reklam

19 Ocak 2004 Pazartesi 
Ana Sayfa > Haberler

Terör saldırılarına karşı kentler arası dayanışma


Fotoğraf: İnsan Yerleşimleri Derneği

Marsilya Belediyesi Kültür Varlıkları Atölyesi'nin (Atelier du Patrimoine) yöneticisi, UNESCO Yüz Sit Programı Koordinatörü Daniel Drocourt terör saldırıları sonrası bölgenin yeniden yapılandırılması çalışmalarına katılmak üzere Beyoğlu Belediyesi tarafından İstanbul'a davet edildi. Bosna'nın yeniden yapılanmasında da görev alan Drocourt, AB aday ülkelerdeki çok kültürlülüğün ve kültürel mirasın korunması ile ilgili raporları hazırlamakla görevlendirilmiş bir uzman. Aynı zamanda İstanbul'un Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yeralması için hazırlanan raporun da müelliflerinden.

"Kentler Köprüsü" başlığını taşıyan program, Avrupa Birliği yerel yönetim deneyimleri ile ilişki kurmayı hedefliyor. Kentlerarası deneyimlerin halka ulaşmasını hedefleyen program, STK'lar ile yerel yönetim ortaklığına dayanan bir çalışma grubu tarafından yürütülüyor.

Bu çalışma grubunun 15 ve 20 Kasım saldırıları sonrası oluşturduğu Acil Destek Komitesi de çalışmalarını acil yardım ve yeniden yapılanma konularında sürdürüyor.

Saldırıya uğrayan bölgenin önemli bir tarihi kent merkezi olduğunu, burada hasar gören kentsel dokunun bütün uygar Dünya'yı ilgilendirdiğine, yapıların yeniden güvenli hale getirilmesi, onarımı ve yeniden kullanımı yalnızca mağdurlar, mal sahiplerinin veya kiracıların kendi erişebildikleri destekler ve kendi proje geliştirme imkanları ile karşılanmaması gerektiğine işaret ediliyor.

Ortak yaşama alanına dair sorunların tıpkı Avrupa Birliği yerel yönetim deneyimlerinde olduğu gibi 'çok taraflı kamusal operasyonlar' ile çözülmesi için çaba gösteriliyor.

Yeniden Yapılanma Komitesi'nin Açıklaması:
15 ve 20 Kasım tarihlerinde gerçekleşen terör saldırıları ortak yaşama alanımıza bir saldırıydı. Unutmamak gerekir ki, İstanbul yüzyıllardır farklı inanış ve kültürlerin bir arada ve barış içinde yaşayabilme çabası verdikleri çok önemli tarihi bir kent. İstanbul'a atılan bombalar bu arayışı ve pratiği kendisi için tehdit olarak görenlerin elinden çıktı.

Bu nedenle bugün İstanbul'a sahip çıkmak, demokrasiye, bir arada yaşayabileceğimiz ortak bir yaşama çevresine sahip çıkmak demektir. Teröre karşı mücadelenin en önemli unsuru demokrasiyi güçlendirmek ise, bununla eş anlamlı olan bir başka unsur da demokratik uzlaşmalara dayalı, dışlayıcı olmayan bir yaşama çevresi oluşturmamız. Örneğin yalnızca terörün yarattığı riskler değil, bu ortak yaşam alanını tehdit eden bütün sorunlar yalnızca teknik insanlar ve yönetimlerin kendi başlarına gözlemleyebilecekleri ve önlemler almak için kendi başlarına kararlar alabilecekleri konular değil. Şehirdeki risklerle ilgili olarak alınacak kararların işyeri, ibadethanesi, konutu olan insanlarla paylaşılması, önlemlerin bilgi ve sorumluluk paylaşılarak uygulanması gerekli. Ortak yaşam alanımızı güvenli hale getirmek için demokrasiden vazgeçip, kentte kendi öngördüğümüz kuralları uygulayamayız. Böyle bir yaklaşım kent fikri ile çelişir. Böyle bir yaklaşımla kentlerde etkili ve kalıcı düzenlemeler de yapılamaz. Demokrasi olmadan ortak yaşama alanımızı düzenleyecek kuralları üretemeyiz, uygulayamayız.

İstanbul yaralarını nasıl saracak? Terör eylemleri ağır hasarlar bıraktı. Hastanelerde çok sayıda yaralı var. İşyerlerinde ailesinin geçimini temin ederken hayatını kaybeden insanlar ve onların yardıma muhtaç yakınları var. İşini, evini kaybetmiş insanlar var. Terör çok farklı kesimlerden insanlar için farklı acılar, özel mağduriyet biçimleri yarattı. Bu insanların yaşadıkları sorunlar hepimizi ilgilendiriyor.

Her acı olayın yaraların sarılmasında gösterilen dayanışma ve kardeşlik bağlarının güçlendirilmesi ile bir yeniden toparlanma süreci yaratması mümkün. Bu tür korkunç olaylar toplumun dayanışmasını, felakete uğrayan insanların yaşama sevinçlerini yeniden kazanması için herkesin çalışmasını gerektiriyor. Biz ortak yaşama alanımızın demokratik değerler ile çok daha güvenli, çok daha adaletli bir biçimde kurulacağını biliyoruz. Teröre verilecek tepkinin bu olacağından eminiz.

Yeniden Yapılanma Girişimi
Saldırıya uğrayan bölge İstanbul'un tarihi kent merkezi olduğunu, burada hasar gören yapıların yeniden güvenli hale getirilmesi, onarımı ve yeniden kullanımı yalnızca mal sahiplerinin veya kiracıların kendi erişebildikleri destekler ve kendi proje geliştirme imkanları ile karşılanmaması gerekir. Terör saldırılarının etkilediği çevredeki yeniden yapılanma faaliyetleri yalnızca mağduriyetleri karşılayacak 'yardımları iletme' çabalarının ötesine gitmelidir. Bu sorun tıpkı Avrupa Birliği yerel yönetim deneyimlerinde olduğu gibi kamusal nitelikli operasyonlar ile desteklenmelidir. Marsilya Kenti Kültür Mirası Atölyesi bu açıdan Avrupa'daki en önemli örneklerden biridir. Burada oluşturulan merkez, halkla iletişim içinde çalışan bir servis niteliğini kazanmıştır. Bu atölye yalnızca kendisine gelen talepleri kısa zamanda sonuçlandırmamakta, aynı zamanda sokak ölçeğinden bölgesel planlara, halkla uzmanlık hizmetlerinin karşılıklı etkileşime girmesini sağlamaktadır. Bu model ile halkın refah seviyesini yükseltmekte, yaşama çevresinin niteliği artmaktadır. İstanbul gibi önemli bir kültür ve turizm merkezinin planlanmasının artık gelişmeyi düzenleyici, halkın sorunlarını çözücü, yönetim işlevlerine erişimini kolaylaştırıcı, ortak yaşama alanına dair kararların farklılaşan talepleri ve kullanım biçimlerini içerecek yöntemlerle yapılması gerekir. Avrupa Birliği yerel yönetim uygulamaları ile İstanbul'un tanışma zamanı gelmiştir. Kültür mirası ile ilgili kamusal sorumluluklar da yalnızca bir denetim işlevi ile sınırlandırılmamalıdır. Yerel yönetimler halkın uzmanlık faaliyetleri ile etkileşime açık bir biçimde ortak yaşama alanını sahiplenmesini, katılımcı yöntemlerle kararların oluşmasını sağlamalıdır. Buradaki üzücü olay ancak böylesine bir yaklaşımla, yeni bir kamusal bir sorumlulukla aşılabilir, felakete karşı yaşama sevinci ancak bu şekilde kazanılabilir.

Beyoğlu'nda yerel yönetim ve STK'lar tarafından oluşturulan ortak çalışma komitesi, taleplerin yalnızca kamu otoritesine iletilmesini değil, yerel kalkınmayı sağlayacak bir biçimde karşılıklı etkileşime açılmasını amaçlamaktadır. Bu açıdan terör saldırıları sonrasında oluşturulmaya çalışılan bu çok taraflı yönetim modeli, bugünkü kent yönetimi fikrimizi geleceğe taşıyacak ve terör saldırılarına olduğu kadar risklere, yerleşim sorunlarına karşı iyi bir örnek olacaktır.

Kentler Köprüsü nedir?
Kentler Köprüsü, kentler arası, çok taraflı yerel deneyim alışverişleri için yaptığımız buluşmalara, etkinliklere verdiğimiz addır. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin geldiği bu aşamada, her ölçekte, her kurum ile toplumlar, kentler arası bir temas gerekiyor. Yerel yönetimler bu ilişkilerde yalnızca siyasal değerlerin paylaşılması için değil, kentlilerin gündelik hayatlarını ilgilendiren konularda sağladıkları yenilikçi uygulamalar ile önem taşıyor. Kentler arası bilgi ve deneyim paylaşımını geliştirmeyi amaçlayan "Kentler Köprüsü", tarihsel kent merkezlerinin canlandırılması ve mevcut yapı kapitalinin dönüşümü için finansman, planlama, tasarım yöntemlerinin araştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması için düzenlenen atölye çalışmaları, seminerler ve konferanslar dizisini içermektedir.

Daniel Drocourt kimdir?
Fransa'da Marsilya Belediyesi'ne bağlı olarak hizmet veren Kültür Varlıkları Atölyesi'nin (Atelier du Patrimoine) yöneticisi, AB ve UNESCO nezdinde tanınmış bir uzmandır. Özellikle de Akdeniz çevresinde bulunan ülkelerde tarihi kent dokularıyla öne çıkan yerleşimlerin gelişim ve koruma planlarına danışmanlık yapan Drocourt, İstanbul'la benzer özellikler taşıyan Marsilya kentindeki uygulama deneyimlerini örneklemek, çok kültürlülüğün ve kültür varlıklarının korunması konusunda İstanbul ile sürekli bir iletişim içindedir.
Drocourt'un üstlenmiş olduğu görev ve elde ettiği deneyim, kültür varlıklarının korunması konusu ve yerel yönetimler açısından Türkiye için de çok önemli bir örnek oluşturmaktadır.

Gerek koruma mekanizmasının Fransa'da siyasal yapıdan özerk işleyişi, gerekse de yerelleşmiş olması konuya yaklaşım açısından önem taşımaktadır. "Kentler Köprüsü" başlığı altında sürdürülen programda AB yerel yönetimler mevzuatının Türkiye ile uyumlulandırma sürecinde karşılıklı olarak uygulamaların ve yöntemlerin paylaşılması amaçlanmaktadır. Türkiye'de yerel yönetim yasalarında yapılması planlanan son değişiklikler kültür varlıklarını koruma mekanizmalarının yerelleşmesini öngördüğü için bu karşılaşma ayrıca önem taşımaktadır. Çünkü bu değişikliğin mevzuatın yeniden biçimlendirilmesi olmaktan çok, uygulamayla karşılıklı etkileşim içeren yeni yöntemlerle geliştirilmesi gerekmektedir. Dolayısı ile bu değişimin kültür varlıklarının korunması konusunda kamu yönetimleri arasındaki bir yetki paylaşımı düzenlemeleri olmaktan çok, yerel halkla iletişime dayalı, özerk uzmanlık kurumları ile gerçekleşmesi beklenmelidir.
Arkitera

 

Ocak 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET


Fotoğraf: Maurizio Marcato

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Massimiliano Fuksas 
17 Şubat 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


BETONART'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz