruma ve yaşatma amaçlı kullanım'' anlayışına
dayanmalıdır.
2- Suriçi ''tek belediye'' olmalı, bölgenin ''tümünü'' korumada etkin
ve sorumlu kılınmalıdır...
3- Boğaziçi deneyimi de gözetilerek, özel ve denetleyici bir ''Suriçi İmar
ve Planlama Müdürlüğü'' kurulmalıdır.
4- ''Suriçi Koruma Kurulu'' da üniversitelerin ve meslek kuruluşlarının
katılımıyla yeniden oluşturulmalıdır.
5- Belediyede kurulacak ''Tarihi Çevre Bürosu'' ise restorasyonlara Toplu
Konut Fonu'ndan yardım; Orman Bakanlığı'ndan ucuz kereste tahsisi vb. gibi
destekleri organize edebilecek yetenekte bir ''halkla dayanışma merkezi''
olmalıdır...
Eğer, 1 Şubat 2004'e kadar UNESCO'ya sunulması gereken ''Suriçi Dosyası''
nda böylesi bir ''özel yönetim yasası'' da bulunmazsa, temmuz toplantısında
sarı kartın ''kırmızıya'' dönüşme olasılığı çok yüksek...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|