reklam

15 Kasım 2003 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Depo çürür, kervan yürür

Ayasofya Müzesi depolarındaki çürüme sadece yetkililerinin ihmalkarlığıyla açıklanabilir mi, yoksa madalyonun arka yüzünde başka gerçekler mi var? Dünyaca ünlü Bizantolog Semavi Eyice, Ayasofya rezaletinin bilinmeyen hikayesini AKŞAM'a anlattı

Akşam, sayfaya 'Ayasofya'yı da çürüttük' başlığıyla bir haber giriyoruz. Üzerine de kırılmış ikonalar, çürümüş halılar, papaz tahtları önünde heykellerin durduğu bir fotoğraf koyuyoruz. Resimaltı yazmaya takatimiz kalmıyor.

Ayasofya'daki 'skandal', müzeye yaklaşık 4 ay önce atanan Seracettin Şahin'in 50 yıldır kimsenin adım atmadığını iddia ettiği bir depoya girip, içerideki manzarayı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bildirmesiyle başladı. Ardından fotoğraflar yayımlandı ve Ayasofya'daki 'zihniyet çürümesi' de ortaya çıktı. Çünkü Ayasofya aslında, önüne çıkan ne varsa savuran bir toplumun karanlık aynalarından biriydi. Ve o aynada, onca depreme, yangına, felakete rağmen ayakta durmayı başarabilmiş 1500 yıllık bir yapının bile bir kıymeti yoktu.

İkonaların çoğu çalınmış

Son günlerde medyada yazılıp çizilenleri gözden geçirirsek, Ayasofya'da olan özetle şu: Ayasofya'nın tıpkı diğer müzelerde de olduğu gibi teşhirde olmayan tarihi eserlerini saklayacağı depoları var. Ama bu depolar o kadar bakımsız halde ki, içinde ne varsa her şeyi çürütüp yok ediyor. İşin tuhafı o depolarda ne olup bittiğini de kimse bilmiyor. Hatta müzenin eski müdürü Seracettin Şahin bile. Çünkü o bir Sümerolog ve formasyonu gereği eserlerin niteliğinden pek haberdar değil. Ama ünlü Bizantolog Semavi Eyice'ye göre 'Ayasofya'da yıllardır sonu gelmeyen birçok yanlışlık' birbirini izliyor.

İkonalardan başlarsak... Bir kere depolardaki ikonalar Bizans dönemine ait değil. Çoğu Cumhuriyet sonrası Rum kiliselerinden toplanmış 19'uncu yüzyıla ait tasvirler. Uzun yıllar Aya İrini'de muhafaza edilen bu ikonalar sonra yine sandıklarla Arkeoloji Müzesi'ne, ardından tekrar Ayasofya'ya nakledilmiş. Ahmet Taner Kışlalı'nın Kültür Bakanlığı döneminde de segilenmek için Kariye Müzesi'ne taşınmış. Ancak koruma konusundaki hatalar sonucu birçoğu çalınınca yeniden Ayasofya depolarına taşınmış.

Halılara gelince... Semavi Hoca'ya göre Ayasofya'daki halılar 1935'te kaldırılmış. Ama mekandaki nem nedeniyle durumları o zaman da pek parlak değilmiş. Mihrabın önündeki 120 yıllık Türk halısı ise 50'li yıllardan sonra sırra kadem basmış. Tıpkı muvakkithanedeki saatler gibi. Semavi Hoca, bu saatlerden birini yıllar önce bir devlet dairesinde gördüğünü, diğerlerinin de müzede bir kenara atıldığını söylüyor.

Bu arada Ayasofya tartışılırken ortaya çıkan bir başka yanlışlık da depolara 50 yıldır hiç kimsenin girmediği... Çünkü kayıtlardan anlaşıldığına göre mesela 1997 yılında bu depodaki ikonaların bir kısmı tamir edilmek üzere Merkez Restorasyon Laboratuvarı'na gönderilmiş. Ancak laboratuvardaki gaz odası çalışmadığı için ikonalar onarılamamış. Ardından gerekli cihazlar temin edilmiş ve ikonalar onarılmış. Ama yapıdaki yüksek nem ve personel yetersizliği nedeniyle tekrar eski haline dönmüş.

Şimdi ortadaki manzara bir tür azgelişmişlik hikayesi ama Ayasofya rezaletinden çıkarılması gerekli önemli dersler de var. Ayasofya, Türkiye'ye en çok gelir getiren müzelerden biri ama devletten ne kadar ödenek alıyor? Isı, nem, statik gibi birçok problemi olan 1500 yıllık bir müzeye 'bir müdür, iki uzman' tayin etmekle Bakanlık görevini yapmış oluyor mu? Ve Türkiye'de bir Bizans Kürsüsü ve o kürsüden yetişmiş uzmanlar varken, müze yönetimini neden Sümerolog üstleniyor. Ve o Sümerolog şimdi neden Türk-İslam Eserleri Müzesi'nin Müdürlüğü'ne getiriliyor? Tamam, işler arap saçı ama bu saçı karıştıran sadece müzede görev yapmış müdürler, uzmanlar ve bekçiler mi? Yoksa o depoları çürüten o bildik zihniyet mi?
Akşam

 

Kasım 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Adnan Kazmaoğlu 
2 Aralık 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Adnan Kazmaoğlu hakkında daha fazla bilgi edinmek  için tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz