Dijital Ortamda Bir Mimar: Hani
Rachid

10-14 Eylül 2003 tarihleri arasında AD art+decor dergisi ve Ikon Fuarcılık
işbirliğiyle Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleşmekte
olan ADESIGN FAIR 2003 dün New York'lu mimar Hani Rashid'i ağırladı. Yaklaşık
iki saat süren ve katılımcıların çoğunun tasarımcı ve mimar olduğu
konferansta Rachid, Asymtote adlı mimarlık ofisinde ürettikleri projelerden
örnekler sundu. Projelerinin ortak özelliği bilgisayar destekli projeler
olmaları, sanal gerçeklikle yakından ilişki kurmaları ve bu yeni gerçekliği
sorgulayıp yapılabileceklerin sınırlarını zorlamalarıydı.
Büyük ölçekli kentsel
tasarım projelerinden başlayarak daha sonra bilgisayar destekli dijital tasarıma
yönelen Rachid, ortağı Lise Anne Couture ile birlikte çalışmakta. Rachid
konuşmasında, insan hareketinden yola çıkarak ve bu hareketleri bir veri
olarak bilgisayara aktararak dijital mekanlar yarattıkları projelerini bir
slide-show eşliğinde aktardı. Üç boyutlu bilgisayar modellemelerini de çizim
olarak adlandıran ve son beş yıldır öğrencilerinden plan-kesit sistemli çizim
görmediğini not düşen Rachid, yarının tasarımlarını yapmadığını
çünkü bu tasarımların bugüne, kendi bugününe ait olduğunu ekledi.
Projelerinden biri olan pavyon tasarımında, karşılıklı asılmış daire
şekilli aynalar tasarlayan mimar, pavyonu ziyaret edenlerin aynaya değmesiyle,
aynanın döndüğünü dolayısıyla aynaya yansıyan görüntünün sürekli
değiştiğini, akışkanlaştığını, içi dış dışı iç yaptığını
anlattı. Proje kapsamında ayrıca aynaların tam merkezlerine konulan fotoğraf
makineleri ile, aynaların karşılıklı fotoğraflarının 30 saniyede bir çekilip
internet ortamına gönderilmesi planlandı. Sonuç olarak, Rachid'in ifade ettiği
üzere fiziksel pavyonda herşey sanal algılandı diğer yandan ise sanal dünyaya
fotoğraflarla bir gerçeklik taşındı.
Bir diğer ilgi çeken
projesi de New York Borsası için tasarlanmış. Borsacılar tarafından faal
olarak kullanılan dijital borsa ortamında da duvarlardan bilgilerin aktığı,
hisselerin hareketinin renkler, kilitler, termometrelerle algılandığı bu
proje için Rachid, insanların iki boyutlu kağıt yüzeyler yerine üç
boyutlu deneyimlemelerle bilgiye daha kolay ve daha çabuk ulaştıkları ve
bunun da üç boyutlu bir dünyada yaşayan insanoğlunun yine üç boyuta
hakimiyetinin çok daha iyi olmasından kaynaklandığı yorumunu yaptı. Borsacılardan
birinin "gerçekliği yeniden yaşamayı mı kastediyorsunuz?"
sorusunu "evet, bunlar günleri ayları saklayabileceğiniz gerçekliği
yeniden yaşatma mekanizmaları" diyerek cevaplıyor. Bu dijital ortam ardından
borsacılar için fiziksel bir mekan da tasarlayan Rachid ve ortağı, borsacıların
isteği üzerine yine fiziksel ortamda sanallık hissi yaratmaya çalışmışlar.
Daha sonra Knoll firması
için ofis çalışma üniteleri tasarlayan Asymptote, işi bitince kapanan, yarı
geçirgen yüzeyler arkasından diğer çalışanların gölgelerini
hissettiren, teknolojik özellikleriyle sesi emen ve diğer çalışanları
rahatsız etmeyen, üretiminde tekstil malzemelerinden faydalanılan bu çalışma
ünitelerinin bir çeşit kentleşme yarattığını çünkü ofis ortamlarının
sadece çalışma değil, etkileşim kurma ve orada yaşama ortamları olduğunu
ekledi.
Daha sonra anlattığı projelerinden BMW Delivery and Event Center, arabanın
fabrikadan üretim sürecinin devam ederek çıktığı ve ziyaretçilerin gözü
önünde üretimin bittiği bir bant sistem fikrinden yola çıkıyor. Bir diğer
projeleri olan Mercedes Benz Müzesi'nde de, doğal topoğrafyadan etkilenilerek
eğimli bir yüzey elde edilmiş ve bize daima hareket halinde reklamı yapılan
otomobillerin bu "topoğrafya"da adeta hareket halindeyken donmuş
ifadesi taşımaları istenmiş. Son olarak, Hollanda'da Haarlemmemeer Çiçek
Festivali için tasarlanan Hydra Pier pavyonunda ise suyun hareketinin kullanımıyla
yine bir çeşit akışkanlık amaçlanmış.
Sunumunun ardından sorulara cevap veren Rachid, yöneltilen sorulara ilişkin
olarak, tarihi bilme gereğini hissettiğini çünkü kendisinden önceki
devlerin omuzları üzerinde çalıştığını ancak bunun nostaljik bir kişi
olduğunu ifade etmemesi gerektiğini belirtti. Soruların genellikle projelerin
futuristik bulunması ve teknoloji ile kurduğu ilişki üzerine yoğunlaştığı
bu bölümün sonunda, Rachid sanallığın, aslında sürekli içinde yaşadığımız
ancak özelliklerini bu sürekli içinde bulunma durumundan dolayı ıskaladığımız
gerçekliği yeniden keşfetmede önemli olduğunu söyledi. Ve konferansa 13. yüzyılda
St. Augustine'in bir sözüyle son verdi: "Evrende tıpkı bir kütüphanedeki
köpekler gibi yaşıyoruz"; tüm o bilgiye nasıl ulaşacağımızı bile
bilmiyoruz, tek yaptığımız en azından kitapları açmak için bir yol
aramak!
Arkitera - Pınar Gökbayrak
|