Geleceğimizi yönlendirebiliyor
muyuz?
Eskiçağda dünyanın yedi harikası kabul edilen yapıtların ikisi,
Bodrum'daki Maussolleion anıtı ile Efes'teki Artemis Tapınağı'dır. Ancak,
Maussolleion'a ait heykel ve kabartmalarla Artemis Tapınağı'na ait bazı parçalar
bugün İngiltere'nin başkenti Londra'daki dünyaca ünlü British Müzesi'nin
salonlarını süslemektedir. Tıpkı Anadolu'dan talan edilen diğer pek çok kültür
varlığı gibi.
On bin yıldan beri sürekli yerleşme gören yurdumuz pek çok uygarlığa
sahne olmuştur. Ülkemiz, kültür ve doğa varlıklarının zenginliği bakımından
adeta bir açık hava müzesi görünümünde olup zengin bir kültürel mirasa
sahiptir. ''Uygarlıklar Ülkesi'' olmakla haklı olarak övünüyoruz. Peki
yurdumuzun geçmişini, tarihini ne kadar biliyoruz. Geçmişimizi öğrenip
ondan dersler çıkararak geleceğimizi yönlendirip biçimlendirebiliyor muyuz?
Geçen yılın sonunda Londra'da yapılan dünya güzellik yarışmasında Türkiye
güzelinin dünya birincisi seçildiğini ülkemizde duymayan belki de çok az
kişi kaldı. Peki, tarihte ilk güzellik yarışmasının Anadolu'da, Çanakkale
ili sınırları içindeki Kaz Dağı'nda (İda Dağı) yapıldığını ve yarışma
hakeminin de Anadolulu bir prens olan Troya Kralı Priamos'un oğlu Paris olduğunu
kaç kişi biliyor? Ya tarihteki ilk Doğu-Batı savaşının MÖ 1240'ta
Hellenler ile Troyalılar arasında, Çanakkale ili sınırları içindeki antik
Troya kentinde yapıldığını, savaş nedeninin de Troya Prensi Paris'in
Hellenli güzel Helena'yı kaçırması olduğunu?..
Yaşadığımız günden habersiziz
Troya Savaşı'ndan canını kurtaran Troyalı prenslerden Aeneas ve yanındakiler,
söylenceye göre, deniz yoluyla İtalya'ya giderek orada Roma İmparatorluğu'nun
temellerini atan kentler kurarlar. O nedenle Roma imparatorları soylarının
Troya'ya dayandığını kabul eder, Troya kentine bazı ayrıcalıklar tanır,
yardımlarda bulunurlar. Öyle ki 1202-1204 tarihleri arasında yapılan 4. Haçlı
Seferi'ne katılan Batılı şövalyeler Çanakkale Boğazı'nı geçip Troya önlerine
gelince, ''Troya bizim atalarımıza aittir ve Troya'dan kaçanlar bizim bölgemize
yerleşmişti. Şimdi, sonunda kendi ülkemize dönüyoruz'' derler. Şimdi şöyle
bir durup düşünelim: Bu şövalyeler yaşadıkları dönemden 2440 yıl öncesindeki
tarihlerini biliyorlar. Peki, ya biz? Bırakın dünü, yaşadığımız günden
bile habersiziz.
Fatih Sultan Mehmet' in İstanbul'u fethetmesine Papa büyük tepki gösterir.
Ancak yeni bir Haçlı Seferi de düzenleyecek durumda değildir. Papa'nın
tepkisine karşılık olarak Fatih Sultan Mehmet, ''Bizans'ı aldığım için
Papa bana neden kızıyor, anlamıyorum. Oysa ben Bizans'ı almakla, onların
atalarına Troya'da yapılanların öcünü aldım'' der. Gazi Mustafa Kemal de
Sakarya zaferinden sonra yanındaki komutanlara, ''Troya'da Hektor'a (Troya Kralı'nın
oğlu) yapılanların öcünü aldık'' demişti.
Bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan Kıbrıs, 1878
tarihinde II. Abdülhamid zamanında, Ruslara karşı Osmanlı Devleti'ni
korusun diye İngilizlere üs olarak verilmişti. O İngilizler de, ondan 37 yıl
sonra, 1915'te bağdaşıkları Ruslara yardım etmek için, orduları ve
donanmalarıyla Çanakkale Boğaz'ında Osmanlı İmparatorluğu'nun karşısına
dikildi. Ancak, dönemin o üzerinde güneş batmayan dünya imparatorluğunun
donanması Çanakkale Boğazı'nın derin sularında battı.
Eskiçağda dünyanın yedi harikası kabul edilen yapıtların ikisi,
Bodrum'daki Maussolleion anıtı ile Efes'teki Artemis Tapınağı'dır. Ancak,
Maussolleion'a ait heykel ve kabartmalarla Artemis Tapınağı'na ait bazı parçalar
bugün İngiltere'nin başkenti Londra'daki dünyaca ünlü British Müzesi'nin
salonlarını süslemektedir. Tıpkı Anadolu'dan talan edilen diğer pek çok kültür
varlığı gibi.
1952 yılında Kore'ye, hangi emperyalist ülkenin çıkarları uğruna
Mehmetçikleri ölüme gönderdik ve öldürttük, bunun bile hâlâ bilincinde
değiliz.
'Uygarlık bu mu?'
Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman emperyalizminin çıkarları uğruna
Arap çöllerinde İngiliz-Arap işbirliğine karşı savaşırken binlerce ölü
bırakan kafada; eğer bugün birazcık tarih bilinci, yurtseverlik bilinci,
etik bilinç ve evrensel bilinç oluşmuşsa, günümüzde komşu ülke Irak'ı
özgürleştirme adı altında sömürgeleştirme ve köleleştirme uğraşı
veren ABD ve İngiliz sömürgecilerinin çıkarlarına alet olmaz, ayrıca
Mehmetçiğin kanını, etik olmayan ve bitmeyen bir savaşta ve yine etik
olmayan ihaleler için can pazarına dönüşen Irak'ta pazarlık konusu
yapmaz.
Hele ki Süleymaniye'de kafasına çuval geçirilen Türk askerleri olayından
sonra.Irak'ta tüm dünyanın gözü önünde tarih katledildi, yağmalandı. İnsanlık
tarihinin yaşanan geçmişinin, ne olduğu bilinmeyen bir kesiti yok edildi.
Kim tarafından ve ne uğruna? Tarihi olmadığı için tarih bilincinden
yoksun, 250 yıllık bir geçmişi olan, günümüzün tek kutuplu dünyasının
jandarması tarafından ve de petrol uğruna. Peki, nerede Birleşmiş
Milletler, Güvenlik Konseyi, Avrupa Birliği, UNESCO? O, ağızlarından hiç düşürmedikleri
uygarlık ve insanlık bu mu? ''Türkiye, Türklerin eline bırakılmayacak
kadar önemli bir ülkedir'' diyenler var.
Geçmişte ve günümüzde dünyada yaşanan siyasal ve toplumsal olaylara
baktığımızda, bunun kim veya kimler tarafından söylendiğini, ne anlama
geldiğini, 80 yıldan beri Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlık senedi olan
Lozan Antlaşması'nın kimler tarafından imzalanmadığını, başka seçenekleri
olmadığı için de kimlerin istemeyerek imzaladığını, Sevr Antlaşması'nın
düşü ile yatıp kalkanları hâlâ anlamayacak kadar tarih özürlüsü,
bilinçsiz, duyarsız ve vurdum-duymaz bir toplum mu olduk! Olduysak, vay
halimize.
Cumhuriyet
|