İzmir 'belleğine' kavuştu
Yaklaşık 2 yıl süren restorasyon ve donanım çalışmalarının ardından
10 Ocak 2004 Cuma günü düzenlenen törenle ''İzmir Kent Arşivi ve Müzesi''
(İKEMA) olarak hizmet vermeye başlayan tarihi İtfaiye Binası 'ndayız...
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Danışmanı Yard. Doç. Dr. Fikret Yılmaz,
1922 Eylülü'ndeki o korkunç yangının kentin geniş bölümünü kapsayan
''enkaz bölgesi'' nin tam ortasında, 1930'lardaki yapım yıllarına ait fotoğrafını
göstererek diyor ki: ''Cumhuriyet'in kente duyarlılığı bu binayı yarattı;
aynı dönemin ekonomik güçlükleri ise büyük yangından ancak 10 yıl sonra
gerçekleştirilebilmesine neden oldu...''
İKEMA'nın diğer danışmanı Yard. Doç. Dr. Sabri Yetkin 'in de İzmir'de
müzeciliğin tarihçesini özetlediği konuşmasının ardından söz alan ÇEKÜL
Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ise bu bilgilendirmelere şunları ekliyor: ''Yıllarca
kentin yanmasını önleyen bu binada, bundan sonra da kent aklının, ortak
belleğin ve tarihsel birikimlerin yakılması durdurulmuş olacak...''
İşte bunu sağlamanın ne denli ileri bir ''çağdaş uygarlık hizmeti''
olduğunu vurgulamak için de şu benzetmeyi yapmadan edemiyor: ''Cumhuriyet'in
bu anlamdaki ilk büyük hizmetlerini Behçet Uz üstlenmişti; şimdi de Ahmet
Piriştina 'yla sanki aynı heyecan yeniden yaşanıyor...''
'Belediyeciler'in eseri
Yaklaşık 700 milyar liralık bir ''başlangıç gideriyle'' gerçekleştirilen
İKEMA'nın mimari restorasyon projelerini, Büyükşehir Belediyesi'nde kurulan
''Tarihsel Çevre Müdürlüğü'' nün özverili mimarlarından Hülya Yüceer
hazırladı. Binaya 1950'lerde yapılan eklerin da kaldırıldığı ''restitüsyon''
(özgün şekline dönüştürme) çalışmaları, Koruma Kurulu ile diyalog içinde
ve yasal onaylarla tamamlandı.
Hemen tüm imalat ve donanım işleri de yine öncelikle belediyeye bağlı
birimler ve çalışanlar tarafından ''elbirliğiyle'' kotarıldı. Çoğu eşya
ve dekorasyon malzemeleri ise pahalı siparişler yerine ''Devlet Malzeme
Ofisi'' depolarından satın alınarak, her yönüyle ''yerel kaynaklara dayalı
kamu projesi'' örneği gerçekleştirildi...
Araştırmacıların ''bilgisayar teknolojisi'' ile de kolaylıkla
yararlanabilecekleri İKEMA'nın ''yaşam boyu dayanışma arkadaşı'' ise 90
yaşını geride bırakan ''İzmir Milli Kütüphanesi'' olacak. Çünkü, binanın
bir bölümünde de bu tarihi kütüphaneye ait depolarda saklanan Osmanlı döneminden
bugüne basın, yayın ve belge koleksiyonu artık herkesin ulaşabileceği bir
konumda bulunacak...
Yine açılış toplantısında işte bu olanaktan ötürü de çok mutlu
olduklarını söyleyen İzmir Milli Kütüphane Vakfı Başkanı Av. Ulvi Tuğ,
kenti süsleyen neo-klasik milli kütüphane binasının artık çekemediği yükünün
de alınmış olmasına teşekkür etti... 10 Ocak'ın aynı zamanda ''İdareciler
Günü'' olduğunu anımsatan Vali Yusuf Ziya Göksu ise İKEMA için şunları
söylüyordu: ''Böyle bir günde başlatılan bu hizmet, geleceğin başarılı
idarecilerini de yaratacaktır... Çünkü belleksiz yönetim olamaz; olursa da
zaten yönetemez...''
Dünya arşivlerinden...
Sadece Ankara ve İstanbul 'dakilerden değil, Venedik, Marsilya, İskenderiye,
Londra, Dubrovnik, Floransa, Cenova, Amsterdam, İskenderiye gibi uluslararası
kütüphane ve arşivlerden de yine İzmir'le ilgili yüz binlerce belgenin
''takas'' ve ''kopyalama'' yollarıyla derlenerek kurulması sürecine geçilen
İKEMA'da, iki yıl içinde de ''internet üzerinden'' tüm dünyaya hizmet
verilmeye başlanacak...
Yaklaşık 3600 m2 alandaki 1000 m2'lik 3 katlı binanın geniş iç
avlusunda yer alan ''İzmir Yemekleri Lokantası'' nda yine İzmir ve Ege'den özgün
müzik eşliğinde ''anılarla buluşmanın'' keyfi yaşanacak...
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, bütün bunların ''5000 yıllık
kent olmakla övünebilmenin'' de ön koşulu olduğunu anımsatarak diyor ki:
''Eğer geçmişin büyüklüğüne yakışır bir geleceği de güvenceye
almaya niyetliysek, binlerce yıllık belleğimize yeniden kavuşmak en değerli
kaynağımızı oluşturacaktır...''
'Okunur müze'...
Durağan ve ''donuk'' bir objeler müzesi yerine, ''aktif ve okunur'' bir müze
olarak kurulan İKEMA'da, bunun ''ilk sergisi'' ise açılış günüyle
birlikte İzmirlileri ve kenti ziyaret edenleri ''zaman içinde yolculuğa'' başlattı
bile...
Üç bölümden oluşan serginin ''sürekli'' yaşatılacak olan bölümünde
''İÖ 3000'lerden İS 1933'e'' çağlar boyu kent tarihi izleniyor... Bu
derinlik içinde belli evrelerin ele alınacağı değişken bölümde ise İzmir'in
bugünkü kimliğinde de etkin rolü olan ilk serbest ticaret antlaşmasından
sonraki ''1838 - 1933'' dönemi ''kent ve ticaret'' yaşamıyla yakından tanışılıyor...
Yine sürekli olarak ''yangınlar ve kent'' i sergileyecek 3. bölümde ise bu
felaketlerin yol açtığı yıkımlar ve yeniden yapılanmaların yarattığı
modern İzmir'in adeta ''küllerinden doğuşu'' var...
Tümüyle dijital sistemle de donatılarak herkese açık bir ''kent kültürü
okulu'' işlevi üstlenmeye aday olan İKEMA'ya ilk büyük ''sivil katkı'' ise
gazeteci ve bilim insanı Dr. Orhan Koloğlu 'ndan geldi... Yaklaşık 10 bin
kitap, gazete ve dergi koleksiyonlarını bağışlayan Koloğlu, ayrıca tüm
''aile arşivini'' de vererek, emektar İtfaiye Binası'nın ''İzmirlilerin
ortak tarih sırdaşı'' olmasına da ilk katkıyı yapmış oldu.
Şimdi sıra ''bütün'' İzmirlilerde... Aynı bağışlar yaygınlaştıkça
ya da aile belgelerinin asılları yine kendilerinde kalarak kopyalarının
mikrofilmlere alınmasını sağladıkları zaman, İKEMA da sadece kentin değil,
tüm kentlilerin belleği olarak, gelecek kuşakları da bilgili ve duygulu kılmaya
doğru yelken açacak...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|