reklam

22 Aralık 2003 Pazartesi 
Ana Sayfa > Haberler

Bir kent değişiyor gülümseyerek

Diyarbakır, milyona yaklaşan nüfusuyla, sokakları ve caddeleriyle, geçmişini unutmadan modernleşiyor. Sıkıyönetim ve OHAL'in karabulutlarına karşı hoş bir meltem...

Türkiye'nin ya da dünyanın hangi kentinde, Pazar sabahı saat 10'da
"Hemşehrilikten Yurttaşlığa Yerel Yönetimler" başlıklı sempozyum düzenlenir? Ve salon meraklı, ilgili izleyicilerle dolar?

Diyarbakır, üç-dört yıldır müthiş bir hızla kılık kıyafet değiştiriyor. Modernleşiyor, Rönesansını yaşıyor, olgunlaşıyor. Bu kenti ilk kez 1969'da görüp tanıyan biri, surların hamama girip pirü pak olabileceğini hayal edemezdi herhalde. Gavuru kalmasa da Gavur Mahallesi'nin çamurdan kurtulup kendini toparlamaya başladığını görünce Mıgırdiç Margosyan da sevinmişti. Bir de Hırant Dink'in hayali, Ermeni Kilisesi'ni restore edip kültür ya da anı müzesi haline getirmek gerçekleşebilse... Suriçi'ndeki çamaşırhane ve tandırevi yazın düzenlenen Kültür Sanat Festivali sırasında hizmete girmişti. Bu kez önünden geçerken içerisi tıklım tıklım. İstanbul'da mahalle aralarında duvarda görülür: 'Buraya çöp döken eşektir!'. Amed'in duvarlarında ise farklı bir slogan: 'Namısı şerefi olan buraya çöp dökmez!'.

Beş gün boyunca yerel yönetimin 101 yönü tartışıldı Şehir Tiyatrosu salonunda. Oturum başkanları dahil 58 konuşmacı, -Eski Belediye Başkanı Mehdi Zana da telefonla katıldı bir oturuma-, salonda her toplantıda en az 200 dinleyici. Üstelik öyle sadece alkışlayan, gülen, mırıldanmalarla tepki gösteren bir kitle değil izleyiciler. Başörtülü genç kızlardan üniversitelilere, çevre ilçelerin belediye başkanlarından esnafa kadar, belediyenin çalışmalarını izleyen, öven, eleştiren, daha iyisi için kafa yoran insanlar sorularıyla, değerlendirmeleriyle anlattılar dertlerini, umutlarını.

Bayramda Stockholm'de gezerken, rehberimiz, neyse ki sadece iki kez, 'İşte Olof Palme'nin vurulduğu yer' ve 'İşte Anna Lindt'in vurulduğu yer' demişti. Diyarbakır sokaklarında rehbersiz ve rahatça geziyoruz ama anımsamamak mümkün değil. Vedat Aydın'ın kaçırıldığı yerin pek yakınında bir Kültür Sanat Merkezi harıl harıl faaliyette şimdi. HEP'li milletvekillerinin kıyasıya dövüldüğü Mardinkapı civarında ise, Keçiburcu'nda Ali Akay'ın küratörlüğünde 'Dilin Gücü' konulu, esaslı bir sergi var. Daha altı ay önce mezbeleydi orası. Valilik hayırlı bir iş yapmış. Mekânın kendisi neredeyse bir sanat eseri.

Yerel yönetim sempozyumundan çıkanların bir kesimi Diyar Galleria'nın alt katındaki şık mekânda, Diyarbakır Sanat Merkezi'nde, kentin öykücüsü, sır katibi Şeyhmus Diken'le konuğu Adnan Binyazar'ı dinlemeye gidiyor. Yüzünde gülümseyen Şark çıbanlarıyla Binyazar, 40'lı yıllardaki çocukluğunu anlatıyor ("Masalını Yitiren Dev", Can Yayınları). Trajik bir Fellini filmi: Valentino'lar, Möho'lar, Ado'lar, Haco'lar, Zeko Bibi'ler... O zaman, bugünkü Diyarbakır'ı daha iyi anlıyorsun. Binyazar'ın doğum kenti Diyarbakır'ı betimlemesi sadece üç sözcükten oluşuyor: Yazıp da okuyamadığım şiir...

Neyse ki Şeyhmus'un yeni kitabı "Diyarbekir diyarım, yitirmişem yanarım"daki (İletişim Yayınları) 13 Diyarbakırlı, sözlü tarih yöntemiyle 30'lardan itibaren kentin maceralarını, süreçlerini aktarıyor... Belediye hayırlı bir iş daha yapıp "Diyarbakır Kiliseleri" (Orhan Cezmi Tuncer) başlıklı bir kitap yayınlamış. Kitap yayınlayan çok. Mesela konuttan, sağlıktan, altyapıdan kentliden hiç söz etmeden 289 sayfa doldurup

"Demokratik Yerel Yönetim" alojelo'su (Diyarbakır dilinde 'fasafiso') yapanlar da var. Doğan Güzel'in çizdiği 'Kırık' tiplemelerindeki

'Ağabey'lerin kırılmış versiyonu. Zaten Diyarbakır artık kitaplara sığmayacak kadar canlı, renkli ve dinamik. Peki, Demir Otel'in eski ihtişamı kalmamış belki ama şimdilerde Turistik 'in', ayrıca Baro'nun lokali hararetli Kuzey Irak tartışmalarına tanık oluyor. Masada Fransızca,

İngilizce ve Almanca konuşuluyor. Çünkü 'Belediye Başkanınız Feridun Çelik artık uluslararası bir şahsiyet oldu' diyor Rennes Belediye Başkanı'nın sözcüsü. Gayrı memnunlar da yok değil tabii ki. Mesela bir işadamı,

'Bizim Başkan Diyarbakır'da pek görülmüyor, hep Ankara'da hep Avrupa'da' diyor. İyi niyetli eleştiriler de var: 'Büyükşehir, gecekondulara yol, su, elektrik götürüp, tandırevleri yapıp kırsalın egemenliğine boyun eğiyor kentte'. Kentbilimde sosyolojik bir tartışma...

Her Diyarbakır uçağında yazarlar, çizerler, avukatlar, doktorlar, mühendisler Ankara'dan, İstanbul'dan geliyor. Toplantı, sempozyum, seminer,sanat etkinliği ya da söyleşiler için. Bir şey daha değişmiş bu sefer: Eskiden Diyarbakır dışından gelenler konuşurdu sadece, artık yerlilerle dışarıdan gelenler dolduruyor sahneyi, divanı. Son yerel seçimlerde bölgenin birçok kentinde yerel iktidarı kazananlara karşı, 'Bunlara iki-üç ay içinde ya işten el çektirilir ya da kodes yolu görünür' diyenler şimdi mahçup. Namısı şerefi olan burayı sever!
Radikal - Ragıp Duran 

 

 

 

Aralık 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET


Fotoğraf: Maurizio Marcato

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Massimiliano Fuksas 
17 Şubat 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

Toplantı tarihi 17 Şubat 2004'e ertelenmiştir


TÇMB'nin katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz