Hattuşaş’ı ayaklandıran sur
M.Ö. 1600 ile 1200 yılları arasında Anadolu’da yaşayan Hititlerin başkenti
Hattuşaş’ta bugünlerde hummalı çalışmalar yaşanıyor. Çorum’un Boğazkale
ilçesi sınırları içerisinde bulunan Hattuşa’nın aynı zamanda UNESCO Dünya
Mirası Listesi bulunması dünyadaki bütün bilimadamlarının dikkatini bölgeye
cezbediyor.
Hattuşaş’ta 12 yıldır Alman Arkeoloji Enstitüsü görevlisi olarak kazıların
başkanlığını yürüten Dr. Jürgen Seeher, iki kilometrelik bir alanı
kaplayan şehrin yaklaşık 6 kilometre uzunluğunda yüksek kulelerle güçlendirilmiş
anıtsal surları bulunduğunu kaydederek, “Bu yıl 2 Temmuz’da başlayan
kazı çalışmalarımız aralıksız olarak sürmektedir. Bölgenin önemi
zaten belli bir kesim tarafından bilinmesine karşılık daha fazla kişinin
ilgisini çekebilmek ve insanların gözünde o zamanı canlandırabilmek amacıyla
şehrin girişindeki Hitit Suru’nun yeniden yapılmasını planladık. 70
metrelik Hitit suru taş, kerpiç, tuğla ve ahşap yapı malzemeleri kullanılarak
gerçeğe yakın rekonstrüksyonun çalışmasıyla ayağa kaldırılacak”
dedi.
Kerpiç yapımının hızla devam ettiğini ve 2005 yılı başlarında bu
duvarın ziyaretçilere açılacağını ifade eden Dr. Seeher, yapımda o dönemi
anlayabilmek için o dönemki teknikleri kullanıldıklarını açıkladı.
Aynı zamanda dini başkent
Hattuşaş Hitit İmparatorluğu’nun yalnızca dünyevi başkenti değil aynı
zamanda ülkenin dini merkezi olarak biliniyordu. Bugüne kadar 31 tapınağın
kazıldığı bölgede daha fazlasının olduğu tahmin ediliyor.
Hattuşaş’ın en büyük ve etkileyici “kutsal mekanı” olarak ün
yapan yaklaşık 12 metre kayalar arasına gizlenmiş Yalıkaya Açıkhava Tapınağı
şehrin iki kilometre kadar kuzeydoğusunda yeralıyor. Özellikle İlkbahar’daki
yeni yıl kutlamalarında kullanıldığı sanılan bu açıkhava tapınağında
Hava ve Güneş sembolleri kayalara kabartma olarak işlenmiş.
Bir zamanlar Anadolu’nun en güçlü ülkesi olan Hititler’de tarih
sahnesinden çekildikten sonra ülkelerine yerleşen ve orada varlıklarını
devam ettiren toplumlar hazır buldukları malzemeleri kullanarak kendilerini
geliştirmişler. Ancak çıkan seller ya da yangınlar nedeniyle uzmanlar
yeterince materyalin bulunmadığını ve o dönemi anlamlandırmanın güç
olduğunu vurguluyor.
Türkiye
|