reklam

21 Ocak 2004 Çarşamba 
Ana Sayfa > Haberler

9+1 Yuvarlak Masa Toplantılarının Dördüncüsü Yapıldı.


Fotoğraflar: Arkitera

17 Ocak 2004 Cumartesi günü Tansel Kokrmaz'ın moderatörlüğünü üstlendiği 9+1 Yuvarlak Masa Toplantısı İhsan Bilgin, Nevzat Sayın, Can Çinici, Han Tümertekin, Emre Arolat, Murat Tabanlıoğlu, Mehmet Kütükçüoğlu ve Boran Ekinci'nin katılımıyla gerçekleşti. Dördüncüsü yapılan toplantıda Boran Ekinci'nin Fethiye Marina ve Mehmet Kütükçüoğlu'nun Ayvalık Termes Zeytinyağı Fabrikası projeleri tartışmaya açıldı.

Projelerin dijital imajlarının ekrana yansıtıldığı toplantıda katılımcı mimarlar tasarım sürecini, işveren - mimar ilişkilerinden çizim, boyutlandırma ve uygulanma aşamasına, tasarımcının projeyi algılayış ve yorumlama biçimine kadar kadar her yönüyle eleştirdiler.

Toplantının ilk bölümünde Marina projesi tartışıldı. Uzun ince kıyı şeridinde farklı aralıklarla konumlanan parça binaların, ahşap bir arkadla bağlandığı projede 1300m² kapalı alanı bulunuyor. Binalarda ıslak hacimler, idari bölüm, gözlem kulesi ve restaurant birimleri yer alıyor. Projenin en önemli hususlarından biri sistem detayları. İnşaat aşamasında hız kazandıran sistem, cephede kaba bir çelik işçiliği şekline algılanıyor. Fakat bu durum kullanılan malzemeler ve bunların biraradalıklarıyla görsel olarak rahatsızlık vermiyor.

Boran Ekinci genel olarak mekanlaşma ile ilgili durumu şu şekilde açıkladı: "Kent marinası yürüyüş aksının sonunda kalıyor. Ardında yol otelle sonlanıyor. Arsa ve metrekare sıkıntısından dolayı fazla mekanlaşamıyor. Mesela önemli birimlerden çekek yeri yok bu marinanın. Cazip elemanlar olmadığı için işiniz yoksa gelmezsiniz. Çekek yeri olmaması işletme başarısızlığı olabilir ama ben yapabildiğimden memnunum."

İhsan Bilgin'in çekek yeri yoksa nasıl memnun olabiliyorsun sorusu üzerine mimar bunun inceleme eksikliği olabileceğini, o zaman çekek yeri olabilme ihtimali olan bir marina denebileceği yorumunda bulundu. Can Çinici çekek yeri olamayan marinalarında dünyada örnekleri olduğunu ve bu durumun tipolojik olarak aykırı olmadığını belitti.

İzleyiciler arasından tartışmaya katılan ve bir kullanıcı gözüyle projeye yaklaşan Mimar Aydan Volkan ise bu arazinin metrekare sıkıntısı olmasının yanı sıra rüzgar alma açısından oldukça uygun olduğunu aslında teknecilerin kıyıya yaklaştıkaları zaman eğlence mekanları ve gürültü yerine dingin bir ortam sakin mekanlar ve özellikle duş,wc gibi ıslak hacimlere gereksinimleri olduğunu ekledi.

Boran Ekinci projenin hatalarının olabileceğini, danışmanlarla çalıştığını belirtirken projenin başarısının değişkenlik ve elastikiyetinde olduğunu vurguladı. Çok emin olunamadığını belirtti.

İhsan Bilgin'in ihtiyaç programında nelerin yer aldığı sorusu üzerine mimar aslında inşaat tekniğiyle daha çok ilgilendiğini ve konuyla ilgili olarak "marinada ne satar" fikrinden yola çıkılarak, dükkanlar, saniter, teknecileri çekmek için wc, duş, teknik servisler, idari birimler, tekne bakım ve yine teknecilere yönelik olarak market, health club ve barın yer aldığını söyledi. Burada sağlanacak olan turizmin aynı zamanda kente de bir getirisi olacağını belirtti. Kent hattının referans şeklinde kapanmasının ve gelenlerin kente ekonomik bir katkı sağlamasının belediyesinin de bu projeyi desteklemesindeki önemli etkilerden biri olduğunu açıkladı.

Tansel Korkmaz arkada takılan konteynerlerın projenin program yoğunluğunda en iddialı yer olması ancak bu durumu uca götürmemenin gerekliliğini vurgulaması üzerine Emre Arolat bu tekniğin akla esneklik getirdiğini fakat burada yer olmadığı için söz konusu esnekliğin inşaat tekniğiyle sınırlı kaldığını ifade etti. Boran Ekinci esnekliğin yapılan fonksiyonun büyüklüğüne ve ihtiyacına göre değiştiğini açıkladı.

Mehmet Kütükçüoğlu'nun "Arkadda bütün binaları birleştiren tek bir çizgi imajı var, arkada kalan yerleşim alanıyla nasıl bir ilişki kuruyor?" sorusuna ise mimar "Öndeki arkad bütün yapılara tek bir dil kazandırıyor, omurga ifadesini, etkisini veren kalbi gibi bir konu, kıyı hattını tarifleyen hissi bir durum, bir yerden bir yere gidişi destekleyen bir unsur, kıyıda yürüme hissini vurguluyor." yorumlarında bulundu. Nevzat Sayın mimarın marina projesinde kıyıda yürümek hissini vurgulamasını ilginç bulurken "Farklı düşünmek için tekneci mi olmak lazım?" ifadesini kullandı. Boran Ekinci marinanın kıyı şeridinde yer aldığı için böyle hissettiğini, doğa içinde yer alsaydı farklı yorumlayabileceğini açıkladı. Marinanın sakin bir dengede kalmak istediğini söyledi.

Emre Arolat "sakin bir dengede kalmak" yorumuyla ilgili olarak Ekinci'nin son dönem tüm yapılarında var olduğunu belki de bu projede hiç sakin olamayn bir dengesizlik söz konusu olabileceğini belirtirken Ekinci ise "ben tasarlarken böyle şeyler hiç düşünmedim arkada takılan yapılar düşünmüştüm ve o oldu." yorumunu yaptı.

Mehmet Kütükçüoğlu'nun "Arkaddan çok sistem kesitini düşündüğünü sanmıştım, arkad bir planı çağrıştırıyor. Hep okuldan gelen bir alışkanlık ve garantisi olan bir şey. Elindeki repertuarı nasıl geliştireceksin?" sorusuna mimar "plan yaklaşımı çok hızlı geçer hemen detay tasarlamaya başlarım. Yapı, malzeme, sistem bir arada gelişirler" şeklinde cevap verdi. "Dünya mimarlığına ne kadar katkıda bulunuyorum bilmiyorum, belki benden önce çok kez yapılmış bu tarz binalar ama Türkiye'de yapabilmek hoşuma gidiyor. Bu binayı yaparken bir köşesinin 1/1 maketini yaptık daha sonra bunu üniversiteye hediye ettim, öğrenciler aslında bu işin ne kadar kolay yapıldığını görebilsin ve bir adım daha ileri gidebilelim." açıklamasını dile getiren mimar "yaptığımız şeyler o kadar çok redde uğruyor ki mantık bir silah. Para ile kabul ettiriyorum. Benim yaptığım daha ucuz deyip uygulatmaya çalışıyorum. Yapı, malzeme, inşaat bütün bunları çok iyi bilmem lazım, hisse dönük şeyler de olabilir ama her zaman değil. Gerçek olan bu; yapılar rasyonel" yorumunu yaptı.

İkinci bölümde tartışılan zeytinyağı fabrikasıyla ilgili olarak Mehmet Kütükçüoğlu, projenin başlangıcında işverenin kendilerine, üzerine projeyi kurgulayabilmeleri adına işleyiş şemasını anlattığını ve tasarlanan projenin bu üretim şemasına paralel olarak yapıldığını ifade etti. Depo ile başlayan sistem şişeleme, üretim, yönetim ve destek birimleri olarak, gereksinimlere göre farklı yüksekliklerde ve genişliklerde dörtgen formlar halinde "loop" (sarmal) gibi kıvrılarak iç kısımda açık ve yarı açık iki avlu oluşturuyorlar. Bu form kendi içinde "short cut"(kısa yol) lar oluşturarak mesafeleri kısaltıyor. Bina işleyişinde bu önemli bir faktör.

Proje ile ilgili olarak ilk üretilen düşünceler arasında; daha modern bir tutumla bina- makine ilişkisinin sorgulandığını söyleyen mimar, tasarım aşamasında işverenin İtalya ve İspanya'dan getirdiği domestik örneklerden de yola çıkarak, aslında bu yaklaşımın farklı fikirleri tetikleyeceğini ve projeyi o yönde geliştirmeye karar verdiklerini açıkladı. Tanıdık malzemelerle yeni bir durum yaratmaya çalıştıklarını belirtti.

Üçgen formlu bir arazide plan şeması "loop" gibi konumlanan fabrika birimlerinin yanı sıra servis girişinde traktörle zeytin getiren köylülere hizmet eden bir kahvehane ve yine aynı yola paralel olarak iç avlusu olan bir misafirhane binası yer alıyor. Fabrika binasının her cephesine çok yönlü servis girişleri yer alıyor. Binada kuzey - güney aksına yatay olarak, birbirine paralel konumlanan üretim, depo ve destek birimleri beşik çatı ile geçilmiş.

Eleştirilerde ilk sözü alan endüstri mühendisi konuğun "Bu ciddi bir sistem, bir endüstri mühendisinden yardım alındı mı? Yoksa tecrübe ile mi karar verildi" sorusuna Nevzat Sayın aslında bu durumun endüstri binalarının genel bir sorunu olduğunu, mimarın endüstri mühendisliği rolünü de üstlendiğini ama bunun kurgunun işleyişinde ciddi bir eksiklik yarattığını ifade etti.

Emre Arolat binayla ilgili olarak ne tam modernist ne tam Akdenizli yorumunda bulundu. Alpaslan Ataman Akdenizli olarak sadece avluların olduğunu onun dışında binanın Akdenizli olmadığını dile getirdi.

Murat Tabanlıoğlu bina için simge gibi yorumunu yaparken, manyerist etkileri olduğunu vurgulaması üzerine, Tansel Korkmaz manyerizmi "tüm konvansiyonlarını bilip onu kırma noktasına getirmek" olarak algıladığını ifade etti ve Kütükçüoğlu'nun projeyi algılayışını Yaşar Kemal ve James Joyce'un dilin strüktürüne yaklaşımlarıyla karşılaştırarak Joyce'un dilin kendisini problematize etmesi gibi mimarında bu projeye yaklaştığını açıkladı.

Nevzat Sayın bu projenin aslında en basit plan şeması olarak bir birine paralel iki kütle şekline çözülebileceğini fakat onun yerine mimarın neden bu formu tercih ettiğini açıklamasını ve aslında araziden gelen verilerin nasıl bir bina yapılacağını söylediğini oysa bu binanın araziye adeta dikte ettirildiğini ve bu zorlamanın bir anlamı olup olmadığı sorusu üzerine Kütükçüoğlu aslında hedeflediğinin çatı - cephe - kütle ilişkisini yaratmak olduğunu belirtti. Çatı spiral olarak devam etmezken bu kopukluk aynı zamanda ayrı ayrı da inşaa etme olanağı sağladığını ifade etti. İhsan Bilgin şematik olarak plan şemasının, kırma çatı şemasının ve pencere bakış yönlerinin farklı olduğunu bu üçünün birbirini çeliyor olması yorumu üzerine ise Mehmet Kütükçüoğlu genel bakışının da bu olduğunu söyledi ve "mimarlıkta katmanlar birbirini çeler ama mimarlık bunların içinde barındırılabilir." Ifadesini kullandı.

Toplantı projelerin yer aldığı sergi açılışı ve kokteylle sona erdi.
Arkitera - Seda Altınkeser - Pınar Gökbayrak

 

Ocak 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET


Fotoğraf: Maurizio Marcato

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Massimiliano Fuksas 
17 Şubat 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


BETONART'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz