reklam

20 Kasım 2003 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Dikkat! Bu camide kötek var

Bir gazeteci, Vakıflar'ın ilgisizliği yüzünden tarafından onarılan ve tarihi dokusu bozulan 500 yıllık bir caminin başına gelenleri yazsa ne olur?

İşte size Türkiye'de geçen 'sıradan' bir sorumsuzluk, işgüzarlık ve bol tehditli bir kaş yaparken göz çıkarma hikayesi

Aslında her şey 'İslami kesim'den bir gazetenin kültür-sanat sayfasında gördüğümüz bir haberle başladı. Habere göre İstanbul'un en eski Osmanlı yapılarından Hocapaşa Camii devletin ilgisizliği sonucu yerle bir olmuş, mahalle esnafı da duruma el koyarak camiyi onarmıştı. Yine aynı sayfaya göre onarım için camiye paldır küldür giren esnafın çabası övgüye değerdi, zira sonuçta ortaya 'modern', 'pırıl pırıl' bir cami çıkmıştı.

Doğrusu önce inanamadık diyeceğim ama öyle olmadı. Biliyorduk ki Türkiye'de canı sıkılan herkes bir tarihi eseri sökebileceği, yıkabileceği gibi onarmak, kendi zevkine göre düzenlemek hakkına da sahipti. Çünkü Türkiye'de Vakıflar Genel Müdürlüğü ne yazık ki bir tabeladan ibaretti.

Ertesi gün, caminin ne hale getirildiğini görmek için Hocapaşa'ya gittik. Elbette birtakım gazetecilik tekniklerini kullanarak, kimseyi pek uyandırmadan röportaj yaptık, caminin 'modern' halini görüntüledik ve bu işte suçlu da olsa, iyiniyetle çalışan Hocapaşa esnafını kırmadan caminin başına gelenleri yazdık.

Çünkü ortadaki manzara o kadar Türkiye'ye özgü bir şeydi ki, Vakıflar bile sorumluluğunun bilincine varmazken inancı doğrultusunda bir şeyler yapmak isteyen esnafı afişe etmenin bir anlamı da yoktu. Ama elbette bu, onların 'Cephedeki beyaz mermerler mezar taşı gibi durduğu için yeşilleriyle değiştirdik. Ortaya şadırvan ekledik, kapıları yeniledik' gibi itiraflarını yazmaya engel değildi.

Aslında birçok örnekte olduğu gibi Hocapaşa Camii'nde de yaşanan şuydu: Vakıflar'ın ilgisizliği sonucu bir cami daha çökme noktasına gelmiş ve buna gönlü razı olmayan çevre halkı da bağış toplayarak camiyi onarmış ve kaş yaparken göz çıkarmıştı. Ve biz de, gazetecilik görevimizi yaparak hem Vakıflar'ın artık tahammül sınırlarını zorlayan sorumsuzluklarından birini, hem de iyiniyet ile tarihi eser arasında bir bağ kurulamacağını anlatmaya çalışmıştık.

Neyse haber yayımlandı. Öğrendiğimize göre ertesi gün birkaç Vakıf görevlisi olay yerine gelip tespitte bulundu, muhtemelen sağa sola fırça attı ama cami bu hale gelene kadar ne yaptıklarını, nerede olduklarını kimseye söylemedi.

Esnafa gelince... Onlar bu işleri sorumlu bir kentli vatandaş gibi değil, sadece inançlı esnaf olarak yaptıkları için bu çabaya karşı çıktığımızı düşünerek bize öfkelendiler. Hatta -ismini verip başını belaya sokmayayım ama- aralarından biri 'Aynen sizin istediğiniz ve planladığınız şeyler oluyor. Yani Vakıflar Müdürlüğü'nden geldiler ve tahmin ediyorum birçok müdahalede bulunup camiiyi yeniden ibadet edilemez hale getirecekler. Sizlere önerim lütfen Hocapaşa ve dolaylarında gezmeyin. Tanıyanlar size hiç iyi davranmayacaklardır. Bu arada isminizi tanıdık tanımadık herkese mail atıyorum, belli mi olur... Başka camilere filan da musallat olursunuz?' cümleleriyle bizi biraz 'uyandırdı' da...

Bu arada Hocapaşa Camii, 500 yıl önce, Hoca Kuveyb bin Kayser tarafından yaptırıldı. Ama şimdi o kadar şık ve modern bir cami ki bütün bu tarih bir hikaye gibi geliyor insana. Esnafa gelince... Peki bizi Hocapaşa'ya sokmayın hatta rastlayınca pataklayın ama Peygamber sözünü de unutmayın: 'İlim Çin'de bile olsa arayınız'...
Akşam

 

Kasım 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Adnan Kazmaoğlu 
2 Aralık 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Adnan Kazmaoğlu hakkında daha fazla bilgi edinmek, kendisine soru sormak için tıklayın. 

 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz