reklam

20 Kasım 2003 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Elazığ'la Harput bakışırken

Kuşkusuz, Harput olmasaydı, Elazığ da olmazdı...

Ama, ''Elazizli aydınlar'' da olmasaydı; dağın başında yapayalnız kalan Harput'u artık kim tanırdı?..

Örneğin, Bedrettin Keleştimur, 17. 10. 2003 tarihli Günışığı gazetesindeki köşesinde, bilge şair Şeref Tan 'ın ünlü ''Çayda Çıra'' şiirini anımsatıyor;

''Eriyen damla damla mum değil, gözyaşıdır,

Harput akşamlarında kalan son hatıradan...''

Vali Osman Aydın öncülüğünde kurulan Harput Vakfı 'nın (HARVAK) dergisinde de Doç. Dr. Nevzat Çelik, böylesi bir ''karasevdanın'' biraz da ''pişmanlıktan'' kaynaklandığını sanki ''sezdirir'' cesine yazmış; ''Herkes ihanet etti baş döndürücü Harput'a; yerlisi, yabancısı herkes. Belediye binasını yıkarak ilk yıkımcı olan Feyzi 'den (1944) günbegün çoğalan bir terk edişle...''

Osmanlı terk edince...

III. Murat dönemi tapu kayıtlarında ''Baş Döndürücü Kaya'' diye anılan Harput, aslında 1944'ten bile 110 yıl önce, ta 1834'te ''terk edilmeye'' başlamış...

O yıl, II. Mahmut 'un Doğu Anadolu'da ''Osmanlı otoritesini'' sağlamak için görevlendirdiği Reşit Mehmet Paşa, Baş Döndürücü Kaya'nın ''Mezra'' denen yamaçlarına kurduğu şimdiki yerleşmeye ''vilayet merkezi" ni de taşımış...

İşte o gün bugündür Harput, ''40 kuyular sularını'' bile hâlâ sevgiyle gönderdiği aşağıdaki Elazığ'ını ''sessiz bir hüzünle'' seyrediyor... İÖ 2000'lerdeki Hurri 'lerden miras bu ''anıtsal'' kentin, İÖ 9. yüzyıldaki efendileri ''Urartu'' lardan kalma görkemli kalesini sarmalayan, Roma, Sasani, Bizans, Çubukoğulları, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular, Artuklu ve Osmanlı dönemlerinin yarattığı eşsiz mimari dokusu tarihe gömülmüş...

Bu yok oluşu umarsızca seyreden 170 yaşındaki Elazığ ise özellikle son 20 yılın ''imar rantına tutsak'' politikalarıyla yakın tarihine ait özgün binalarını bile yok eden, acımasız bir betonlaşma altında...

O kadar ki, yeni kentin eski simgelerinden İzzet Paşa Camisi 'ni bile ''küçük'' görmüşler, kent dokusuna da zor sığan dev bir ''dinsel rant'' camisine çevirmişler...

Aynı şekilde, Harputlu ''saray beylerinin'' yaptırdığı, anılarla yüklü ''Mahpushane Camisi'' bile artık yok; yerinde ise yine koskocaman bir ''çarşılı cami'' var...

Bunlarla birlikte Cumhuriyet 'in önce 2 ve 3 katlı planladığı tüm semtlerde 8-10 kat ''talan hakkı'' da verilince, ''Elaziz'' gitgide kaybolmuş...

Elazığ'ın ''sanatsal'' müziğinden ''Hüseyni'' makamındaki ünlü ''Yemen Türküsü'' bile sanki kentin bu ''geri gelmez'' değerlerine de bir ağıt gibi;

''Burası Huş'tur, yolu yokuştur;

giden gelmiyor, acep ne iştir?..''

''Yeniden var olmak'' için...

İşte böylesi bir ''uygarlık soykırımına'' artık son verilmesi için başta HARVAK olmak üzere, yerel yönetim ve kent aydınları, hatta Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) bile adeta bir ''yeniden varolma'' dayanışması içindeler...

Vali Osman Aydın'la görüşmemizin en önemli konusu da inşaatı devam eden ''Harput Evi'' projesi... Harput Kalesi yanında ikinci bir ''kale'' gibi dursa bile hatta onca parayla yine Harput'taki ''son kalan tarihi evlerin kurtarılması'' da mümkün gibi görünürken, yine de özenli mimarisi ve ''kültür öncelikli niyeti'' ile kentteki yeni heyecanın anlamlı bir ürünü...

Belediye Başkanı Hamza Yanılmaz 'ın da aynı heyecanla anlattığı; ''Harput-Kayabaşı Parkı'' projesi ise tarihi Hoca Hamamı 'nı, Artuklu'dan kalma Alacalı Cami 'yi, Osmanlı'dan kalma Kurşunlu Cami 'yi ve Harput girişindeki ''Hacıkerimefendi Konağı'' ile komşu evini de içeren bir ''koruma ve rekreasyon'' projesi olarak tasarlanmış...

Artuk Bey 'in torunu, Behram Bey 'in oğlu, büyük Harput Hükümdarı Belek Gazi için yontucu Nurettin Orhan 'ın 1964'te yaptığı ''anıt heykel'' , Kayabaşı'nda artık bu düzenlemeyle yükselecek...

Böylesi bir kenti yönetmesine rağmen hâlâ bir ''mimarın'' görevli olmadığını öğrendiğimiz belediyeden ayrıldıktan sonra HARVAK'taki toplantı ise artık hemen herkesin ''tarih için harekete geçtiğini'' gösterdi...

Örneğin, elde kalan son Elazığ evlerinin bulunduğu ''Kazım Efendi Sokağı'' nın korunarak ''kültür ve sanat sokağı'' şeklinde yaşatılması; Kapalıçarşı 'nın onarılıp düzenlenerek ''ahşap çatılı özgün mimarisiyle'' ömrünün uzatılması; tarihi bir binada ''kent arşivi ve müzesinin'' kurulması, gündemdeki projeler...

Mimarlar Odası Temsilcisi Yümnü Saatçi 'yle kenti gezerken gördüğümüz ''Buğday Meydanı'', ''Yemeniciler'', ''Demirciler'', ''Bakırcılar'' çarşıları ve ''Şıra Meydanı'' gibi geleneksel ticaret mekânlarının da mutlaka korunarak yaşatılmasını ''bizim şartımız'' olarak öneriyoruz...

Böylesi ''umut yüklü'' bir toplantının ardından, ÇEKÜL'ün Elazığ neferi Mustafa Balaban , Malatya neferi Bekir Sözen ve başkomutanı ''Elazığlı'' Prof. Dr. Metin Sözen 'le birlikte ziyaret ettiğimiz ETSO ise sanki tüccarların değil ''sanatçıların'' odası gibi... Başkan Suat Öztürk ile arkadaşlarınca desteklenen şiir, müzik, edebiyat ve tiyatro etkinliklerine ekledikleri ve ETSO'nun sanat sorumlusu Etem Yalın tarafından hazırlanan ''Aksata'' adlı oda dergilerinde bile ''Harput ve Elazığ tarihi'' kapak konusu...

Fırat Üniversitesi, Rektör Prof. Dr. Fevzi Bingöl 'ün yakın ilgisiyle yerel sanat dünyasına bilimi armağan ediyor... Yakınlarda yapılan ''Elazığ Kültür Kurultayı'' hâlâ konuşuluyor. Kentin kültür neferi Şener Bulut , Elazığ'a 25 km'deki, ''mavi bayraklı plajlarıyla'' ve ''martılarıyla'' ünlü Hazar Gölü kıyısında her yıl düzenledikleri ''Hazar Şiir Akşamları'' nın, bu kez aralık ayında (2003) Bakû 'da ve ''Büyük Hazar 'ın koynunda''yineleneceğini söylüyor...

1800 yıllık kilisedeyiz...

İşte bu gözlemlerin ardından sıra artık Harput Kalesi 'ne geldiğinde, önce İS 179 yılında kalenin bulunduğu kayanın ''içine'' oyularak yapılan ''Kadim Meryem Ana Kilisesi'' ni ziyaret ettik. 1920'lere kadar oradaki ''Tabakhane Deresi'' ni kaplayan, ancak şimdi ''harabeleri'' bile kalmayan eski ''Süryani Mahallesi'' sakinlerinin bugünkü temsilcisi İshak Tanoğlu, kiliseyi 1999'da temizleyip onararak yeniden ibadete açmış.

Artuklu'nun Ulu Camisi ve Akkoyunlular'ın Sarahatun Camisi 'nin ardından Kayabaşı 'nda durup, yukarıdaki Harput'la aşağıdaki Elazığ'ın karşılıklı ''bakışmalarını'' paylaşırken bu iki kader arkadaşına elimdeki turizm kitapçığından ''yerel duaları'' okudum; ''Muhannete muhtaç olmayasınız/Dünya durdukça durasınız....''

Dönüşte Elazığ'dan Harput'a doğru ''hoşça kal'' dercesine baktığımda ise Belek Gazi'nin ve tarihi Kale'nin özenle ''korunmaları'' gereken kutsal siluetlerine saygısızca eklemlenen dev bir ''özel yurt ve lise binası'' nı görünce, ister istemez gözüm aynı kitapçıktaki ''yerel beddualar'' a takılıverdi; ''Etin töküle, inim inim inleyesin'' ...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Kasım 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Adnan Kazmaoğlu 
2 Aralık 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Adnan Kazmaoğlu hakkında daha fazla bilgi edinmek, kendisine soru sormak için tıklayın. 

 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz