reklam

08 Aralık 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Tarihi eserler depo mağduru

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, son 10 yılda 352 bin eserin envanter kaydından düşürüldüğünü açıkladı. Kayıttan düşürülen eserler arasında tahrip olan ve kaybolanlar da var

Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu dün ilginç bir itirafta bulundu ve İzmir Milletvekili Muharrem Toprak'ın soru önergesini yanıtlarken son 10 yılda 351 bin 883 eserin envanter kaydından düşürüldüğünü açıkladı. Bakan Mumcu 'Müzelerimizde uygun olmayan depo koşulları ve kaza sonucu onarılmayacak derecede kırılan veya çeşitli nedenlerle özelliğini kaybeden eserler müze müdürlüklerinde kurulan komisyonlar tarafından envanter kayıtlarından düşürülmektedir. Bu tür eserlerin bir liste halinde belirtilmesi mümkün olmamakla birlikte 1993 - 2003 yılları arasında 351 bin 883 eser envanter kaydından düşürülmüştür' dedi.

Bakanın açıklamasına göre envanterden düşürülen eserlerin büyük kısmı kazı sonucu müzelere getirilen ve yapılan incelemeler sonucu tarihi eser niteliğine sahip olmadığı anlaşılan objeler ama işin içinde bir de müzelerdeki olumsuz koşullara dayanamayan tarihi eserler var.

Akıl almaz ihmal
Türk müzelerindeki depo koşulları geçen aylarda Dolmabahçe Sarayı ve Ayasofya Müzesi'ndeki skandallarla ortaya çıkmıştı. Ancak o sadece buzdağının görünen yüzüydü. Çünkü Türkiye'nin en büyük müzelerinin depolarında teşhire çıkmayan binlerce eser ısı-nem-rutubet koşulları uygun olmadığı için çürümeye devam ediyor. Öyle ki Topkapı Sarayı'nın depolarında bile eşyalar teşhir edileceğe güne kadar zamanın tahribatına direnemiyor. Tarihi değeri olan cam objeler Dolmabahçe Sarayı'nın bir depremle yok olabilecek musandrasında (çatı katında) muhafaza ediliyor. 1994 yılında Dünyanın En İyi Müzesi Ödülü'nü alan Arkeoloji Müzesi de aynı durumda. Deposunda sandıklarla çini parçası var. Şimdi akla bu kadar önemli müzeler böyle sorunlar yaşıyorsa Anadolu'daki müzelerde durum ne sorusu geliyor. Onun cevabı ise Antalya Müzesi'nde sikkelerin, Sinop Müzesi'nde ikonaların yok olmaya yüz tutmuş olması.

Elbette madalyonun bir başka yüzü daha var. Kazılarda bulunan ya da restorasyon nedeniyle sökülen eserler bazen müzelerde unutuluyor. Damat İbrahim Paşa'nın yaptırdığı sebil de bunlardan biri. İstanbul'da Büyük Postane yapılırken yıkılan sebilin parçaları monte edilmek üzere kaldırılmış. Yıllar sonra Arkeoloji Müzesi'nin arka bahçesine yığılan parçalar, birleştirilmek istenince de bulunamamış .

Bakanın açıklamasında 'çeşitli nedenlerle özelliğini kaybeden eserler' diye de bir ibare var. Bu depo şartlarından ayrı olarak kullanıldığı için akla hemen kaybolmuş eserler mi sorusunu getiriyor ki bunun örneklerini yakın zamanda da yaşadık. Dolmabahçe Sarayı'nda bulunduğu belirtilen Zanaro tablosunun sadece çerçevesi duruyordu. Sait Halim Paşa Yalısı yangınında kütüphanesinde bulunan çok değerli el yazması kitaplar, zengin bir tablo koleksiyonu ve 16. Yüzyıl'dan kalma çinilerle bezenmiş bir şömine yok olmuştu. Üstelik bunlar sadece tespit edilebilenlerdi.

Prof. Dr. Semavi Eyice / Sanat Tarihçisi
'Depolar çok kötü bazı eserler çalınıyor'

Bu rakam inanılamayacak kadar yüksek. Müzelerde çok büyük aksiliklerin olduğu bir gerçek. Ben de bunlara şahit oldum. En büyük, en önemli yerimizde bile teşhire konulmamış, restore edilmemiş eserlerin parçalarına rastladım. Depo şartları da çok kötü. Bazı eşyalar da çalınıyor. Ama kazıların da bunda büyük payı var çünkü kazı yapılır ve bulunanlar depolarda birikir. Müze yetkilileri pek bunlarla ilgilenmiyor. Bazı müze müdürleri kendi işiyle ilgileneceği yerde kazı yerine gidip orada ustabaşı gibi başında duruyor. Bu kadar çok eserin envanterden çıkışını önlemek için öncelikle etüt malzemesi ile teşhir edilebilecek eseri ayırmak gerekir.

Prof. Dr. Selçuk Mülayim Marmara Üni. Tarih Bölümü
'Kazıları durdurmak faydalı olabilir'

Bu çok büyük bir rakam. Gerçi beni şaşırtmadı çünkü alıştığımız bir gerçek. Birçok müzenin deposu uygunsuz şartlar içeriyor. Üstelik bu depolarda teşhir edilenlerin 8-10 katı eser var. Ama orada ısı-nem-rutubet ayarı yapılmadıysa ki Türkiye'de çoğunlukla yapılmıyor, sözgelimi toprak eşya, çini gibi parçalar kum gibi ufalanır gider. Aynı zamanda ahşap eşya çürür. Hatta bazı ufak eşyalar üzerine basılarak bile unufak olur. Türkiye'deki müzeleri bu anlamda kontrol altına almak mümkün değil. Çünkü her yıl yapılan 50-60 kazıdan çuvalla, sandıkla müzelere sürekli malzeme akıyor. Bunlara yetişmek, koruma altına almak da mümkün değil. Ya kazıları durdurmak ya da bir şekilde bunları elden çıkarmak lazım. Aksi halde önlemek mümkün değil. Bütçenin yarısını buna ayırsanız bile önüne geçemezsiniz. Depo şartları hiç iyi değil, bunun için bir süreliğine kazıların durdurulması lazım.
Akşam

 

Aralık 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Günkut Akın 16 Aralık 2003 tarihinde Diyalog bölümümüze konuk olacak.

Günkut Akın hakkında daha fazla bilgi edinmek, kendisine soru sormak için tıklayın. 

 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz