İstanbul, tasarım galerisini sevdi
Türkiye’nin ilk tasarım galerisi olan ve kapılarını 5 Ağustos’ta
“Mimarlığı Tersten Giymek” adlı sergiyle açan Garanti Galeri, ikinci
sergisinde, dünyaca ünlü mimar Steven Holl’u konuk ediyor. 15 günde
6.000’e yakın ziyaretçinin gezdiği “Düşünce ve Olgu: Steven Holl”
adlı sergi kapsamında, 25 Eylül 2003 tarihinde Cemal Reşit Rey Konser
Salonu’nda düzenlenen konferansa da 800 kişi katıldı. Garanti Galeri’nin
yöneticisi Münevver Eminoğlu ile bir tasarım galerisinin gördüğü ilginin
nedenlerini ve galerinin hedeflerini konuştuk.
Garanti Bankası, yılların Garanti Sanat Galerisi’ni tasarım galerisine
dönüştürme kararı verirken, böyle bir boşluğun farkında mıydı, yoksa
sadece yenilenme kaygısıyla mı hareket etti? Eminoğlu, sorumuzu “Elbette
farkındaydı ve son derece bilinçli bir adım atmıştı. Şaşırtıcı olan,
boşluğun büyüklüğüdür.” diye cevaplıyor. Münevver Eminoğlu’na göre
tasarım galerisi kente ait bir kavram ve tasarım da bir kent sorunsalı. İstanbul,
gerçekten her fırsatta söyleye geldiğimiz gibi bir dünya kenti ise burada
bir tasarım galerisinin olması gerekiyordu. İstanbul’un dünya kenti olması,
onun üç bin yıllık tarihi ile; anıtları, müzeleri ve ‘iki kıtayı bağlayan’
coğrafyasıyla ilişkili. Öte yandan İstanbul, büyük bir hızla; ama bir
kasaba gibi büyüyor. İstanbul’un bugünkü kentlilik değerleri büyük ölçüde
görmezden geliniyor. Halbuki, geçmişin birikimiyle oluşan; ancak bugüne ait
olan değerler, aslında bir kenti hem dünyaya hem de geleceğe taşıyan değerler...
İstanbul’da dünya ile ilişkileri güçlü, neler olup bittiğini izleyen ve
kendi karakteri ile var olmak isteyen genç bir nüfus var. Artık bu kitleye ve
onların değerlerine yatırım yapılması gerekiyor. İstanbul Bienali’nin
geldiği nokta, bu yatırım önemini anlatan çok iyi bir örnek. Bütün
toplumsal paylaşım projeleri bu eksen etrafında gelişiyor. Tasarım galerisi
olarak Garanti Galeri, bu yaklaşımın en son örneğini oluşturuyor.
‘Ziyaretçi rakamlarına bakılırsa, bu projede tohumun yeşermesi için
fazla sabretmek gerekmediği görülüyor.’ diyoruz. Eminoğlu, temkinli konuşuyor:
“İddialı konuşmak için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Şimdilik
sadece çok doğru bir alana yatırım yapıldığı söylenebilir. Henüz
ikinci sergideyiz, toplum da destek vermeye çok istekli. Ancak galerinin başarısı,
gelecekte gerçekleştirilecek sergilerin performansına bağlı. Çeşitliliği
sağlayamaz, kendini tekrar eder ve başlangıçta tanımladığı misyonları
yerine getiremezse bu destek sürmez.” Bir tasarım galerisinin ayakta
kalabilmesi için çıtayı sürekli yüksekte tutmak gerekiyor. Sonuçta, tasarım
Türkiye’de popüler olmayan bir alan. Eminoğlu, “Belli altyapısı, eğitimi
olan bir kitle, birincil hedef kitlemiz. Bu kitle bizi şimdilik çok iyi karşıladı;
ilgiyi taze tutmak ise bizim performansımıza bağlı. Sonra, belki de daha önemli
olarak bu altyapıyı oluşturmaya istekli olan genç nüfus geliyor; Garanti
Galeri, bu kalabalık genç nüfus için İstiklal Caddesi’nde bir durak
haline geldiği zaman, atılan tohumların yeşerdiği görülmüş olacak.”
diyor. Bu, aynı zamanda, iyi tasarlanmış olanı talep eden, kötü çevre, kötü
konut, kapanmayan pencere, bozuk musluk kullanmayı reddeden, sunulanla
yetinmeyen bir toplumun işareti anlamına geliyor.
Galeriyi her gün 400 kişi geziyor
Gördüğümüz kadarıyla Steven Holl Sergisi sadece maketler ve suluboya çizimlerden
oluşuyor; yani sokaktaki insan için zor bir sergi. Anlayabilmek için literatürü
izlemek, mimarı ve projelerini tanımak ve yorumlayabilmek gerekiyor...
Evet, günde ortalama 400 ziyaretçi bizi de şaşırtan, mutlu eden bir
durum. Geçtiğimiz cumartesi günü 700 kişiye ulaştık; yani 11.00–20.00
saatleri arasında, 9 saat açık olan galeriyi saatte 75–80 kişi gezdi.
Ortalama bu rakam her gün saate 40–50 kişi civarında. Esas sevindirici
olan, gezenlerin ancak yüzde 10’unun sokaktan geçen, şöyle girip etrafına
bakınıp beş dakika sonra çıkan İstiklal Caddesi kalabalığı olması. Çok
büyük bir kısmı, sergide en az 20 dakika geçiriyor, maketleri inceliyor;
200 civarındaki küçük suluboya desene tek tek bakıyor; sorular soruyor ve
gidiyor. Yalnız, hemen belirtmek isterim, bu ilgi, bu sergiye mahsus bir durum
değil. 5 Ağustos–6 Eylül tarihleri arasında açık kalan ilk sergimiz
“Mimarlığı Tersten Giymek”, okulların kapalı olduğu, henüz tatil günlerinin
sürdüğü bir döneme rastlamasına rağmen, günde ortalama 300 kişi tarafından
gezilmişti. Buradan çıkan sonuç, bu alandaki boşluğun beklediğimizden büyük
olduğudur.
Zaman
|