Firuz Ağa 'nın küçük camisi
Hazinedarbaşı olmak kolay değil; padişah neredeyse orada olunacak... Cuma
namazından önce camiye gidilip padişahın seccadesi yayılacak... Firuz Ağa,
işini iyi yapmış olmalı ki, II. Beyazıt'tan İstanbul'un göbeğinde bahçesine
gömüleceği bir cami izni koparmış.
Gülhane Parkı'ndan Sultanahmet'e doğru çıkarken... Solda Ayasofya Müzesi...
Sağ kolda Yerebatan Sarayı... Ortada tramvay yolu... Tramvayın peşine takılın;
Divanyolu Caddesi'ne girer girmez; Sultanahmet durağında durun... Mevsim
yaprakları dallarından dökmüşse, Sultanahmet Camisi karşınızda
duruyordur... Silin... Camiyi gözünüzden silerken karşı kaldırıma geçin...
Küçük bir caminin önünde bulacaksınız kendinizi... Ayasofya gibi görkemli
ve Sultanahmet gibi çinili iki büyük yapının ortasında küçücük bir
cami: Firuzağa Camisi. Yapım yılı 1491. Sultan II. Beyazıt' ın hazinedarbaşısı
Firuz Ağa yaptırmış.
Bizans'ın ana caddesinde
Sultanahmet Camisi'ni tümüyle gözünüzden silin... Çünkü,
Sultanahmet'in yapımına daha birkaç yüzyıl var... II. Mehmet' in, İstanbul'u
alışıyla Ayasofya Kilisesi camiye çevrilmiş; eski hipodrom alanı at meydanı
olmuş; Bizans'ın çevredeki yapıları yıkık dökük de olsa ayakta
duruyor... II. Mehmet öleli ve oğlu II. Beyazıt tahta çıkalı 10 yıl olmuş...
Hazinedarbaşı Firuz Ağa, Bizans'ın Mese denen o eski görkemli ana
caddesinin başına ve Ayasofya'nın çaprazına küçük bir cami yaptırıyor...
Böylesine değerli bir yerde, ölünce avlusuna gömülmek üzere cami yaptırmanın
mutluluğu herkese nasip olmaz...
Beyaz tenli bir hadım
Firuz, Farsçada mutlu demek!
Ama her Firuz'a da adıyla müsemma mutluluk nasip olmaz...
Firuz Ağa'nın ayrıcalığı hazinedarbaşı olması.
II. Mehmet, Topkapı Sarayı'nda yeni devlet düzeni kurarken Enderun'da
birinci sırayı Hasoda'ya vermiş... En has oda; padişahın özel odası... İkinci
sıra Hazine Odası, koğuşu... Koğuşun amiri de hazinedarbaşı.
Hazinedarbaşı olmak için önce Hasodalı olmak gerekiyor...
Hasodalı olmak için de hadım edilmek!
Bu durum pek mutluluk verici olmasa gerek...
Hadım ağalardan bir kısmı siyahi... Bir kısmı beyaz; akağa... Siyah
haremağaları ancak ''hazinedarağa'' olabiliyor; hazinedarbaşının yardımcılığını
yapıyor... Hazinedarbaşılar akağalardan oluyor.
Demek ki Firuz Ağa, beyaz tenli hadımlardan.
İstanbul'da bir Firuzağa Camisi daha var; Tophane'den Taksim'e çıkarken
Defterdar yokuşunda... O Firuz Ağa başka bir Firuz Ağa... Divanyolu'nun başındaki
camiyi yaptıran Firuz Ağa, II. Beyazıt'ın Firuz'u!
Cami, tek kubbeli ve kare planlı... Kenarlarını ölçmüşler; dıştan dışa
13 metre 50 santimetreye, 13 metre 53 santimetre çıkmış. Karenin bir kenarı;
üç santimetre fazla. Taşın ölçüsü öyle denk gelmiş olmalı... Bina,
beyaz kesme taştan örülü... Duvar kalınlığı 1.5 metreye yakın.
Cümle kapısının beyaz ve pembe mermerden yapılmış kemerinde, hattat Şeyh
Hamdullah' a ait olduğu söylenen bir kitabe var... Kitabede, Firuz'un bu
camiyi ''hasbeten lillah'' yaptırdığı yazıyor(muş)...
Ne yazıyor?
Hasbeten lillah.
Yani, Allah rızası için.
Cami başka niçin yapılır?
Hazinedarbaşının işi
Hazinedarbaşının işi Hazine'yi beklemekle sınırlı değil...
Seferde ve hazarda her daim padişahın yanında... Padişah cuma namazına mı
gidecek... Hazinedarbaşı hemen padişahın namaz kılacağı camiye gidiyor...
Çevreyi bir kolaçan ediyor... Padişahın seccadesini yayıyor... Secde yerine
yüzünü birkaç kez sürüp padişaha zarar verecek bir şey olup olmadığını
kontrol ediyor.
O halde, Firuz Ağa'ya, yaptırdığı camide cuma namazı kılmanın nasip
olmadığı söylenebilir mi?
Hayır.
Sultandan izin isteyip kendi camisinde cumaya gitmiş ya da sultan kalkıp
camisine gelmiş olabilir! Belki de caminin açılışını II. Beyazıt bizzat
yapmıştır...
Bal tutan parmağını yalarmış...
Hazineyi tutanın da parmağını yalaması normal... Firuz Ağa, bir camiyle
kalmamış; mescitler, medreseler, çeşmeler, hamamlar, dükkânlar yaptırmış;
bağlar, bahçeler, değirmenler işletmiş... Vakfiyesinde yazdığına göre,
caminin hemen arkasındaki Binbirdirek Sarnıcı bile ağanınmış...
Caminin içi de kutunun içi gibi... Son re storasyonda süslemeler yeniden
boyanmış... Girer girmez, iki yanda birer dolap varmış; sağdaki dolap dini
kitapların rafı olarak duruyor; soldakini büyütmüşler; imama oda yapmışlar;
kapısına da ''Kapı önünde namaza durmayın'' diye uyarı yazısı asmışlar.
1648 depremi
İki kat pencerelerden üsttekiler renkli camla süslenmiş, iç duvarlara
kalem işleri yapılmış...
Hazıra dağ dayanmazmış... Firuz Ağa, bütün malını mülkünü
vakfetse de 1659 yılında Mustafa Ağa diye biri, camiye 9 bin akçelik yeni
bir vakıf yaptırmış...
Ancak burada İstanbul'un temel sorunlarından biri yatıyor: Deprem.
1648'deki deprem camiyi epey hırpalamış...
O deprem sırasında Firuz Ağa Camisi 157 yıllık; karşısındaki
Sultanahmet Camisi henüz 32 yaşında...
Mustafa Ağa, elini uzatmasa Firuz Ağa'nın camisi günümüze kadar
gelmeyecek... Caminin karşısında olduğu sanılan mektep gibi...
Bahçedeki tek mezar
Firuz Ağa'nın; Sultan II. Beyazıt gibi sizlere ömür oluşu 1512...
Küçük caminin küçücük bahçesinin caddeye bakan tarafında, beyaz
mermerden yontulmuş ve dört yüzünde gül demeti bulunan lahit, Firuz Ağa'nın...
Kocaman kavuklu mezar taşıyla Firuz Ağa burada yatıyor.
Bahçede başka da mezar yok...
Bahçenin öteki tarafını, üstü kadınlara altı erkeklere, hela yapmışlar...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden de bank almışlar; bahçenin giriş
kısmına koymuşlar... Oturuyorlar...
Heladan çıkanlardan para topluyorlar...
Tramvay geçiyor...
Firuz Ağa uyuyor...
Firuz Ağa'nın II. Beyazıt'ın hazinedarbaşı olduğu biliniyor...
Bu kadarı da yetiyor.
Cumhuriyet
|