reklam

22 Eylül 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Troya: 9 kat efsane

Azra Erhat, Troyalı Hektor'un Anadolu'nun ilk ulusal kahramanı olduğunu söyler ve Anadolu'daki son ulusal kahraman Mustafa Kemal'in atası sayar... Peki biz Troya'da olup biten ne kadar biliyoruz?

Çanakkale'den bir kaptıkaçtıya binersiniz. Şehirden çıkıp biraz yükseldiniz mi, boğaz rüzgârı püfür püfür eser. Bir yanınız deniz, bir yanınız çamlık, zeytinlik; alabildiğine maviler, yeşiller, sarılar, küme küme kırmızı gelincikler. İçiniz bir hoş olur, çünkü bu toprak, kahramanlık destanları anlatır size karış karış...

Böyle diyor Azra Erhat, İsa'dan önceki 7. yüzyıl ortasında Homeros' un yazdığı İlyada'yı 20. yüzyılın ortasında Türkçeye çevirirken yazdığı önsözde...

İlyada ya da İlias, Troya'daki savaşın bir bölümünün anlatıldığı destandır.

Troya'nın asıl adı İlyon'dur...

İsa'dan 3 bin yıl önce kurulmuştur... Yıkıla, yakıla geçen zaman içinde birbirinin üstüne dokuz kent yükselmiştir... Bunlardan altıncısı, İsa'dan önceki 1200 yıllarında Yunanistan'dan gelen Akhalar'ın saldırısına uğramıştır... 10 yıllık kuşatmanın sonunda geri çekilmiş gibi yapan Akhalar'ın surların önüne bıraktığı tahta atın içeri alınması üzerine attan çıkan askerlerin şehrin kapısını açmasıyla İlyon düşmüştür... Homeros, efsane ile gerçeğin birbirine karıştığı bu savaşın destanını yazmıştır.

Hisarlık hep aynı

Destan kalmış, Troya toprağın altına girmiştir ve 19. yüzyılın sonlarına doğru Heinrich Schliemann , Almanya'dan kalkıp Çanakkale'ye gelmiş; yöre halkının Hisarlık dediği yerde yaptığı kazılarla çocukluğundan beri düşlerini süsleyen Troya'yı bulmuştur... Bulduklarını da ülkesine kaçırmıştır... II. Dünya Savaşı sırasında Berlin'de bir hayvanat bahçesinde saklanan eserleri de Ruslar alıp götürmüştür...

Çankkale'den 22 kilometre ötedeki Troya'ya doğru giderken, tablo Arza Erhat'ın çizdiği tablodan farklı değil... Biraz yükselince birkaç küçük yapılaşma dışında çamlıklar, zeytinlikler, alabildiğine maviler, yeşiller, sarılar yerlerinde duruyor; insanın içi bir hoş oluyor.

Koca Troya bu mu?

Troya'yı gezerken ya bu toprakların öyküsünü bilmek gerekiyor ya da bir rehberle dolaşmak... Çünkü Troya'nın adı ne kadar görkemli ise kalıntıları da o denli sıradan... Azra Erhat, ''Hisarlık tepesine çıktığınız zaman, karşınızda iri gümüşi taşlarla örülmüş bir duvar görürsünüz. Bu duvar iki saatte dolaşabileceğiniz bir höyüğü çevreler. Koca Troya şehri bu mudur demekten alamazsınız kendinizi'' diyor...

Haksız değil...

Hele höyüğe girince... Binlerce yılda üst üste kurulmuş ve efsanelerle bezenmiş kentin kazılarda ortaya çıkartılan katmanlarının, bilmeden gelip bakan birine bir çukur ya da taş yığını görünmesi çok doğal...

Troya atının ünü

İşte şu adam... Bıyıklı olanı... Ayağında lastik terlikler var... Para verip içeri girmiş, ama gördüklerinden hoşnut kalmadığı belli... Kazı alanında girilmemesi istenen bölgede dolaşıyor, Troya'nın son döneminden kalma kuyunun içine bakıp bir şeyler arıyor...

Kuyunun dibinde ne görecekse! Ne gördüğünü sorunca da sırıtıyor...

Türkiye denilince akla ne gelir?

Şiş kebap, rakı, lokum mu? İstanbul mu, Ayasofya mı, Efes mi? Dansöz mü, fes mi, yağlı güreş mi?

Karikatürcüler, can alıcı noktaları bilen insanlardır... Alanya'da düzenlenen uluslararası bir karikatür yarışmasında üç yıldır turizm teması üzerine tarih, çevre ve barış konuları işleniyor... Çin'den Brezilya'ya, Norveç'ten Mısır'a kadar dünyanın dört bir yanından gelen karikatürlerde, Türkiye üzerine bir gönderme yapılacaksa kullanılan unsur hep aynı oluyor: Troya atı...

Türkiye ve Troya

Türkiye eşittir Troya...

Peki Türkiye bunun farkında mı?

Yanıt: Kocaman bir hayır!

Düne kadar İngilizler, atalarının Troya'dan geldiğini söylüyordu... Son yıllardaki bulgulardan Türklerin atalarının Troyalı olduğu konuşuluyor...

Troya, özbe öz Anadolu toprağı ve hem de ''Batı'' dan gelenlerin saldırısına uğramış bir toprak...

Batı'nın saldırganlığı
Troya'nın ihtiyar kralı Priamos... Mahzun kraliçesi Hekabe... Kralın küçük oğlu Paris... Kralın büyük oğlu ve Anadolu'nun ilk ulusal kahramanı Hektor...

Troya savaşı ve Hektor, hangi okul kitabında yazıyor, hangi derste işleniyor?

Yine Azra Erhat, bu kez Mitoloji Sözlüğü'nde şöyle diyor:

''Troya savaşı bölgesel bir karşılaşma değil, Batı dünyasının Çanakkale Boğazı'ndan Mezopotamya'ya kadar uzanan Asya kıtasına ilk saldırışı, uygarlık ve zenginlikte Batı'yı çok aşmış olan Anadolu'yu ele geçirmek için ilk denemesi, girişimidir. Bunu ancak böyle anladıktan sonradır ki, Homeros destanını gereğince değerlendirebilir, Troya savaşının gerçek niteliğini anlayabilir ve Boğazlar'ın kilit noktasında çarpışan güçlerin asıl amacı açığa vurulduktan sonra, savaşçıların karakterine ışık tutarak onları tarihteki benzerleriyle karşılaştırabiliriz. Hemen söyleyeyim ki üç dört bin yıl önceki Troya savaşıyla yakın tarihin Çanakkale savaşı arasında göze çarpan bir benzerlik vardır ve Hektor'u Mustafa Kemal' in atası olarak görmek yanlış bir yorum değil, tersine tarihi doğru değerlendirmenin bir örneği, bir belirtisi sayılabilir.''

Hektor ve Mustafa Kemal...

Troya'dan karşı yakaya bakınca daha iyi anlaşılıyor, Azra Erhat'ın yorumu... Karşı kıyıdan püfür püfür esen rüzgâra kapılmış giden beyaz bulutların arkasından Hektor ve Mustafa Kemal selamlıyor bizi...

Ama bize ne kadar uzak şu Troya!

Quercus Troiand
Homeros, İlyada'ya ''Söyle tanrıça, Peleusoğlu Akhilleus'un öfkesini söyle'' diyerek başlar ve 16 bini aşkın dizenin sonunda destanı ''İşte böyle yapıldı atları iyi süren Hektor'un cenaze töreni'' diye bitirir...

Troya'yı sahiplenebilmek için okullarda zorunlu ders mi olmalı İlyada?

Quercus Troiand: Troya meşesinin bilimsel adı...

Troya'da taş ve toprak dışında beş bin yıldan geriye zeytin ve meşe ağaçları kalmış...

Ağaçların ömrü tabii ki bin yıllara varmıyor, ama onlar hep var; ömrünü tamamlayanın yerine yenisi kök salıyor bu topraklarda... Söküp atmak mümkün değil, meşeyi ve zeytini Troya'dan...

Yine Almanlar!
Ören yerinin girişindeki devasa tahta at ise sonradan yapılma.

İyi ki yapılmış; yerli ve yabancı turistlerin Troya anıları için objektiflere güzel bir fon oluşturuyor.

Bir Alman çalmıştı Troya'nın hazinelerini... Şimdi Almanlar destekliyor kazı giderlerini... Bütün dünya, kazı sonuçlarını nefesini kesmiş bekliyor; yeni ne çıkacak diye... Efsaneyi gerçeğe, gerçeği efsaneye dönüştürecek çok şey var daha bu dokuz kat toprakta...

Belki dünya tarihi yeniden yazılacak Troya'da...

Bizimkiler ise ne kadar turist gelecek hesabında!
Cumhuriyet

 

Eylül 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Mehmet Konuralp 23 Eylül 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Mehmet Konuralp hakkında daha fazla bilgi edinmek, kendisine soru sormak için tıklayın. 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz