Orda bir ekolojik köy var uzakta...
200 dönüm araziye kurulu köyde restoran ve doğal ürünlerin satıldığı
bir mağaza da var. Restoranda satılan şaraplar da köyde yetişen üzümden
elde ediliyor.
'Bu toprağın rengi, neden ninemin bahçesindeki gibi değil' diye düşünen
turizmci Gürsel Tonbul Kuşadası'nda ekolojik köy kurdu. 'Değirmen'in kapısı
doğayla iç içe olmak isteyen herkese açık
Turizmci Gürsel Tonbul'un Kuşadası'nda oluşturduğu mini ekolojik köy,
doğaseverlerin uğrak yeri oldu. Tonbul, "Üreticinin de, tüketicinin de
işin felsefesine, yani sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir toprak, sürdürülebilir
hava, sürdürülebilir yaşam felsefesine inanması gerek" dedi.
Diana Turizm'in sahibi Hasan Tonbul'un 49 yaşındaki eşi Gürsel Tonbul,
Davutlar yolu üzerindeki Değirmen Çiftliği'ni kurma çalışmalarına yedi yıl
önce başladı. 200 dönüm arazide, kimyasal ilaç kullanılmadan erik, şeftali,
kayısı, üzüm, narenciyenin her çeşidi, ayva, nar, elma, armut, ceviz,
badem, zeytin ve yan ürünleriyle mevsimlik sebze, geleneksel ev yapımı salça,
tarhana, bulgur, turşu üretimi yapılırken bu ürünlerin kullanıldığı Değirmen
Restaurant'la satışa sunulduğu bir mağaza kuruldu. Tavşanların, atların
özgürce dolaştığı çiftlikte kahvehane, muhallebici, berber salonu, 18 işçi
ailesinin oturduğu evlerle minik bir köy yaratıldı.
Şarap da çiftlikten
Tonbul, Değirmen'in sadece ekolojik ürünlerin sunulduğu bir restoran olmadığını
belirtti: "Büyük şehir stresinden kaçan büyüklerin, doğayı tanımaya
çalışan çocukların gelmesi için çalıştık. Doğal ortamda yaşayan yüzlerce
tavşan var. Sülün, tavuskuşu, nesli tükenmekte olan Sakız koyunu, atlar,
tavuk, kaz, ördek ve daha onlarca canlı yaşıyor. Giriş ücreti yok. Alışveriş
yapma zorunluluğu yok. Doğaya saygılı olması koşuluyla herkes
gezebilir."
Restorandaki tatlılarda çiftlikte yetiştirilmiş ineklerin sütünün
kullanıldığını, şaraplarının Doluca tesislerinde çiftlikten yollanan üzümlerle
yapıldığını belirten Tonbul, niye ekolojik tarıma yöneldiğini de şöyle
anlattı:
"Tarım yapmaya karar verdiğimde, toprakta dengeleri bozan, zincirleri
kıran bir şeylerle karşılaştım. Çocukken ninemin bahçesinde gördüğüm
toprağın rengi burada yoktu. Kullanılan ilaçların topraktaki
mikroorganizmaları ve verimliliği yok ettiğini gördüm.
Uzun vadede tuzlanma, ağır metallerin toprağı istila etmesine yol açan
kimyasallar, bitik, verimsiz bir toprak yaratıyor. Doğanın dengesini bozuyor.
Örneğin kimyasallar yılanları, tilkileri öldürüyor. Yılan ve tilkinin
yediği tarla farelerine gün doğuyor."
Tonbul organik tarım yapacak kişilerin mutlaka hayvancılık da yapması
gerektiğini belirtti.
'Hayvancılık şart'
"Hayvan gübresi olmadan organik tarım yapılamaz. Diğer yandan dünyada
organik etle ilgili standartlar henüz oturmuş değil. Biz hammaddesini kendi
ürettiğimiz, kendi değirmenlerimizde öğüttüğümüz yemleri kullanıyoruz.
İlaçlar, iştah açıcılar, kilo yapıcılar, süt artırıcılar bizde yok.
Bu durumda ürettiğimiz etin ve sütün en az yüzde 80'inin organik olduğunu
söyleyebilirim."
Ekolojik ürünlerin tüketiciye ulaşmasını sağlayacak bir zincir
kurulamamasından yakınan Tonbul, "Biz ürünümüzü diğer ürünleri
pazarlayan hallere gönderiyoruz. Ağırlıklı olarak İzmir'e yolluyoruz. Şanslı
olanlar bizim ürünlerimize rastlıyor" dedi.
Radikal
|