reklam

29 Aralık 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Ahlat'ı artık bekletmeyin

Okumuş yazmışlarımızın ''Anadolu'' gezilerine ilgileri artıyor... Böylece; ''Türkiye'yi tanımadan Avrupa görmüşlüğün'' o çekilmez nutukları da sanki azalıyor...

Hatta, kimi aydınlarımız da; ''Amerika'da bakın nasıl?'' diye söze girmek yerine, ''Anadolu'da bir gelenek var...'' diyerek konuşmayı sever oldular... Çağdaş uygarlık için bile ''binyılların yarattığı'' kültür birikimlerimizin değerini artık herkes kabul ediyor...

Bu sevindirici gelişmeye ''tarihsel yörelerimizi'' tanıtarak ve gezdirerek katkıda bulunanlarımızın, ''Anadolu'ya karşı sorumlulukları'' var... Kültürel coğrafyamızı ''okul'' olarak kucaklayan akademisyenler, mimarlar, arkeologlar, sanat tarihçileri, şehirciler ve tüm aydınlarımız da bu büyük sorumluluğa ortaklar...

Çünkü, bir bölgedeki ziyaret odağının hemen yanı başında bulunan başka bir uygarlık merkezini ihmal ettiğimiz zaman, ''Anadolu'daki kültürel birikimlerimiz'' açısından da eksik bilgi ve gözlemler yaratabiliyoruz...

Akdamar'ın karşısında...
İşte bu ''vefasızlığın'' , belki de en çok yaşandığı bölgelerimizden biri de ''Van Gölü'' havzası... Örneğin Akdamar Adası 'na gösterilen ilginin yanında yıllardır hep ''göz ardı'' edilen çok özel ve çok önemli uygarlık merkezlerimizden biri ise ''Ahlat'' ...

Van Gölü'ne, sadece uçsuz bucaksız maviliği ve altın kumlu plajlarıyla değil, çevresindeki tarihsel yerleşmeleriyle de ''Doğu Anadolu'nun denizi'' denilmesine haklılık kazandıran Ahlat, yaklaşık 2900 yıl önceki ilk ''Urartu'' yerleşiminden bu yana aynı havzanın ''yaşama'' merkezi...

Üstelik, Bizans döneminde ''Khlat'' , Ermeni Krallıkları zamanında ''Hlat'' , Süryanilerin dilinde ''Khelath'' , Arapların egemenliğinde ''Halat'' ve 12. yüzyılda Türk kenti olunca da ''Ahlatşahların'' başkenti ''Ahlat'' denilerek, binyılların tanıklığını da ''bugünkü adıyla'' sürdürmüş bir kent...

Tarihi yaşayarak yazan seyyahlar, İslam dünyasının en parlak kentleri için söylenen; ''Kubbetü'l İslam'' unvanının Ahlat'a da verildiğini belirterek; halkın yüzlerce yıl Arapça, Farça, Ermenice ve Türkçe konuştuğunu anlatıyorlar... Gölden gerideki kayalara oyulmuş en eski evlerinin duvarlarında bile ''tavus kuşu'' resimleri var. Osmanlı döneminde göl kıyısındaki ''Hisar'' ı da eklenince, tarihi kentin ''yalı'' sı da oluşmuş ve bu güzelliği şiirlere, türkülere yansımış...

'UNESCO'nun mimarları...
İşte böylesi bir geçmişi ''belgeleyen'' Ahlat'taki anıtsal mimariyi ve göle doğru akan ''gizemli peyzajı'' gördüğünüz zaman ise, örneğin UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ''Divriği (Sıvas) Ulu Camisi ve Darüşşifası'' nın mimarının neden ''Ahlatlı Hürremşah'' olduğunu da daha iyi kavrıyorsunuz...

Her biri başlı başına birer ''mimari akıl ve zarafet'' örneği olan tarihi kümbetlerle birlikte, özellikle 12. ve 15. yüzyıl dönemine ait ''Selçuklu Mezarlığı'' ndaki 210 dönüme yayılan etkileyici büyüklükleri tanımlamak bile olanaksız...

Bazıları 4 metreyi aşan yükseklikteki, çoğu insan boyunda sayısız ''heykelsi'' mezar taşı, güneş Van Gölü'nü efsanevi görüntüleriyle terk ederken sanki karanlıkları bile ''aydınlatan'' duruşlarıyla geceyi karşılıyorlar... Blok taşlardan sandukaların iki başlarına dikilmiş bu ''şahideler'' in üzerinde, ''Şaman'' kültüründen miras ''ejder'' lerden tutun, Selçuklu'ya has bitkiler ve geometrik motifler, hatta ünlü ''Ahlat taşını'' böylesi anıtlara dönüştüren ustaların imzaları ve kimlik bilgileriyle de birlikte, birer ''tarih kitabı'' gibiler...

İşte bu ''dersi'' de alabilmek için, örneğin bundan böyle Van Gölü'ne gidip de elbette ki Tuşpa 'yı gördükten sonra mutlaka ''karşı kıyıda bekleyen'' lerimizi de sevindirmek gerekiyor...

Çünkü Ahlat varken, Akdamar bir yana, aynı denizde belki de hiç kimse yoktu...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Aralık 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Platform

"Taklit Sorunu ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın. Tartışma 15 Ocak'da İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon'da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Aykut Köksal
Konuşmacılar:
Jale Erzen, Hasan Bülent Kahraman, Uğur Tanyeli

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz