reklam

01 Aralık 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

'Dizilerin' bayram armağanları

Tarihi kentlerimize en değerli ''bayram armağanları'' televizyon dizilerimiz...
Örneğin Ürgüp bile artık ''Asmalı Konak turizmiyle'' dolup taşıyor. Bursa 'yı gören, ''Kınalı Kar'' olarak tanıdığı Cumalıkızık 'a uğramadan yapamıyor. Ayvalık 'a gidip oradan Cunda 'ya geçenler; sanki ''Kurşun Yarası'' nı kendileri yaşıyormuşçasına heyecanlı olmalılar...

Benzer şekilde ''Zerda'' tutkunları için Gaziantep ; ya da ''Gurbet Kadını'' nı kaçırmayanlar için de Şanlıurfa , turizmcilerin çok sevdikleri deyimle yeni ''destinasyonlar'' ...

Bayramda ''kaçamayan'' İstanbullular da eğer ''Ekmek Teknesi'' nden esinlenirse Kuzguncuk 'ta; ''Ölümsüz Aşk'' ın izinden giderlerse Cankurtaran 'da dolaşıp yine ''eski evlerle ve tarihi semtlerle'' buluşabilirler...

Ya da ''Üzgünüm Leyla'' nın çekildiği Kanlıca 'daki ahşap evlerin karşısına geçip geçmişin ''insancıl mimarisini'' seyredebilirler...

Neredeyse artık tüm dizilerde hem senaristlerin, hem yapımcıların, hem de yönetmenlerin adeta ''dört elle sarıldıkları'' yerler, yıllardır ''terk edilmişliğin tahribatını'' yaşayan kimlik zengini tarihi dokularımız...

Yine yıllardır; ''Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı'' gibi sözlerle gözden çıkarılan bu zenginliklerimiz, aynı televizyon dünyamızla bütünleşen bir yerli turizmin de ''gözdeleri'' oldular...

Kentlerimizi ''öz değerlerinden'' uzaklaştıran, sözde ''modern'' (!) ama özde ''rantçı'' bir çıkar çirkini yapılaşma işgaline karşı, toplumun belki de ''pişmanlıkla'' bütünleşmiş olan ''kimlik'' özlemlerini doğrusu iyi yakalayan bütün bu diziler, ''kültür varlıklarını artık yitirmemek gerektiği'' bilincini de yaygınlaştıracaklar...

'Şükran borçları'' var
Ne var ki bu ''bilincin'' de aslında öncelikle aynı dizileri yapanlar arasında artık yaygınlaşması gerekmiyor mu?.. Filmlerine ''reyting'' sağlayan eski evlerin ve tarihi dokuların korunması ve yaşatılması için de ''simgesel'' anlamda bile olsa bazı ''jestlerde'' bulunmaları, en azından ''vefa borçları'' sayılmaz mı?..

Üstelik rekor düzeyde ''reklam toplayarak'' TV kanallarına da yüksek gelir sağlayan bu filmlerden kazanılan paralarla yine aynı kentlerde ve aynı semtlerde, hiç değilse birer eski evin onarılarak ora halkına bir ''kültür borcu'' olarak armağan edilmesi neden hiç akla gelmiyor?.. Bütün bu ''eski'' dokuların, hiç değilse hâlâ ''film çevrilecek kadar'' korunabilmiş olmalarını sağlayan, yılların ''özverili kadrolarına'' da aynı sektörün ''şükran borcu'' var...

Söz gelimi hemen tüm Asmalı Konak'ların birer eski eser olarak ''tescili'' için; ya da tüm Cunda'ların ''SİT'' ilan edilmesi için; veya tüm kentlerdeki eski evlerin apartman uğruna yıkılmamaları ve tarihi dokuların da yeni yapılaşmayla bozulmamaları için çalışan ''korumacı'' kadrolar; ya siyasilerce görevlerinden alındılar; ya şimdi yine bu filmleri göklere çıkaran medya tarafından ''SİT'çi gericiler'' denerek karalandılar; ya da tarihin yerini alacak rant yapılaşmasına tavır aldıkları için ''beş parasız'' bir meslek yaşamı içinde sadece ''onurları'' ile baş başa kaldılar...

Hemen tüm dizilerin kullandığı mekânların ''koruma geçmişlerinde'' imzaları ve emekleri olan bu insanlarımıza neden küçük bir ''teşekkür'' olsun, filmlerin başında ya da sonunda yer almıyor?..

Destansı kahramanlıklar
Bayramda Kınalı Kar'ın Cumalıkızık'ına gidecekler; ''çökmekte olan evleri'' de görecekler. Oradan Trilye 'ye geçerlerse zeytinlikleri betonlaşmaya karşı korumak için ''SİT'' kararı alan korumacıların nasıl görevlerinden uzaklaştırıldığını köylülerden bile öğrenebilirler. Cunda'nın tarihi sokaklarında gezinenler, adayı işgal eden ''yazlık sitelere'' karşı bu dokunun nasıl korunduğunu sorarlarsa alacakları yanıt ise; ''destansı kahramanlıklarla'' dolu olacaktır...

Asmalı Konak'ların ve tüm Kapadokya'nın hâlâ neden bir koruma planına sahip olmadığını merak edenler ise örneğin oranın sevdalısı Raci Bademli 'nin bile işte bu ''kahrı'' yüreğine gömerek yaşama veda ettiğini duyacaklardır.

Hele İstanbul'da kalıp aynı dizilerdeki tarihi ''Suriçi'' semtlerine dalanlar da tam 13 yıldır bu dokuların bile hâlâ bir ''plana'' kavuşmadığını, eski evleri ''ezen'' yeni binalardan hemen fark edeceklerdir...

Evet... Tarihi kentlerimiz ''diziler'' sayesinde artık en kalabalık konuklarıyla ''bayram'' yapıyor... Aynı dokularda ''kurtarıcı'' bekleyen bakımsız mirasımız ise; ''tarihi doyasıya kullanın; ama korunması için de aynı çabayı gösterin...'' diyerek olanı biteni sessizce izliyor...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Kasım 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Adnan Kazmaoğlu 
2 Aralık 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk oldu.

Adnan Kazmaoğlu hakkında daha fazla bilgi edinmek  için tıklayın. 

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz