Yapı Denetimi, Sigorta ve
Uygulanmayan Kurallar Çöplüğü
Karşılaştığımız felaketler kurallar olmadığı için mi, yoksa
kurallara uyulmadığı için mi meydana geliyor?
Kural koyma konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden sayılırız.
Kurala bağlanmamış neredeyse hiçbir işimiz yok. Ancak kurallar uygulanmıyor.
Ülkemiz sanki uygulanmayan kurallar çöplüğü.
Bunun iki temel nedeni var.
Birinci neden, yasa yapıcıların kuralları koyarken sorunu yaşayanlara
danışmak yerine kendi çözümlerini dayatmaları. Kural koyanlar, meslek
kuruluşlarının birikimlerinden yararlanmıyor. Sonuçta kâğıt üzerinde
anlamlı dursalar da uygulanma olanağı olmayan kurallar ortaya çıkıyor.
İkinci neden ise doğru dürüst kurallar konulsa bile bu kuralların
uygulanmasını sağlayacak örgütlerin kurulamaması. Türkiye koyduğu
kuralları koşulsuz uygulatacak örgütleri kuramıyor, kurduklarını da yönetemiyor.
Kurulan ''cüce kurumların'' , yüklenen büyük sorumlulukların altında
ezilmesine göz yumuluyor. Kamunun küçültülmesi için çığırtkanlık
yapanların doğurdukları sonuç bu. Kamu otoritesi yok ediliyor.
Üç beş milyar tasarruf sağlayacağız diye devleti küçültenler yüzünden
de paha biçilmez hayatlar söndürülüyor.
Konya'ya ''çöken felaket'' de, var olan kurallara karşın meydana geldi.
Yapımcının, mühendislerin ve belediyelerin müşterek sorumluluklarına karşın
oldu. Olayda insanların kademe kademe sorumlu olması çöküşü önleyemedi.
Sorumlulardan her biri, işini gereği gibi yapmadığı için çıkar sağlıyorsa,
sorumlular ortak çıkarda buluşabiliyorlarsa, müşterek sorumluluk üzerine
kurulan sistemler, başarılı olamıyor. Kuralları çiğneyenler buradan çıkacak
cezayı da birlikte göze alıyorlar.
Oysa değişik kademelerde yapılan denetimlerin başarısı, işi yapanla
denetleyenler arasında çıkar karşıtlığı yaratılmasına bağlı.
Birisinin sorumluluğunun bittiği yerde ikincinin sorumluluğunun başlaması
gerekiyor.
Yeni Yapı Denetimi Yasası ile sorumluluklardaki ayrışma bir noktaya kadar
yaratılmaya çalışıldı. İnşaatın tüm aşamalarında sorumluluk yapı
denetim şirketlerine bırakıldı. İnşaat yapılacak parseldeki zemin etüdünün
yaptırılmasından, inşaat projelerinin onaylanmasına, inşaatın onaylanan
projelere uygun olarak yapılmasına kadar tüm aşamalarda yapı denetim
firmaları sorumlu tutuldu. Denetim firmaları her kattaki demir dizinleri ve
beton kalitesini bile belirleyip belediyeye bildiriyorlar. Bir binanın ayakta
kalma sorumluluğu artık yapı denetim şirketlerinde. Yapı denetim şirketiyle
anlaşmadan inşaata başlanamıyor.
Bu sorumluluğun karşılanabilmesi ise yapı denetim şirketlerinin
sorumluluklarının sigortalanmasına bağlı. Nitekim yasa, yapı denetim şirketlerinin
hem mali hem de mesleki açıdan sigortalanmasını öngörüyor.
Ancak yapı denetim sistemimizin sigorta ile ilgili hükümleri işlemiyor.
Çünkü sigorta şirketleri denetim firmalarını mesleki açıdan
sigortalasalar bile mali açıdan sigortalamıyorlar.
Sigorta sistemi işlemediği zaman ortaya çıkacak sorumlulukların altından
yapı denetim kuruluşlarının kalkması olanaksız.
Bunun için de mali gücü olan büyük kuruluşlar yapı denetiminin
sorumluluğu altına girmekten kaçıyor. Sistem birçok sağlıksız denetim
firmaları üretiyor. Bu kuruluşlar para karşılığında imza atıp büyük
sorumluluk üstleniyor. Yapı denetimi bir formaliteye dönüşüyor. İmzaları
atanlar nasıl bir sorumluluğun altına girdiklerinin henüz farkında değil.
Çağdaş ülkelerde yapı denetimi sigorta sistemi sayesinde işliyor. Bizde
ise sistem yeni yapı denetim sistemine direniyor. Oysa sigorta şirketleri, güvenilir
denetim şirketlerinin işlerini sigorta ederek, az güvenli olanların sigorta
primlerini yükselterek, güven duyulmayanları ise sigorta dışı bırakarak
sistemi işletebilir.
Devlet ise yaptığı yasayı uygulatamıyor, olmazsa olmaz hükümlerini
erteliyor. Yeni yapı denetim sistemi de büyük sorunlara gebe. Sorunların öncelikle
çözülmesi, denetim yasasının eksikliklerinin giderilmesi gerekiyor.
Aksi halde Konya'daki felaket ile bundan sonraki felaketler, konulan kuralı
bile uygulayamayan ''küçük devletin'' eseri olacak.
Cumhuriyet - Zekeriya Temizel
|