reklam

22 Aralık 2003 Pazartesi 
Ana Sayfa > Haberler

Saraydan camiye Ayazma

uskudar_ayazmacamii01Sultan III. Mustafa'nın 18. yüzyılın ikinci yarısında annesi Mihrişah ve ağabeyi Süleyman için yaptırdığı Ayazma Camisi, Kızkulesi'nin arkasındaki yamaçtan İstanbul'u seyrediyor

Gözden ırak değil ama yoldan uzak olduğu için pek bilinmez Ayazma Camisi... Gözden ıraklığı bir yana, aslında hep göz önündedir... Sarayburnu'ndan, Cihangir'den, Kuleli'den bakıldığında, Boğaziçi Köprüsü'nden geçerken ama en iyisi Şehir Hatları'nın vapuru Salacak kıyısına doğru geldiğinde, Kızkulesi'nin hemen arkasındaki yamacın üstündedir Ayazma Camisi.

Üsküdar İskelesi'nden Doğancılar Caddesi denilen genişçe sokağı tırmanıp İmrahor'a gelindiğinde daracık sokaklardan herhangi birine girip kıvrılarak gidilir Ayazma Mahallesi'ndeki Ayazma Camisi'ne.

Mahalle sakinlerinden başkasının pek yolu düşmez bu semte. Sakindir. Sessizdir. Tarihidir. Eğer bir tarih düşmek gerekirse 20. yüzyılın ikinci yarısına girdikten sonra sokaklarındaki ahşap evler yıkılıp betona dönüştürülmüştür; 21. yüzyıla girerken de betonun üzeri ahşap kaplanarak eskiye özenilmiştir.

İstanbul'un rüzgârları
Kızkulesi'nin arkasındaki yamaca bakıp aldanmayın... İstanbul'da rüzgâr ister Boğaz'dan ister lodostan ya da doğudan batıdan, nereden eserse essin Ayazma Camisi'nin minaresine şöyle bir değer... Minarenin her bir yanı gören şerefesinden de neredeyse İstanbul'un yarısı ayak altında durur.

Caminin ve semtin adı vakti zamanındaki ayazmadan geliyor... Ayazmanın suyu, artık caminin avlusundaki kuyunun dibinde duruyor ve pompayla basıldığında aptes alınan çeşmelerin deposunu dolduruyor. İş bu nedenle apteshanedeki suyun lüzumsuz kullanılmaması rica ediliyor.

Camiyi Sultan III. Mustafa , amca oğlu Sultan I. Mahmut 'un 1740'lı yıllarda İran elçisinin ikametgâhına tahsis ettiği Ayazma Sarayı'nın yerine annesi Mihrişah ve ağabeyi Süleyman adına yaptırmış. 1758'de temeli atılan cami Ocak 1761'de ibadete açılmış.

III. Mustafa, 1757'de 40 yaşında tahta çıkmış; 17 yıl saltanat sürmüş. Zehirlenmekten korktuğu için kocakarı ilacı içmekten rengini soldurmuş. Yıldız falına öyle meraklıymış ki Prusya kralından üç müneccim istemiş. Saltanatının ilk 10 yılı savaşsız geçmiş. Sonra orduyu hazırlamadan Rusya'ya savaş açmış. Rus donanması Boğazları geçip Çeşme'ye kadar inmiş, Kırım gitmiş. Ruslar Dobruca'dan Bulgaristan'a girince III. Mustafa da üzüntüden felç geçirip gitmiş.

Kapısına sonradan takılan levhaya göre caminin mimarı Mehmet Tahir Ağa . Topkapı Sarayı'ndaki belgelerde ise caminin yapı emini olarak İshak Ağa 'nın adı yazıyor. Caminin kitabesindeki tarih manzumesini Sadrazam Ragıp Mehmet Paşa yazmış; hat ise aynı zamanda hattat olan Şeyhülislam Veliyüddin Efendi 'nin elinden çıkmış. Anlaşılan III. Mustafa, saraydaki kullarını epey çalıştırmış.

İstanbul'un, ününü fazla duyuramamış tarihi anıtlarından biri olan caminin önemli bir özelliği var: Antik çağın Aspendos Tiyatrosu gibi Ayazma Camisi de olağanüstü bir akustiğe sahip.

Avrupa'nın barok etkisi

Elinizdeki bir kâğıt parçasını parmaklarınızın ucunda kırıştırın, avcunuzun içinde buruşturun; kâğıdın hışırtısı caminin duvarından geri dönüyor. Çıtınız çıksa, duvarlar ''çıt'' diyor. İnanılmaz bir ses düzeni. Hesaplanarak mı yapılmış bilinmez... Böyle bir hesap tutsa, her camide uygulanırdı.

Caminin mimarisinde, Avrupa'nın barok tarzından esinlenilmiş. Dikdörtgen bir plan üzerinde, kubbe kenarlarına kadar beş kat pencere alacak şekilde yapı epeyce yüksek tutulmuş. Kubbeyi taşıyan dört kemerin dışarıdan birleştiği köşelere birer küçük ''kule'' kondurulmuş. Hani minare olmasa, içine çan yerleştirin, olsun size kilise! Caminin birkaç defa yıkılıp yeniden yapılan minaresinin son hali ise yapının heybetli görüntüsüne uyum sağlayan bir incelikte. Burası bir sultan camisi olmasına karşın nedense tek minare ve tek şerefe yeterli görülmüş; fazlasına gerek duyulmamış.

Üsküdar'a gelmişken bir soru: Yerinde yeller esse de Osmanlı Üsküdar'da 10'dan fazla saray, epeyce cami yaptırmış... Peki niye Osmanlı'dan biri türbesini Üsküdar'da yaptırmamış? İstanbul'u surların içiyle sınırlı gördüklerinden mi?

III. Mustafa, Ayazma'da camiyle birlikte sübyan mektebi, hamam ve muvakkithane de yaptırmış. Ama onlar artık yok...

Muvakkithane?

Muvakkit: Vakti belirleyen kimse.

Muvakkithane: Genellikle büyük camilerin yanında muvakkitin çalıştığı ve aletlerinin bulunduğu yer.

İşlevini yitirmiş olarak dış duvarda asılı duran ve güneşin gölgesinden vakti belirleyen saati kim bilir hangi muvakkit yaptı?

Ayazma Camisi, geniş bir avlunun içine oturmuş. Avlunun bir kenarını Hünkâr Köşkü kesiyor. Köşk sütunlar üzerine oturan iki katlı bir galeri ile camiye bağlanıyor. Sultan, namazını cemaatin içine karışmadan ''hünkâr mahfili'' nde kılıyor... Valide Sultan' ın mahfili ise üst kattaki kafesli bölüm.

Sultan attan inerken
Hünkâr Köşkü'nün girişi ilginç... Giriş kapısına birkaç basamaklı merdivenle çıkıldığı gibi dış sahanlığın kenarında hafiften yuvarlak oluşturan mermer bir ''iskele'' bulunuyor. Sultan, caminin avlusuna atıyla giriyor ve Hünkâr Köşkü'nün kapısına kadar gelip atından ''iskele'' ye iniyor. Camiden çıkışında da yine kimsenin yardımı olmadan ''iskele'' den biniyor.

Avizelerdeki cam mumluklar artık ampullü... Fakat, teknolojinin henüz formülünü bulamadığı içleri boşaltılmış devekuşu yumurtaları, uçları püsküllerle süslenmiş halde avizelerdeki yerini koruyor... Devekuşu yumurtasının bulunduğu yere örümcek girmiyor...

Cami avlularında güvercinler olur...

Ayazma Camisi'ni martılar yurt edinmiş; kubbenin üstü martıların mola yeri olmuş.

Martılar biraz küçük olsalar caminin dış cephesine yerleştirilmiş kuş evlerini kullanabilirler... Kuş evleri, eski Türk evlerinin minyatürü gibi... İnsanın kuş olup içine giresi geliyor. Ne yazık ki, evlerden biri yerinden kopup düşmüş... Dört bir yandan esen sert rüzgârlar, dış cephe taşlarını da hafiften eritmeye başlamış.

Ayazma Camisi biraz ilgi bekliyor...

Camiyle yaşıt olduğu gövdesinden belli çınar ağacı, bakımsızlıktan çürümeye yüz tutunca kesilen kollarıyla avlunun bir köşesinde ayakta durmaya çalışıyor. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ oluyor!

Ayazma Camisi, Kızkulesi'nin arkasından bize bakıyor...
Cumhuriyet

 

Aralık 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Endüstri Ürünleri Tasarımcısı  Defne Koz  04 Şubat  Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk oldu. 

Defne Koz
Bu buluşmayı soru & cevap şeklinde okumak için ...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz