reklam

08 Eylül 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

700 yıllık tarihin sonu

Köyler, adlarının sonuna ''kızık'' eki alarak Uludağ'ın eteklerinde birbirinin yanına sıralanmış... Kızık nedir diye sorarsanız... Kimine göre, dumanlı başı göğe varan Uludağ'ın eteğine ''kısılmak''tır, kimine göre Tokat'tan gelen ''Kızık'' aşiretidir... Kimi de Kızık'a ''derbent'' anlamını yükleyecektir...

Masal, 1300'lü yılların başında, Tokat'taki Kızıklar'dan başlamaktadır... Osmanlı Beyliği'nin kuruluşu sırasında Uludağ'ın eteklerine Karakeçili aşireti yerleşmişken Tokat'tan gelen aşiret de burada kendine yurt arar... Masal, iki aşireti birbirine düşürmek yerine düğün-dernek yaparak birleştirir... Kızık aşireti beyinin yedi oğlu, Karakeçili aşiretinden yedi kızla evlenir... Köyler yan yana sıralanır: Hamamlıkızık, Cumalıkızık, Fidyekızık, Derekızık, Değirmenlikızık, Dallıkızık, Bayındırkızık. O günden bugüne, Dallıkızık ve Bayındırkızık köyleri tarihten silinmiş; vitrine ise Cumalıkızık çıkmıştır.

Sözde korunuyor
Cumalıkızık, her yanıyla korumaya alınmış ve hatta çok daha iyi korunsun diye köylükten çıkartılıp 1988'de Bursa'nın Yıldırım Belediyesi'ne bağlı bir mahalle haline getirilmiştir.

1685 tarihli vakfiye belgesi, Cumalıkızık'ın Orhan Gazi Vakfiyesi'ne bağlı bir köy olduğunu gösteriyor. Köyün arazisi 17 bin dönümü buluyor... Fakat bugün bin dönümü bile bulmuyor, çünkü köyün arazisi son yıllardaki göçlerle işgal edilerek öyle ya da böyle imara açılmış ve dört ayrı mahalleyi barındırır olmuş...Koruma, neyi koruyor?

Cumalıkızık'ı korumadığı belli...

Köy tüzelkişiliğine ait trilyonlarca lira değerindeki 54 tapuyu da Yıldırım Belediyesi almış... Cumalıkızık, köy mü yoksa bir kent belediyesinin yönetiminde mahalle mi belirsiz; iki cami arasında binamaz kalmış...

Cumalıkızık adının, yanındaki öteki ''kızık'' köyleri arasında camisi olan tek köy olmasından geldiği sanılıyor. İlk adının ''Camilikızık'' olduğu söyleniyor... Öteki köydekiler cuma günleri namazına gitmek için yola düştükçe köyün adının ''Cumalıkızık''a dönüştüğü sanılıyor... Cumalıkızık'ın camisi yaklaşık 700 yıllık.. Ancak, 700 yıldan geriye kalan pek bir iz yok... Onarıla onarıla, günümüzde yepyeni bir cami olmuş... Köyün geçimi tarım ve hayvancılık... Fakat arazisi kalmamış... Elde kalan araziyi sulayacak su kalmamış... Tarım ve hayvancılık giderek yok oluyor... Uludağ'ın eteklerindeki güzelim kestane ağaçları, içine giren kurtlar tarafından çoktan kurutulmuş... Bursa'nın o meşhur kestaneşekeri için kestaneler İzmir'den getiriliyor! Belediye Cumalıkızık'ı güya koruyor!

Atkestanesi ve ıhlamur ağaçlarının altı köy kahvesi... Güya köy kahvesi...

Yıldırım Belediyesi, tapuları üstüne geçirince köy kahvesini turistik çay bahçesine dönüştürmüş... Aylığı 1 milyar 50 milyon liradan kiraya vermiş...

Cumalıkızık'ın buruk ünü
Cumalıkızık biraz gününü yaşar gibi... Köyde çekilen filmler ve televizyon dizileri ile kazandığı ünün gölgesine sığınmış... Ne var ki bu gölgenin sonu karanlık... Köyün, pansiyona dönüştürülen birkaç ev ve sokakta turistik eşya satıcılığı ile ayakta durması söz konusu değil...

Hele ''televole'' kültürünün yarattığı yerli turistlerin, hayranı oldukları artistin dolaştığı taş yollardan geçip, o ''meşhur'' artistin tuttuğu kapı tokmağına el sürmesiyle ise Cumalıkızık'ın bir yere varması çok zor... Korumacıların kol kanat germesi ise sanki biraz göstermelik... Cumalıkızıklılar, güya onarılan evler için ''Dışı forma, içini sorma'' diyorlar...

Belediye bile onarımları çimento ile yaptırıyor; boyasını plastikten sürdürüyor ... Çamur, kireç ve saman karışımından oluşan harç, kerpiç, taş işçiliği, ağaç işçiliği artık yok... Çivitle renklendirilen badana yok... Cumalıkızık giderek yapaylaşıyor... Cumalıkızık, tekrar köy olmak istiyor... Referandum bile yapılmış...

Bütün hanedekiler ''Köy olalım'' demiş... İl genel meclisi kabul etmemiş... Bunun adı güya demokrasi... Fakat zorla güzellik olmuyor... Dolayısıyla tütün tarlaları ve kozacılık, masa başında alınan kararlarla yeniden canlandırılamıyor... 350 haneli köyün 190 haneye düşmesini şehirli beyler durduramıyor...

Cumalıkızık'ın evleri Türk evi.... Evler, iki ya da üç katlı... Ahşap sokak kapıları avluya açılıyor... Avlular, arasına tahta atılmış kaba taş duvarlarla çevrili... Üst katlar ahşap çatkı arasında kerpiç dolgu ve üstü aşı boyalı... İkinci katlar, alçak tavanlı odaları ile evin kışlık kısmı...

Üçüncü katlar yüksek tavanlı odaları ile evin yazlık kısmı... Çatılar ise kiremit kaplı... Üst katlardaki cumbalar ya da çapraz çıkıntılar, sokak kapısını görecek şekilde... Tavanla, ahşap oymalı... Bazı oymalar nar ve limon süslemeli...

Cin aralığı
Kıvrılarak uzanan sokaklar ise taş döşeli ve en fazla 2.5 metre genişliğinde... Sokakların bir kısmı çıkmaz sokak... Bir de ''aralık'' var ki dünyanın en dar sokaklarından biri olduğu kesin... İki binanın taş duvarları arasındaki ''cin aralığı'' sadece 60 santimetre genişliğinde...

Cumalıkızık'ın bir de müzesi var... Etnografya müzesi... Nostalji köşesi... Ama önemli olan Cumalıkızık'ı korumacılık adına çimento ile plastik boya kullanarak ''müzelik'' hale getirmemek... Çözüm, belediyenin bir mahallesi olduktan sonra daha çok boşalmaya devam eden köyü, Orhan Gazi döneminde buraya gelen köylülere emanet edebilme uygarlığını gösterebilmekte...

Bursa ovasından bir esinti geliyor Uludağ'ın eteklerine doğru...

Cumalıkızık'ın girişinde görkemini, yüzlerce yıllık yaşından alan çınarın yaprakları sallanıyor... Bursa ovası çoktan taş ve betona kesmiş... Rüzgâr, çimento kokuyor... Cumalıkızık da çimentoya bulaştırılıyor... Cumalıkızık'ı Cumalıkızıklılara bırakmak gerekiyor... Çünkü Cumalıkızık'ta onlar yaşıyor... Yaşatacak olan da masa başındaki beyler değil, köydekiler!
Cumhuriyet

 

Eylül 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Interlight'2003

25 - 28 Eylül 2003
CNR Fuar Merkezi - İstanbul

Online davetiye için tıklayın.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz