Sağlıksız binalar hasta ediyor
İş merkezlerinden hastanelere kadar her yerde rastlanabilen 'hasta bina
sendromu', yüz binlerce kişiyi tehdit ediyor. Sağlıksız inşaat malzemesi,
rutubet ve kötü havalandırma sistemi, dev binaları birer bakteri yuvası
haline getirerek ölüm makinasına dönüştürebiliyor.
Büyük kentlerin sembolleri olan dev alışveriş merkezleri ve oteller, göğe
uzanan plazalar, önlem alınmadığı taktirde milyonlarca kişiyi yatağa düşüren
'hasta bina sendromu'na yataklık ediyor. Son 10 yıldır görülmeye başlayan
'hasta bina sendromu' üzerindeki çalışmalar henüz kesin sonuçlara ulaşamadı.
Çünkü bu sendromdan kaynaklanan belirtiler, başka hastalıkların da işareti
olabileceği gibi psikolojik sorunların ürünleri de olabiliyor. Ama siz yine
de belirtilerine dikkat edin. Çünkü sık sık başınız ağrıyor, nefes
almakta zorlanıyorsanız, dikkatinizi yoğunlaştırmakta güçlük çekiyor,
burun akıntısından şikayetçiyseniz siz de bir 'hasta bina' kurbanı
olabilirsiniz.
Kansere bile yol açıyor
Büyük kentlerin başına musallat olan plansız yapılaşmayla birlikte,
binada kullanılan malzemelerin ve iç mekandaki mobilyanın sağlıksız olması,
kötü havalandırma sistemi gibi nedenlerle, yaşadığımız binalar birer ölüm
makinasına dönüşebiliyor. İç mekanlarda üreme ortamı bulan mikrop ve
bakteriler, karbondioksit zehirlenmesi, astım, zatürree, saman nezlesi, tüberküloz,
migren, kekosomi (kötü koku sendromu), unutkanlık, hatta kansere dahi yol açabiliyor.
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Oğuz Özyaral
ve mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. İmer Okar, büyük şehirlerdeki çarpık
yapılaşma nedeniyle kent insanının daha çok risk altında olduğunu
belirtiyor. Prof. Dr. İmer Okar'ın kendisi de bir hasta bina kurbanı. Prof.
Okar, "Üniversiteler, alışveriş merkezleri, okullar, işyerleri, hatta
hastanelerin kendisi bile bu mikroorganizmaların barındığı birer sığınak"
diyor.
Evden bozma işyerleri
Oğuz Özyaral ise sendromun kaynağını şöye anlatıyor: "Yaşadığımız
binalardaki ortam, insan eliyle yaratılmış suni atmosfer. O atmosfer içinde
mikropların barınacağı zemin de hazırlanınca bu hastalıklar baş gösteriyor.
Yaşı ne olursa olsun rastgele yapılan inşaatların hastalanması
engellenemez. Binalar uygunsuz nem, ısı, basınç ve havalandırma faktörleri
yüzünden mikrop yuvası haline geliyor. Nem oranı yüksek odalar, bazı
bakterilerin gelişimi için çok uygun ortamlar. Binada kullanılan yapı
malzemesi de çok önemli." Prof. Dr. İmer Okar ise sadece kötü yapıların
değil, lüks iş merkezlerinin de hasta bina sendromuna neden olabileceğini
vurguluyor. İstanbul'un Beyoğlu ve Nişantaşı gibi semtlerindeki binalara
dikkat çeken Yard. Doç. Dr. Özyaral, "Orada işyeri olarak kullanılan
binaların çoğu, yıllar önce ev olarak tasarlanmış. Oysa tekstilciler,
barlar, lokantalar, bu binalarda çalıştırılıyor. Hasta binaya en güzel örnek
bunlar" diyor. Özyaral, konunun sadece hekimleri ilgilendirmediğini
vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürüyor: "Plansız yapılaşma, içinde
yaşadığımız binaları, dolayısıyla bizleri hasta ediyor. Binadaki
tadilat, genel temizlik durumu, soğuk hava, akla gelebilecek her tip materyal
ve malzemeye ait toz, rutubet, sigara, baca dumanı, çeşitli tip ısıtıcılara
is ve duman solunum sistemi semptomlarını şiddetle tetikler."
Bu önlemleri mutlaka alın!
Ortamda duvar kağıdı, asbest içeren boyalar kullanmayın. Düzenli temizlik
yapın ve dezenfektanları talimatına göre kullanın. Duvarlar yılda bir kez
temizleyin.
Nem oranı yüzde 40-60 arasında tutulmalı, ısı 19-23 derece arasında
olmalı. İç mekanlara ıslak çamaşır asmayın. Aspirator ve kurutucu
tahliye bacalarını dışarı verin ve nemli zeminlere halı sermeyin, açıkta
çöp tutmayın.
Eviniz mutlaka güneş görmeli ve her gün birkaç saat havalandırılmalı.
Mümkün olabildiği kadar az eşya bulunmalı, yün yatak, kuş tüyü yastık
yerine sentetik olanlar tercih edilmeli. Sprey şeklindeki koku, deodorant, böcek
ilacı gibi gereçler kullanılmamalı. Tüpgaz yerine elektrikli ocak ve başka
ısıtma araçları tercih edilmeli. Havalandırma sistemi yılda bir kez
temizlenip yenilenmeli.
Sendromun belirtilerine dikkat edin
Prof. Dr. İmer Okar, hasta bina sendromu hakkında uyarılarda bulundu:
Hasta binada bulunan kişide göz, burun yanması, ses kısıklığı, nefes
darlığı, baş dönmesi ve ağrısı, bulantı, kalp çarpıntısı, ciltte
kuruma, kaşıntı, kas ve eklem ağrıları, kronik yorgunluk gibi şikayetler
belirir.
Bu belirtiler, binadan çıkıldığında yok olur. Uzun yıllar böyle
binalarda yaşayanlarda tüberküloz, astım, karbondioksit zehirlenmesi,
migren, zatürree, saman nezlesi ve hatta kanser bile ortaya çıkabiliyor.
Sabah
|