reklam

01 Aralık 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Üvey evlat demiryolları

1950 sonrası ulaşım politikaları nedeniyle 1950-1997 arasında karayolu uzunluğu yüzde 80, demiryolu uzunluğu ise yüzde 11 arttı. Ulaştırma sektöründeki yatırım paylarından 1960'lı yıllarda karayolları yüzde 50, demiryolları yüzde 30 pay alırken, 1985 sonrasında demiryollarının payı yüzde 10'un altına indi. Yolcu taşımacılığında ise karayollarının payı yüzde 96'ya çıkarken, demiryollarının payı sadece yüzde 2 oldu.

Cumhuriyetin ulusallığı ve kamusallığının, ulaşım alanındaki göstergesi ve simgesi olan demiryolları, 1950'den bu yana, kaderine terk edildi, göz ardı edildi, üvey evlat muamelesi gördü. ''Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan'' dizeleriyle Onuncu Yıl Marşı'nda geçen, ''Kara tren gecikir, belki de hiç gelmez'' diye türkülere konu olan raylar ve vagonlar, yıllara ve yollara direnseler de, ihmali ve ihaneti affedemediler. Erken Cumhuriyet dönemini özleyen demiryolcular da, 1950 sonrasında, bilinçli politikalarla gözden çıkarıldıklarına inandılar hep.

Demokrat Parti'yle başlayan süreç
Demokrat Parti ve sonrasında iktidara gelen partiler, bilinçli olarak demiryollarına sırt çevirip, otomotiv, petrol ve karayoluna ağırlık verince, hem demiryolları hem de üç yanı denizlerle çevrili olan ülkemizde denizyolları geri kaldı. Bu durum, Türkiye'nin dışa bağımlılığını arttırıp, adeta kurumsallaştırdı. Doğaya verilen zarar ve işin ekonomik yükü bir yana, karayollarındaki kazalarda meydana gelen can ve mal kaybı da, Türkiye'ye çok pahalıya mal oldu. Buna karşın, sağ iktidarlar, demiryollarına yatırım yapmamayı tercih ettiler. Hatta Turgut Özal , işi daha da ileri götürüp, ''Demiryolları komünist sisteme mahsustur. Komünist rejimlerde insanların hareketlerinin kontrol edilebilmesi demiryolu sayesinde mümkündür'' diye konuştu.

Ulaştırma Ana Planı uygulanmadı
Gelişmiş kapitalist ülkelerdeki demiryollarının yaygınlığı, Özal'ı yalanlasa da, trenlerin ülkemizdeki yazgısı değişmedi hiç. Türkiye'de yapılmış tek ulusal ulaştırma planı olan ve ulaştırma sistemimizin iyileştirilmesi yönünde çok önemli bir adım olarak nitelenen ''1983-1993 Ulaştırma Ana Planı'' , demiryollarına ağırlık verilmesini önermekteydi. Plan, karayolu ulaşım payının yüzde 72'den, yüzde 36'ya çekilmesini önerdi ve uygulanmadı. 1986 yılından sonra da uygulamadan kaldırıldı. Oysa bu plan, demiryollarının sadece yük taşımacılığındaki payının arttırılması sonucunda bile, enerji tasarrufu, trafik kazası, yaralı ve ölü sayısı ile hava kirliliğinde azalma olacağına dikkat çekmekteydi. Demiryolunun yük taşımacılığındaki payının yüzde 30'lara çıkarılması durumunda da, 10 yıllık dönemde, 1500 kişinin ölümden, 16 bin kişinin de yaralanmaktan kurtulacağını hesaplamıştı.

1950 sonrası ulaşım politikaları nedeniyle, 1950-1997 arasında karayolu uzunluğu yüzde 80, demiryolu uzunluğu ise yüzde 11 arttı. Ulaştırma sektöründeki yatırım paylarından 1960'lı yıllarda karayolları yüzde 50, demiryolları yüzde 30 pay alırken, 1985 sonrasında demiryollarının payı yüzde 10'un altına indi. Yolcu taşımacılığında ise karayollarının payı yüzde 96'ya çıkarken, demiryollarının payı sadece yüzde 2 oldu. Yük taşıma oranlarında da karayolları yüzde 94 düzeyine çıkarken, demiryollarının payı yüzde 4'e geriledi.

Demiryolcular ihanetten yakınıyor
Günümüzde, tali ve ana hatlarla birlikte toplam 10 bin 940 kilometre demiryolu ağımız olduğuna dikkat çeken TCDD yöneticileri, ''Türkiye'nin, son 50 yıldan gerekli dersi alıp, demiryollarına yatırım yapması gerekir. Demiryollarını, karayollarını, denizyollarını ve havayollarını birbirinden bağımsız düşünemeyiz. Çünkü ulaşım sistemlerini ve politikalarını bir bütün olarak ele almak gerekir. Bu yüzden, sosyal dışsallığı çok yüksek olan demiryollarının etkinliğinin arttırılması, tek bir merkez tarafından yönetilmesi ve bu merkezin de bir kamu kuruluşu olması şarttır'' diye konuştular.

'Gelinen nokta sıfır'
Demiryol-İş Sendikası Genel Başkanı Ergün Atalay da, 1950 yılından bu yana, tali yollar hariç, 1127 kilometre demiryolu döşendiğini belirterek ''Olanakların en kısıtlı olduğu dönemde, Cumhuriyet döneminde, Atatürk zamanında, kazmayla, kürekle, elle 4 bin kilometre ray döşendi. Osmanlı'dan kalan ise 3 bin 700 kilometre ray. Geriye kalan ise 53 yılda yapılan'' dedi.

Gelinen noktanın sıfır olduğunun altını çizen Atalay, bundan daha kötü bir demiryolu politikası olamayacağını ifade etti. ''Bu ülkeyi birazcık düşünen, bırakın halkı, kendi çoluk çocuğunun geleceğini, sağlığını, hayatını düşünen demiryoluna yatırım yapar'' diyen Atalay, ülkemizde petrol, otomotiv ve lastik lobilerinin yeterince para kazandığını vurguladı. Trafik kazalarındaki can ve mal kaybına, yaşanan acılara karşın en ucuz, en güvenli toplu taşıma aracı olan demiryollarına ideolojik olarak düşman olunduğunu belirten Atalay, bu tercihi yapan iktidarlardan sandıkta hesap sormanın yetmediğini, mahkemelerde de hesap sormak gerektiğini söyledi.
Cumhuriyet

 

Kasım 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Adnan Kazmaoğlu 
2 Aralık 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Adnan Kazmaoğlu hakkında daha fazla bilgi edinmek  için tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz