2-B'de Demirel imzası
Sezer'in veto ettiği orman arazilerinin satışını destekleyen eski
Cumhurbaşkanı Demirel, '2-B arazilerinde yasadışı yerleşim' konusundaki en
kararlı desteğini, 1996 yılında bu nitelikteki kaçak yapılaşmayla büyütülen
Beykoz ilçesine bağlı 'Çavuşbaşı' köyünün 'belediye' olmasına vermişti.
Orman özelliği ''yitirtilmiş'' arazilerdeki yasadışı işgalcilere bu
alanların ''tapularını da pazarlamak'' isteyen hükümet, en güçlü desteği
önceki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 'den görmeye başladı..
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 'in buna yönelik anayasa değişikliği
taslağını veto etmesindeki ''anayasal gerekçeleri'' bir yana bırakan
Demirel, aynı arazilerdeki hukuka aykırı kullanımların ''parayla
affedilmesine'' de onay veriyor.
Önce Hakkı Devrim 'in CNN-Türk'teki programında 2-B arazilerini işgal
edenlerin yüreklerine su serpen Demirel, ardından Hürriyet gazetesini
ziyaretinde de aynı tavrını sürdürerek; ''Ben propaganda yaparsam,
referandumda kazanılır'' diyor. (25 Ağustos 2003).
Türkiye'nin 1960'lardan 2000'lere kadar siyaset dünyasındaki en uzun etkin
kişiliğini oluşturan Süleyman Demirel, bu tutumuyla aslında yine kendisinin
aynı dönemlerde adeta ''önderi'' olduğu ''plansız kentleşme'' nin ve sürekliliğe
bağlanmış ''imar afları'' politikasının sonuçlarını da adeta
''aklamak'' istiyor...
Demirel henüz DSİ'de ''mühendis'' yöneticisi olarak görev yaparken bile
köylerden kentlere göçün özendirilmesini eleştiren meslektaşlarına yanıt
olarak, TMMOB'nin dergisinde şunları yazmış:
''Kazanç seviyesi düşük nüfus topluluklarını daha çok kazanmaya ve
daha iyi yaşamaya sevkeden bu hadiseden (göçten) niçin korkulmaktadır?.. Bu
gibi ahvalde vatan sathı üzerinde daha fazla sayå-u gayret gösterip bu
maksatla daha iyi geçim ve yaşayış nerede ise oraya giden insanları müteşebbis
insanlar ve kendilerini kalkındırmaya azmetmiş insanlar olarak mütalaa
etmemek elde değildir...'' (23 Şubat 1960).
Yine Demirel'in bu kez ''Başbakan'' yetkileriyle siyasette egemen olmasıyla
birlikte, aynı makaledeki kırsal bölgeleri de geliştirmek yerine kentlere göçü
ve kaçak yerleşimler kurmayı ''kalkınma hakkı'' kabul eden anlayış, ''hükümet
politikalarına'' dönüştü...
Özellikle ''müteşebbislik'' kavramı da yine Demirel'in tanımladığı türden
''arazilerin plansız ve yasadışı imarla değerlendirilmesi'' olarak yaygınlaşınca,
kentlerin çevresindeki orman arazileri de bu yağmanın kurbanı oldular.
Sonunda 1982 Anayasası'nda vurgulanan ''orman vasfını yitirmiş alanlar''
kavramı gündeme getirilerk, şimdiki ''2-B pazarlaması'' nın gerekçeleri de
yaratılmış oldu. Demirel, yine aynı süreçte 1990'larda Cumhurbaşkanı
olduğu dönemde yasadışı yerleşim alanlarını hep ''himaye eden'' bir
tutum izledi...
Güncel konu olan ''2-B arazilerinde yasadışı yerleşim'' konusundaki en
kararlı desteğini ise, bu nitelikteki kaçak yapılaşmayla büyütülen
Beykoz ilçesine bağlı ''Çavuşbaşı'' köyünün ''belediye'' olmasına
vermişti...
Şimdi Maliye Bakanı Unakıtan 'ın da ''zilyetini satın aldım'' dediği işgal
edilmiş eski orman arazileri ve kaçak binaların bulunduğu Çavuşbaşı,
sadece ormanda değil, aynı zamanda ''Elmalı su havzası'' içinde de bulunduğundan
''imar kısıtlaması'' getirilen yerdeydi.
Ne var ki bu niteliğin kamuoyunda sorgulandığı günlerde Cumhurbaşkanı
olarak Demirel'in onayladığı ve Başbakan olarak da Mesut Yılmaz 'ın imzası
bulunan 05.04.1996 tarihli kararnameyle, böylesi bir hukuk dışı işgal yerleşmesine
''belediye'' yetkileri tanınmış oldu.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|