İzmir'de
10 yıllık inatlaşma
Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen bir ''mimar' ... Müsteşarı
Sabri Erbakan da ''meslektaşı...''
Yıllardır, onca toplumsal muhalefet, onca koruma kararı ve onca mahkemeler
sonucunda ''devlet karayolu'' olmaktan kurtarılan ve Ahmet Piriştina döneminde
de kenti güzel bir ''kıyı parkı'' olarak kazandırılan Kordonboyu , bu iki
''yetkili mimarın'' yeniden tehdidi altında...
Ergezen, tarihine ve doğasına hayran olduğum ''Ahlat'' ta doğmuş... Geçen
yaz Bitlis 'e gittiğimde ise ''memleketine hayır için'' Ahlat'a ulaşan
karayolunu da ''bölünmüş yol'' yaptırdığını gördüm... Van Gölü
Havzası , yıllardır ezilmişliğin ve geri bırakılmanın acısını çektiği
için de aslında pek gerekli olmayan bu ''abartmayı'' ben de gülümseyerek
karşıladım...
Ne var ki İzmir Kordonu, ''Bitlis-Ahlat'' arası değil... Bir Akdeniz
kentinin ve Türkiye'nin Batı'ya açılan metropolünün yaşam ve kültür
alanı... 1922'de Anadolu insanı, işgalci Yunan güçlerini buradan denize dökerek
ülkenin bağımsızılığını güvenceye bağladı...
Tarihe saygılı olması gereken bir ''mimar'' bakanın, buraya otoyol
yerine, ''Anadolu'nun kurtuluşunu simgeleyen bir 9 Eylül anıtını'' önermesi
gerekmez miydi?..
Erbakan, Kahraman'ın izinde
Sabri Erbakan'ın ''Kordonyolu'' ısrarı yeni değil... 2002 güzünde ilk AKP
hükümetiyle ''Karayolları Genel Müdürü'' olur olmaz açıkladığı düşünceleri
arasında bu proje vardı. Tepkiler üzerine ise; ''Eninde sonunda bu yol yapılacak''
demiş ve eklemişti ''Kordon'dan mutlaka 6 şeritli yolu geçireceğiz...''
(Yeni Asır, 20 Aralık 2002)
Erbakan'ın bu tavrı ile aynı projenin vaktiyle benzer bir ''militanlıkta''
savunuculuğunu yapan, RP'li eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman 'ın tavrının
''aynı'' olması, acaba sadece ''siyasi yakınlığın'' mı ürünüdür?..
Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura , hukuku ve kent
uygarlığını hiçe sayarak Kordonboyu'nu kayalarla doldurmaya başlarken İzmir
Mimarlar Odası da 06.02.1997'de Koruma Kurulu 'na başvurmuştu. Kurul, bu kıyı
kuşağının ''tarihi anıları ve rekreasyon özellikleriyle yaşatılması''
gerektiği için ''sit'' kararını alıp otoyol projesini durdurunca, bu
kurulun başkanı Numan Tuna 'yı görevinden aldılar... Ne var ki Danıştay
da 16.12.1997'de aynı sit kararını oybirliğiyle uygun görünce, o zamana
kadar doldurulan Kordon kıyısının hiç değilse ''yeşil kuşak'' olarak yaşatılması
yine Mimarlar Odası'nın ''kurtarma projesi'' olarak gündeme geldi...
Şimdi Erbakan, 1999 - 2004 dönemi yerel yönetimin uygulayarak İzmirlilere
ve herkese armağan ettiği işte bu ''insan odaklı kültür ve çevre
projesini'' hiç değilse mimar olarak savunmak yerine, sanki İsmail Kahraman'ın
''izinden'' gitmenin inadını sergiliyor. Böyle bir ''çıkışın'' , 28 Mart
2004'teki yerel seçimlerin ''arifesinde'' yinelenmesi ise aynı mimarın, mesleğini
ne denli ''siyasete tutsak kıldığını'' da göstermiyor mu?..
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|