Çukurova tarih zengini ama...
Kente geldiğim günden beri fırsat buldukça Adana'yı dolaşıyorum. Eski
şehrin sokaklarından geçiyorum, Seyhan Nehri'nin kıyılarında, Baraj
Yolu'nda, Dilberler Sekisi'nden Adana'nın doyumsuz güzelliklerini seyrettim.
Tarihi zenginliklerini düşündüm. Medeniyetlerin geçiş noktasının üzerinde
bulunan bir kent tarihi eser zengini olmalıdır. Nitekim Çukurova Turistik
Otelciler Birliği Başkanı Tayyar Zaimoğlu, Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye
illerindeki tarihi ve turistik değerlerin alt alta sıralandığında zenginlik
açısından sadece Türkiye değil, dünya ortalamasının üzerinde olduğunu
söylüyor.
Turizm canlanmalı
Bu zenginliklerin büyük bir çoğunluğunun yer altında olduğunu ve kazı
çalışmalarının yeterince yapılamadığını belirten Zaimoğlu, Çukurova'nın
sıcak paraya ihtiyacı olduğunu, bunun da en rahat çözümünun turizmin
canlandırılması ve geliştirilmesiyle mümkün olduğunu kaydetti. Yıllardır
turizmin gelişmesi için gecesini gündüzüne katarak çalışan Zaimoğlu'na
göre yetkililer, bırakın turizmin canlanması, sahip olduğumuz tarihi değerlerin
de gün ışığına çıkması için yeterince çaba sarfetmiyor.
Turizmin barışla eş anlamlı olduğunu düşünen ve barışın olmadığı
yerde turizmin de olamayacağını ifade eden Zaimoğlu, bu konuda şunları söylüyor:
Ekonomi canlanır
'Turizm aynı zamanda ekonomiyle de eşanlama gelir. Ancak ekonomik gücü
olan insanlar yaşadıkları yerlerden gezmek, öğrenmek, tatil ve iş amacıyla
başka bölgelere, ülkelere giderler. Turistik amaçlı geziler gidilen yörenin
ekonomisine de canlılık getirir. Bizim de bölgeye turist çekebilmemiz için
öncelikle tarihi zenginliklerimizin tanıtımını yapmalıyız. Nitekim geçenlerde
Adana'yı ziyaret eden Almanya Büyükelçisi'nin de tespit ettiği gibi ne yazık
ki, biz kendimizi tanıtamıyoruz. Bir an önce bu ataletten kurtulmalı ve
turizmin canlanması için var gücümüzle çalışmalıyız. Öncelikle
binlerce yıldır toprak altında gün ışığına hasret olan tarihi
eserlerimizi, geçmişimizi gün ışığına kavuşturmalıyız. Hem de
derhal...'
Zaimoğlu, Adana, Hatay ve İçel'de yıkılmak üzere olan tarihi binaların
da ayakta durmasının sağlanması gerektiğini söylüyor. Yıllardır turizm
neferi olarak çalışan Tayyar Zaimoğlu, dünyanın hiçbir ülkesinde eskiden
kalan evlerin yıkılmadığını, aksine titizlikle restore edildiğini hatırlatarak
sözlerini, 'Bizler ise, analarımızın, babalarımızın, dedelerimizin canını
dişine takarak yaptığı iki göz odaya sahip çıkamıyoruz. Rant uğruna
onları yerle bir edip yerine ruhsuz apartmanlar dikiyoruz. Oysa o iki göz
odalar daha çok turist getiriyor, daha çok para kazandırıyor bunu
bilmiyoruz' diye noktaladı.
Akşam - Ramazan Güntay
|