'Antandros'lar Çoğalsın...
Belediyelerimiz ''arkeolojiye'' karşı genelde ''temkinli'' dirler... Özellikle
tarihi dokusu bulunan kentlerde antik çağın da belgelenmesi demek, zaten kısıtlı
olan yapılaşma hakkından tümüyle vazgeçmek anlamına bile geliyor...
Hele, kent politikalarını tümüyle ''imar rantına'' bağlayan kimi yerel
yöneticiler bunu asla göze alamazlar... Onlar için arkeoloji kadar ''korkulu
rüya'' belki de yoktur...
Bir yandan kentinin ''binlerce yıllık'' olmasıyla övünen, öbür yandan
aynı binlerce yılın tanıkları üzerine gözünü kırpmadan yapı izni
veren belediyemiz ne yazık ki az değil...
'Azınlıktaki' duyarlılar
Ancak son yıllarda artık bu ''genel tutumu'' terk eden belediyelerimiz de
var... Tarihle ilgilenmeyi sadece Kültür Bakanlığı 'na bırakmayan yerel yöneticilerimiz
çoğalıyor...
1985 yasasıyla ''denetimsiz'' verilen ''yerel imar yetkileri'' nde ölçüyü
kaçırınca, doğasını ve tarihini yitirip ''kimlik bunalımına'' giren kimi
belediyeler, bu yok oluşu durdurabilmek için yeniden ''geçmişlerine'' sarılıyorlar...
Arkeoloji alanında da ilk harekete geçenlerden biri Torbalı 'ydı...
1990'larda belediyenin önderliğinde başlatılan ''Metropolis'' kazıları
sonucunda Ege'nin en önemli antik kentlerinden birine daha kavuştuk...
Benzer şekilde, Aydın 'ın yıllardır unutulan ''Tralles'' antik yerleşmesi
de yine belediyenin ve yerel güçlerin son yıllardaki girişimleriyle gün
ışığına kavuşuyor...
Aynı yerel duyarlılığın Anadolu'daki ''öncü'' lerinden Yalvaç ise
sevgili ''Antiocheia'' sı ile ne kadar övünse azdır... Daha 1980'lerden
itibaren yine belediyenin müzecilere sağladığı destek ve olanaklarla süren
kazılar sonucunda ''Pisidia'' nın efsanevi kenti günümüz uygarlığıyla da
buluşmuş oldu...
İzmir Büyükşehir Belediyesi de kentin elde kalan tarihi dokusuyla
yetinmiyor; son buluntulara göre ''8000 yıllık'' geçmişi barındıran Agora
'daki arkeolojik araştırmalar için tüm desteğini sürdürüyor...
Altınoluk'un gururu
İşte ulusça ''yüz akımız'' olan bu örnekler arasındaki Altınoluk
Belediyesi 'nin 2001 yılında başlattığı ''Antandros'' kazıları da günümüz
kent kültürüne geçmişteki uygarlıkları armağan etmeye başladı bile...
Eğer aynı kazılar, daha önce yapılabilseydi, Edremit Körfezi kıyılarındaki
ve efsanevi İda Dağı eteklerindeki kültür düşmanı turizm ve 2. konut yapılaşmasının
yerini, eminim ki ''tarihle buluşma projeleri'' alacaktı...
Çünkü, her biri ''sanat yapıtı'' niteliğindeki görkemli lahitlerden
oluşmuş ''nekropol'' alanının tam üzerinde, yakın geçmişte ''ruhsat''
(!) verilmiş tatil siteleri var... Aynı sitenin her nasılsa ''arka bahçelerinde''
kalabilmiş dar bir alanda ortaya çıkartılan ''arkaik mezarlar'' bile bölgenin
''yeni kimliksizliğini'' gidermeye yetiyor...
Benzer şekilde yamaçlara yerleşmiş mozaik bezeli ''antik villalar'' da
toprak altından daha önce kurtarılabilseydi, çağlar öncesinin bu ''doğaya
ve topografyaya uyumlu'' mimarisi günümüz imarcılarına da ders verebilir;
hiç değilse tarihten utanılıp aynı kıyı kuşağını ''duvarlaştıran''
yapılaşma rezaletinden de vazgeçilebilirdi...
Altınoluk'u yönetenleri, Antandros emektarlarını, sponsorluğu üstlenen
Akbank 'ı ve diğer tüm ''arkeolojiden ürkmeyen'' belediyelerimizle onları
destekleyenleri kutlamalıyız...
Bakalım İstanbul 'un yöneticileri de 2600 yıllık kent merkezinde
durmadan ''yerleri kaplamak'' yerine, aynı kaplamaların örttüğü ''yer altındaki
İstanbul'' u yeni temel inşaatlarının tahribatından ne zaman kurtaracak?..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin asıl ''büyüklüğü'' de trilyonluk
bütçeden pay ayırıp kent içindeki ''arkeolojik kazılara'' öncülük ettiği
zaman anlaşılacak...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|