Ocak Köyü'nde 'Aydınlandık'...
Bir köyün Arapgir ile Eğin (Kemaliye) arasında olması ne demektir?..
Osmanlı'nın ünlü ''Belde-i hamse-i mutahara'' sından (en temiz 5 belde)
ikisinin bu ilçeler olduğunu bilenler (diğerleri Gürün, Divriği, Darende),
sorunun yanıtını çoktan vermişlerdir: ''Tertemiz'' olması demektir...
Peki, bir köyün ''Kemaliye'ye bağlı'' olması ne demektir?
Fırat vadisindeki bu ''her dönem çağdaş'' kalmasını bilen ve çevresine
de her dönem ''uygarlığı'' yayan tarihi ilçemizi tanıyanlar da bu sorunun
yanıtını hemen verebilirler: ''Çağdaş ve uygar'' demektir...
Hele o köy, Anadolu bilgeliğinin efsanevi ''Abdal'' kişilerinden birini de
bağrına basmışsa, acaba nasıl bir ''köy kültürüne'' sahiptir?..
Pir Sultan Abdal 'ların, Abdal Musa 'ların büyüklüğünü bilenler de bu
sorunun yanıtını hemen; ''erenlerin kültürü'' diye verebilir ve artık
merak edebilirler: ''Hangi Abdal'ın köyü, hangi ermiş insanların köyüdür
bu?..''
'Cadde'den 'müze'ye...
Yolunuz düştüğünde, Kemaliye'den Arapgir'e doğru giderken 30. km'de sağınıza
bakın... Dağın yamacında sizi ''gözler'' gibi duran ''Ocak'' köyüne uğramak
için de sadece 3-4 km içeri gireceksiniz...
Önce bir ''Hoş geldiniz'' takı... Sonra, her 50 m'de bir turuncu ''çöp
kutularının'' sıralandığı, bakımlı, düzgün ve adeta yeni yıkanmışçasına
temiz sokaklar... İki yanında da aynı özen ve güzellikteki eski ve yeni köy
evleri...
Derken bir ''cadde'' den farksız ana yoldan köy meydanına vardığınızda,
işte karşınızda; ''Ocak Köyü-Ali Gürer Müzesi''...
Bu köye yazılan ''Osmanlı fermanlarının'' asıllarından tutun, ''Çanakkale''
şehidi köy gençlerinin anıları ve aynı savaşta kullanılan ''kağnı''
lara kadar; geçmişi ''onur kaynağı'' yapan sayısız belge ve yaşama kültürünün
etnografik ürünleri, Ocaklı işadamı Mustafa Gürer 'in (1926-1999) sevgili
oğlu Ali Gürer anısına gerçekleştirdiği bu müzede sergileniyor...
Müzeye komşu konumda; ''cami'' ve ''cemevi'' ... Hemen yanı başlarında;
''konuk evi'''' ve hatta ''okuma odaları'' ... Bütün bunlarla bütünleşen
ve köye böylesi bir kimliği tarih içinde kazandıran ''Hıdır Abdal'' ın türbesi
de 700 yaşındaki ''karadut'' la birlikte aynı külliyenin baş tacı...
Anıt ağacı buraya diktiğine inanılan Hıdır Abdal, Aleviliğin yüce kişilerinden
Karaca Ahmet 'in oğlu ve 13. yüzyılın ''Anadolu aydınlanmasına'' işte bu
köyden katılıyor...
Her yıl temmuz ayında düzenlenen ''Hıdır Abdal Sultan Kültür
Etkinlikleri'' nin 1994'teki başlangıcında açılan müzenin müdürü Hüseyin
Ataibiş, tabeladaki Kültür Bakanlığı'' yazısı için şu bilgiyi veriyor:
''Bakanlıkça onaylıyız ve denetimindeyiz...''
Ne var ki tüm ücretler ve hatta telefon, elektrik paraları dahil, her türlü
gideri hâlâ Gürer ailesi ile köylüler karşılıyorlar... Bu anlamlı
imeceye yılda sadece 100 milyon lira ile katılan kişi ve kurumlar için de müze
duvarında bir ''teşekkür panosu'' var...
Atatürk ve 'Aydınlarımız'...
Ogün (18.10.2003) dostumuz Bekir Sönmez 'le köyü ziyaret ettiğimizde, yine
aynı meydandaki, Kemaliyeli Cemal Boztepe 'nin armağanı olan; ''Kültür
Merkezi'' ni gezmeye zamanımız kalmadı... Recep Yazıcıoğlu 'nun Erzincan
Valiliği sırasında, 3. Ordu Kom. Org. Teoman Koman 'la birlikte köye kazandırdıkları
''helikopter pistini'' de göremedim...
Neyse ki yine müze girişindeki Atatürk büstünün etrafında ona
''sevgiyle'' sarılır biçimde sıralanmış Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Hz.
Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Karaca Ahmet, Hıdır Abdal, Abdal Musa, Kul
Himmet, Yunus Emre, Pir Sultan ve Âşık Veysel 'in kabartma resimleri önünde,
''güneşe bakarak'' resim çektirebildik...
Böylece umutlarımızı yeniden aydınlatan bir ruhla Ocak köyünden ayrılmış
olduk.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|