reklam

12 Şubat 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

THBB Konya'da Yıkılan Binanın Beton Test Raporunu Açıkladı


Fotoğraflar:Arkitera

Türkiye Hazır Beton Birliği 11 Şubat 2004 tarihinde Hyatt Regency otelinde Konya' da yıkılan Zümrüt Apartmanı'yla ilgili beton test raporunu ve önerilerini açıklayan bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Gürdal, THBB Genel Sekreteri Ferruh Karakule, İTÜ İnşaat Fakültesi Yapı Malzemeleri Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof.Dr.Hulusi Özdal, Yıldız Teknik Üniversitesi Yapı Malzemeleri Ana Bilim dalı öğretim üyelerinden Prof.Dr.Fevziye Aköz ve çok sayıda medya mensubu katıldı. Hakan Gürdal Zümrüt Apartmanı özelinde, Türkiye'deki kontrolsüz yapılaşmanın sebeplerini genel olarak irdeleyen bir açıklama yaptı. Bu durumun önüne geçilmesi için alınacak önlemleri ve ülkedeki mevcut durum üzerine önerdileri çözümleri dile getirdiği konuşmasında; elle beton dökülmesinin yasalar aracılığla önüne geçilmesi, yapılarda minumum beton sınıfı olarak C30 kullanılması ve hazır beton seçerken THBB üyesi olan, KGS (Kalite Güvence Sistemi) Belgeli olmasına özen gösterilmesi noktalarını özellikle vurguladı.

Zümrüt Apartmanı'nın yıkılmasını kolaylaştıran sebeplerin en önemlisinin yapının elle üretilen betonlarla yapılması olduğunu söyleyen Gürdal, binanın inşaasında projenin öngördüğü dayanım sınıfında beton elde edilemediğini açıklarken, elle karılan beton, taşıyıcı sistemin değişik yerlerinin farklı kalitelerde betonlarla yapılmasına neden olduğu ve bir zincirin en zayıf halkasından kopması gibi bu farklı dağılımdan ötürü binanın zayıf yerlerinden yıkılmış olduğunu öne sürdü.

Gürdal, Zümrüt apartmanında elle karılarak hazırlanmış beton yerine hazır beton kullanılmış olsaydı büyük ihtimalle binanın çökmeyebiliceğini çünkü bu zamana kadar yapılan araştırmalarda elle üretilen betonların dayanımları olması gerekenden birkaç kat daha düşük olduğunu, hatta bir beton sınıfına dahi giremediğini ve kalitesinin homojen bir şekilde dağılmadığını açıkladı. Elde edilebilen mukavemetler C6 ile C10 arasında değişmekte iken Deprem Yönetmeliği'ne göre yapıda kullanılacak en düşük sınıf betonun C20 olmasının gerektiğini vurgulayan Gürdal, bu mevzuata göre kişi ya da kurum hiçbir inşaatçının, inşaa ettiği yapının taşıyıcı sisteminde kullanmak üzere elle ya da "betonyer" makinasıyla beton hazırlamamasının gerekliliğinin özellikle altını çizdi.

THBB'nin hazırladığı rapora göre; Konya'daki enkazdan alınmaya çalışılan beton numunelerinin test edilemeyecek şekilde unufak olduğu görülmüş. Aramalar sonucunda tesadüfen oluşmuş daha yüksek dayanımlı elemanlardan alınan numuneler göstermiş ki betonun karakteristik dayanımı C10. Numune alınamayan düşük dayanımlar da değerlendirildiğinde ise C8 civarında olduğu belirlenmiş.

Bilimsel verilerin sağlam binaların daha uygun maliyetle inşa edildiğini gösterdiği araştırma sonucunda 11 katlı bir binada C14 yerine C35 gibi yüksek sınıf bir beton kullanıldığında, kaba yapı maliyetleri artmadığı, aksine maliyetlerde % 4 ila 6 arasında tasarruflar sağlandığı ortaya çıkmış.

Konya'daki duruma bakıldığında dökülen betonların yarısının elle üretilen beton olduğu, kullanılan hazır beton sınıflarının da Türkiye ortalamalarının altında, % 30'u C20 ve üzeri, % 70'i ise alt sınıflarda beton olduğu saptanmış. Hazır beton kullananılanların pek azında C20, kalanlarda ise çoğunlukla C18 ve altı sınıflarda beton kullanıldığı Zümrüt Apartmanının yapımına başlanan yıllarda Konya'da hazır beton üretimi bulunduğu ortaya çıkarılmış.

Türkiye'nin geneli ile gelişmiş ülkelerdeki durum karşılaştırıldığında, C30 ve üstü beton kullanımı ABD'de %40, İngiltere' de %70, Almanya'da % 83 iken Türkiye'de sadece % 6 olduğu sonucuna ulaşılmış. Beton üretiminin % 25'inin elle yapıldığı Türkiye'de, beton sınıflarının 1996 yılında toplam % 10.4 olan C20 ve üstü beton üretiminin 2002 yılında %73'e yükseldiğini açıklayan Gürdal, bu durumun, yapıların kendiliğinden yıkıldığı ve sürekli deprem riski altında bulunan ülke için yeterli olmadığını ifade ediyor.

Konuşmasının sonunda THBB olarak, vatandaşlara, müteahhitler, mühendisler ve mimarlara, belediyelere ve devlete büyük görevler düştüğünü düşündüklerini söyleyen Gürdal Önerileri şu şekilde sıralıyor:

Vatandaşımıza düşen görevler:
Artık halkımız da önemli görevlerden birinin kendisine düştüğünü unutmamalıdır. Bundan sonra daha çok sorgulayıcı olunmalı, oturduğumuz veya oturacağımız konutların taşıyıcı sistemleri ve deprem güvenlikleri hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışılmalıdır. Ev alırken manzarasına, fayansına değil projesine ve betonuna bakılmalıdır.
Yetkin kuruluşlardan (üniversiteler, inşaat mühendis odaları, vb.) binanın yapısal güvenliğine yönelik bir bilgi alınmaya çalışılmalıdır. Mevcut binaların sağlamlaştırılması için maddi ve manevi çaba gösterilmelidir.

Müteahhitler, inşaat mühendisleri ve mimarlara düşen görevler :
İnşaatlarda Kalite Güvence Sistemi (KGS) Belgeli hazır beton kullanmalıdır.
Statik projeler, betonun dayanıklılığı (dürabilite) da göz önüne alınarak en az C30 sınıfında beton düşünülerek hazırlanmalıdır.
Özellikle binaların taşıyıcı sistemleri teknik bir sorumlunun sürekli gözetimde inşa edilmelidir.
Betonun yerleştirilmesine ve bakımına özen gösterilmelidir.

Belediyelere düşen görevler:
Belediyelerin teknik kadrolarını mutlaka takviye etmesi gerekmektedir. Küçük belediyeler ise binalara tek başına inşaat izni vermemelidir. Bu konuda küçük belediyeler, büyükşehir belediyeleri veya Bayındırlık Bakanlığı ile birlikte daha yetkin bir denetleme ve planlama yapısı kurulmalıdır.
Ruhsat dosyalarında hazır beton fatura ve irsaliyesi aranmalıdır.
Belediyeler eski binaların güçlendirilmesinde vatandaşa zorluk çıkarmamalıdır. Bu konudaki mevzuatın bürokratik engelleri kaldırmalı, teşvik edici yöntemler sunulmalıdır.
Devlete düşen görevler:
Elle betonun kullanılmasına artık göz yumulmamalıdır; yasalarla yasaklanmalıdır.
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikte bulunan en düşük beton sınıfı dayanıklılık da göz önüne alınarak C30'a yükseltilmelidir.
Yapı Denetim Kanunu sürdürülecekse tüm illerde uygulanmalı, Kanun can güvenliği konusunda binaların en önemli kısmı olan sadece taşıyıcı sistemleri kapsamalıdir. Yapı denetimi sistemi, mutlaka sigorta sistemiyle de denetlenmelidir. Kamu yapıları da kapsama dahil edilmelidir.
Düzgün imar poltikalarıyla kaçak yapılaşmanın önüne geçilmelidir.
Kaliteli toplu konut teşvik edilmelidir.
Vatandaşların mevcut binalarını güçlendirmesi veya yeni konut alması için kredi olanakları sağlanmalıdır.
Mimar, mühendis, müteahhit, teknisyen, kalfa, vb. herkese yetkinlik koşulu getirilmelidir.
Onaylanmış kuruluşlar tarafından belgelendirilmemiş yapı malzemesi üretimine ve kullanımına izin verilmemelidir.
Arkitera - Seda Altınkeser

 

Şubat 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

8. Ulusal Mimarlık Öğrencileri Buluşması

Başvuru Formu için tıklayın.

07 - 12 Şubat 2004, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz