reklam

06 Ocak 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Bem kenti 21. yüzyılı göremedi

Tarihi Bem kenti, önceleri ''şahlık rejiminin'', yakın dönemde de ''molla rejiminin'' uygarlık değerlerine yabancı anlayışı elinde hızla yoksullaşıp bakımsız kalınca, son depreme artık dayanamadı.

Petrol zengini İran 'ın bakımsızlık ve ''parasızlık'' (!) yüzünden depreme kurban ettiği tarihi ''Bem'' kenti, 21. yüzyılı göremeden yok oldu... Eski yapıların enkazları altında belki de 50 bin kişinin kaldığı, yaklaşık 1200 yaşındaki kentin ''konumunu'' yansıtan adı, çok sayıda dünya kentine de esin kaynağı olmuştu...

İbrani dilinde ''yüksek ve kutsal yer'' anlamına gelen ''bama'' sözcüğü, Farsçada ''bem'' olarak, İS 800'lü yıllarda ''Şaffarilerin'' kurdukları bu kentin görkemli kalesi için kullanılmıştı. Kalenin ''yüksek yere'' inşasının nedeni de ''Horasanlı'' saldırganlara karşı sürdürülen savaşlarda ''esirlerin'' kaçmasını da engellemek içindi...

Esin kaynağı...
''Bem'' sözcüğü, bu anlamıyla, örneğin Almanya'da Regnitz Irmağı ile Main Nehri'nin birleştiği yerdeki dik tepeler üzerine kurulan ''Bamberg'' kenti ve şatosunun da isminde var. Benzer şekilde, İngiltere 'nin Northumberland ilindeki, 45 metre yüksekliğinde dik bir kayalığın üzerinde bulunan kalenin adı da ''Bamburgh'' ...

Eski Yunan dilinde ise kutsal mekânlarda kâhinlerin oturdukları ve Atinalı hatiplerin halka seslendikleri yükseltilmiş platformlara ''bema'' denirdi.

Sinagoglardaki ''Tevrat'' ın okunduğu ve yerden yüksek olan basamaklı yerler ile ilk Hıristiyan bazilikalarında rahipler için ayrılan yerler, hep ''bem'' ya da Arapçadaki karşılığı olan ''bamm'' deyimiyle anılırdı...

26 Aralık 2003 günü işte böylesi ''evrensel bir anlam'' taşıyan ''Bem'' Kalesi'nin 6.3'lük bir depreme bile dayanamayan yıpranmışlığının temelinde ise ''eskiliği'' değil, İran'ı yöneten anlayışın tarihe olan ''ilgisizliği'' yatıyor.

Zaten 'çökmek' üzereydi
Kaleyle birlikte, tarihi kentin kale eteklerindeki hemen tüm eski evleri de yerle bir oldu... Ajanslardan akan fotoğraflara bakılırsa, tümü o kadar bakımsızdı ki, sanki deprem olmasa bile artık ''çökmeye'' yüz tutmuş gibilerdi... İran'ın ''Kirman'' bölgesinde, Şiraz yolu ile Sicistan yolunun ayrıldığı çok önemli bir kavşakta kurulduğu için, ticari ve kültürel açıdan önem kazanan Bem'in eski çarşılarında, fakirlere yardım için ''sadaka kutuları'' bulunurmuş.

Pamuklu dokumacılığının ürünleri, Horasan 'a, Irak 'a ve Mısır 'a satılırmış. Kentin suyu bile ırmaktan künklerle gelir, yani ''altyapı uygarlığını'' 1000 yıl önceden tanırmış...

İşte böylesi bir kent, önceleri ''şahlık rejiminin'' , yakın dönemde de ''molla rejiminin'' uygarlık değerlerine yabancı anlayışı elinde hızla fakirleşip, bakımsız kalınca, son depreme artık dayanamadı...

Türkiye'nin, bir tarih ve uygarlık ülkesi olarak, insani yardımın yanı sıra Bem'in kültürel değerlerine de ilgisiz kalmaması gerekiyor.

Örneğin, uluslararası kültür ve tarih kurumlarını harekete geçirmek üzere ilk çağrının Türkiye'den yapılması, hem anlamlı olacak hem de ''tarihsel komşuluğun'' gereği de yerine getirilecek...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Ocak 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Platform

"Taklit Sorunu ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın. Tartışma 15 Ocak'da İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon'da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Aykut Köksal
Konuşmacılar:
Jale Erzen, Hasan Bülent Kahraman, Uğur Tanyeli

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz