Yıkılacak binayı satacaklar
Başbakan'ın "yeniden yasalaştıracağız" dediği işgaldeki
orman arazilerinde parayla tapuya bağlanacak yapıların tümü, Deprem Master
Planı'ndaki 'yıkılmaları' öngörülen, en çok risk altındaki kaçak
binalar.
Yüzde 65'i kaçak olan İstanbul için üniversitelerle birlikte hazırlanan
''Deprem Master Planı'' nın kamuoyuna açıklandığı gün, Bakanlar
Kurulu'nu da ''depremin 4. yılı'' nedeniyle Sakarya'da toplayan Başbakan Erdoğan
, Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği orman arazisi satışını ''yeniden
Meclis'ten geçireceğiz...'' dedi.
Ardından hükümetin bazı bakanları da; ''İstanbul deprem planına göre
binaları yıkıp yenilemek için 8 trilyon kaynak gerekiyor; 2-B arazilerinden
toplanacak gelir bu sorunu da çözecek...'' şeklindeki sözlerle, Cumhurbaşkanı
vetosuna karşı ''yeni bir dayanak'' bulmanın adeta ''sevincini'' yaşıyorlar...
Oysa, aynı master planda belirtilen; ''risk altındaki ve hemen yıkılmaları
gereken binaların'' çok büyük bir çoğunluğu, işte bu 2-B arazilerinde
bulunuyor...
Çünkü aynı yerlerdeki yapıların tümü ''yasadışı'' ve ''kuralsız''
inşa edilmiş durumda. Yani, belli bir mimari ve statik projeye bağlı kalınmadan,
hatta teknik denetimden de yoksun yapılmış ''kaçak'' binalar olduklarından,
aslında deprem olmasa bile ''sürekli yıkılma riski'' taşıyorlar. Yine
deprem master planında öngörülen ''depreme dayanıklılık kontrolünün''
de söz konusu ''orman işgalcisi'' kaçak binalarda yeterli bilimsel güvencelerle
yapılması mümkün görünmüyor..
Bu kontrol için öncelikli koşul olan ''onaylı inşaat projesi ve denetim
belgesi'' kaçak binalarda bulunmadığından, ayrıca bir ''kent planı ve
altyapı projesine'' göre de inşa edilmediklerinden, hükümetin ''işgaldeki
2-B arazileri satışından'' beklediği paralarla ''İstanbul'un diğer bölgelerindeki
deprem takviyelerini yapma'' tezinin de hiçbir dayanağı bulunmuyor...
Çünkü bu paraları, yine o ''tapuya bağlayarak affedecekleri'' kaçak
binaların yıkılıp yenilenmesinde bile kullanamayacaklar... İstanbul Valisi
Muammer Güler, master planla ilgili konuşurken; ''yapı sahipleri parayı
kendileri bulacaklar'' dediğine göre, orman işgalcileri hükümete ödeyecekleri
''tapu'' paralarından ayrı olarak bir de aynı binalarının ''yıkımı ve
yapımı'' için masrafa girecekler... Bunu yapmayacakları ve ''kaderlerini''
olası depremdeki ''tesadüfe'' bırakacakları için de Başbakan Erdoğan'ın
hâlâ ''ısrarlıyız'' dediği orman satışı, ''depremi felakete dönüştüren
imar aflarından'' birini daha yaratmış olacak...
Sözün kısası, AKP kurmayları, kendi siyasal tabanlarının da geniş
kesimini oluşturan orman yağmacılarına o denli bağlanmışlar ki, tarihe
''depreme kaçak yapı affı ile çözüm(!) bulan'' ilk hükümet olarak geçiyorlar...
Umarız, böylesi bir ''bilim ve etik dışı'' yönetim anlayışı ilk ve
''son'' olur; ekonomi adına imar yağmasından başka bir şeyin düşünülmediği
bu dönem ''en az zararla" atlatılır...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|