İzmir'in bellek itfaiyesi
Eski itfaiye binası artık İzmir'in belleğini ağırlıyor.
Yüz binlerce gazete-belge, İzmir Kent Arşivi ve Müzesi'nde toplanıp dünyanın
kullanımına sunulacak
1922'deki büyük yangında kimliğinin önemli bir bölümünü kaybeden İzmir,
1932'de o yangın alanının ortasında modern İtfaiye binasını inşa ederek
önlemini almıştı. Yıllarca itfaiye araçlarını ağırlayan bu Cumhuriyet
dönemi yapısı, yine İzmir'in kimliğini koruyacak, ama başka bir işlev üstlenerek.
10 Ocak 2004'ten bu yana, orası artık İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi
ve Müzesi. Yüzlerce yıllık belgeleri ve kitapları koruyup gözetecek müze,
bu görevini unutturup yok eden kıskanç bir titizlikle değil, yaşatıp yaygınlaştıran
titiz bir paylaşımcılıkla yerine getirecek.
1912 yılında ulusal kimlik oluşturma yolunda bir araya gelen İzmirli
elitin kurduğu Milli Kütüphane, yılların birikimini yorgun yapısına sığıdıramaz,
yeni kitap alamaz olmuştu. Bunun üzerine 1440 cilt eski Türkçe ve 8 bin cilt
Latin alfabesiyle basılmış gazeteyle, 5 bin el yazmasından oluşan
koleksiyonunu İzmir Kent Arşivi ve Müzesi'nin modern depolarına devretti.
Bunların üzerine Başbakanlık arşivlerindeki Ege Bölgesi'ne ait 1834 Kadı
Defteri'nin mikro filmleri eklendi. Şimdi sırada Atina, İskenderiye, Venedik
gibi kent arşivlerindeki, İzmir'le ilgili dokümanlar var. Merkezi kuran Büyükşehir
Belediyesi, İzmirlilere de çağrıda bulundu. Kişisel arşivlerdeki her tür
belge, müzeye getirildiği takdirde kopyalanıp kent belleğinin parçası
olacak.
Fotokopi devri bitti
Belediye Başkanı Ahmet Priştina'nın desteğiyle 2001 yılından beri bu müzenin
kurulması için çalışan tarihçi Fikret Yılmaz, emek değil teknoloji yoğun
bir sistem kurduklarını özellikle vurguluyor. 9 Eylül Üniversitesi öğretim
üyesi Fikret Yılmaz'ın kurduğu sistemde, yüz binlerce belge sadece 11 kişi
tarafından tasnif edilip arşivlenecek. Artık el değmemesi gereken yüz yıllık
gazeteler, Türkiye'de sadece iki kurumda bulunan özel bir kamerayla dijital
ortama ve mikro filmlere aktarılıyor.
İki yıl sonra tüm arşiv elden geçmiş olacak. Araştırmacılar sadece
bilgisayarları kullanarak çalışacak, istedikleri belgeleri kâğıt çıkışı
ya da CD kaydı halinde edinecekler. Hatta bu iş için İzmir'deki binaya
gelmek bile gerekmiyor. Dört ay sonra tamamlanacağı söylenen program
sayesinde internetten kent arşivine bağlanan herkes dijital ortama aktarılmış
belgelere ulaşabilecek. Tabii o zamana kadar geleneksel yöntemler geçerli.
Yani büyük ciltler için tasarlanmış okuma masaları ve kartoteksler...
Bütün bunlar araştırmacıları ilgilendiren, işin arşiv kısmı. Müze
kısmındaysa büyük bir sergi salonu var. Bu salonda da eldeki belgelerden de
yararlanarak oluşturulacak sergiler yer alacak. 'Okunur müze' kavramına
uygun, büyük renkli panolar, belge ve resimleri herkesin anlayabileceği
metinler eşliğinde İzmirlilere sunuluyor. İlk sergi İzmir'in tarihini,
binanın eski sahiplerine bir saygı niyetine İzmir'in yangınlarını ve İzmir'i
İzmir yapan ticari geçmişi anlatan üç bölümden oluşuyor. Hedef kitlesi
ise 7'den 70'e tüm İzmirliler. Üstelik avluda geleneksel yemekler yapan bir
lokanta bile var.
'İzmirli kimliği pekişecek'
Müthiş bir belge birikimini kolayca kullanılabilir ve erişilebilir kılacak
bu projenin, İzmir tarihi konusunda bir patlama yaratması bekleniyor. Bir-iki
yıl içinde, pek çok araştırma ve yazıda karşımıza İzmir çıkarsa şaşırmayacağız.
Daha da önemlisi, İzmir'in geçmişi ayrıntılarıyla ortaya dökülüp bir bütün
oluşturmaya başladıkça 'İzmirli olmak' önem kazanacak. Proje hedefine ulaştığında
kentine sahip çıkacak bireyler ve sivil toplum örgütleri, yerel ve merkezi yönetimden
fazlasını yapacak.
Radikal
|