1000 mimar, 1000 okulda çocuklara
mimarlık öğretiyor
Mimarlığın önemini, şehir/şehirli bilinci uyandırmadaki
önemini yazar dururuz. Çocuklarımıza, gençlerimize mimarlık konusunda ne
öğretiyoruz, nasıl bilgilendiriyoruz.
Hiçbir şekilde.
Bu yüzden de, çocuklarımız çirkin yapılardan, kötü şehirleşmeden
rahatsız olmuyor. Yalnız çocuklarımız mı? Belki de çoğumuz.
İşte TMMOB Mimarlar Ankara Şubesi ile UIA (Uluslararası Mimarlar Birliği)'nin
birlikte düzenlediği, çocuklara, gençlere mimarlık kültürü, kentlilik
bilinci aşılama kampanyası, dilerim diğer kentlerde de uygulanır.
Projenin adı; 1000 Mimar 1000 Okulda.
Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü'nün izni ile sekiz ilçede
uygulama başlamış.
Şimdiye kadar yapılanları rakamlarla aktaralım:
Proje kapsamında 163 mimar ve mimarlık öğrencisi, 15 farklı okulda, 18 sınıfta,
yaklaşık 650 çocuk ve genç ile buluşmuşlar. Her hafta 13 buluşma, toplam
54 buluşma gerçekleşmiş.
Çocukların ürünleri de 7 Şubat 2004'te DSİ Salonu'nda sergilenecekmiş.
Çocuklar ve gençler için gerçekten çok önemli bir eğitim.
Çocuğun kentte, evine, mahallesine bakış açısı değişecek, mimarlıktan
öğrendiği estetik kuralları yaşamının çeşit aşamalarında uygulayacak,
taze belleği onu hep yönlendirecek.
Doğan Hasol'un 80. Yılda Cumhuriyet Dönemi Mimarlığına Bir Bakış'ını
okurken (Mimarlık Kültür Sanat Dergisi Yapı, Aralık 2003, sayı: 265, s.49)
bu eğitim programlarının ne kadar yararlı, işlevsel olduğunu düşündüm.
Hasol, cumhuriyet mimarlığının tarihçesini anlatırken, başarılı
binaların mimarlarından da söz etmiş.
TMMOB Odası Ankara Şubesi'nin uygulama ayrıntılarını bilmiyorum.
Ancak, çocuklara, gençlere, örnek binaları gösterdiklerini umuyorum, böylece
çirkin binalarla güzel binalar arasında bir karşılaştırma yapma ölçütü
kazanırlar.
Ayrıca bu eğitimin bir başka uzantısı da, çocukların kent dokusu üzerine
bilgi edinmeleridir. Her yapıyı tek tek değil, kentin bütünlüğü içinde
değerlendirmeyi öğrenirler. Onun korunmasının da önemini kavrarlar.
Hasol'un bugünkü kötü görünümün nedenlerini sıralaması bir durum
saptaması kadar bir uyarıdır da:
‘‘Genelde tek tek başarılı birçok yapıya karşın Türkiye'nin ekonomik
ve sosyal çalkantıları nedeniyle çağdaş Türk mimarlığı, toplumun düzensiz
hızlı gelişiminden ve bunun sonucu olan kültürel çözülmeden olumsuz
etkilenmiştir.
Böylece şehirlerimizin görünümü, kimlik ve kişilikten yoksun anarşik
yapılaşma örnekleriyle belirlenirken bireysel iyi örnekler şehirlerin bu
kaotik dokusu içinde değer kaybına uğramıştır.’’
Yalnız mimarlık alanında değil, sanatın her türünde kurumlar, üniversiteler,
meslek odaları bu çalışma yöntemini uygulamalıdır.
Çocukların estetik eğitiminin, meslek eğitimi kadar hatta ondan daha önemli
olduğunu bir an önce öğrenebilsek.
Hürriyet - Doğan Hızlan
|