reklam

19 Şubat 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Bursa'nın 'duygulu' müzesi

Tarihi Kentler Birliği 'nin (TKB) 2000 yılındaki kuruluşuna ev sahipliği yaptıktan sonra, kültür mirasımıza karşı bu ''gönül birliğinin'' yönetim ve sekretarya hizmetlerini de yürüten Bursa Büyükşehir Belediyesi, aynı önderliğini taçlandıran bir armağanıyla 1999-2004 yönetim dönemini tamamlıyor.

Başkan Erdoğan Bilenser, tıpkı geçen ay İzmir 'de eski İtfaiye Binası'nda açılışı yapılan ''Kent Arşivi ve Müzesi'' nde olduğu gibi, Bursa'nın da binyıllarını bundan böyle ''göze görünür'' kılacak olan Bursa Kent Müzesi için; ''görev süremizin en anlamlı hizmeti'' demekle kalmıyor ve şunu ekliyor; ''Artık tüm gelecek kuşaklar, nasıl bir kentin hemşerisi olduklarını bizden çok daha ileri bir bilinç içinde öğrenerek Bursa'yı daha kimlikli bir gelişmeye yöneltecekler...''

Yok oluşa direnenler
Evet... Bursa da diğer tüm kentlerimiz gibi, ''kimlikli'' gelişemedi...

Gerçi Osmanlı 'nın bu anıtsal başkentinde, tarihle tanışıklığı sürekli diri tutacak mimarlık ve kent mirası her şeye rağmen en önemli örnekleriyle korunabildi... Ahmet Hamdi Tanpınar 'ın ünlü ''Bursa'da Zaman'' seslenişinden etkilenebilmek için gerekli o eski ve duygu yüklü mekânlar, bugün de sevdalılara ilham vermeyi sürdürüyor...

Ama, hemen tüm kentlerimizi geçmişinden kopartan şu körolası ''apartmanlaşma'' ile bu yok edici salgının kendine ''kent içi rant arsası'' bulabilmesi için eski evleri ve sivil mimariyi adeta kıyıma uğratan ''modern'' (!) imarcılar yüzünden, Bursa da son on yıllarını büyük tahribatla yaşadı...

Bu nedenle, anıtsal ve dini yapıların beslediği ''ruhani'' etkiyi, geçmişin yaşam ve toplumsal kültür kazanımlarıyla da buluşturup ''insani'' Bursa kimliğini güçlendirecek ''sivil bellek değerleri'' azaldıkça azaldılar. Onları önemsemeyenlerin diktikleri yeni binaların, hatta kimi yeni yolların altında kaldılar.

Sevgililer Günü'ydü..
Bursa Kent Müzesi, işte sadece böylesi bir sürecin ''unutturduğu'' tarih kültürünü yeniden anımsatmakla yetinmeyen, bundan sonra da aynı yok oluşun artık yaşanmaması için ''kent ve yaşam sevgisini'' herkeste canlandıracak bir armağan...

Üstelik, eğer o gün, yani geçen cumartesi, ''kar'' engeli olmasaydı, törensel açılışı da ''14 Şubat Sevgililer Günü'' nde yapılacaktı.. Bursa belki de bundan böyle ''sevginin'' tarihte nasıl derinlikli kültürler yarattığını da belgeleyen bir müzeyi; yüreklerinde ''sevgi'' olanların gününde bağrına basacaktı...

Ne var ki o bembeyaz ''kar'' , dengelerini yine tarihi unutarak yitirmiş bir kentsel yığılmayı cezalandırırcasına yaşamı ''karartınca'' , böylesine anlamlı bir kucaklaşmayı bile sanki ''istemeyen'' inatçı tavrıyla Bursa'yı teslim aldı... Kent Müzesi'nin resmi açılışı da 21 Şubat 2004 tarihine ertelendi...

Müzenin binası aslında başlı başına ''müze'' değerinde bir yapıt... Kent merkezindeki ''Tarihi Adliye Binası'' restore edilerek bu işlevle donatıldı...

Bursa'ya Türkiye Cumhuriyeti 'nin ilk mimari katkılarından olan ve 1926'da Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından yapılan görkemli ama zarif bina, 2000 yılına dek adliye olarak kullanılırken ''adaletin'' de simgesiydi... Bundan böyle ise bir bakıma aynı adaleti de yaratan uygarlık birikimlerinin simgesi olacak...

Adliye bu binayı terk ettiğinde, önce ''Hâkimevi'' olması benimsenmişti. Yani, Bursa'daki hâkimler, daha önce ''adalet dağıttıkları'' mekânlarda, artık belki de ''stres atacaklar'' dı...

Ne var ki buna elbette hakları olsa bile, böylesi bir bina için asıl ''adaletli'' olanın, yine tüm kente ait kültürel içerikli bir kamusal hizmeti üstlenmesi olduğunu hâkimler de kabul edince, Büyükşehir Belediyesi onlar için yeni bir Hâkimevi projesi gündeme getirdi; Tarihi Adliye Binası'nın ise valiliğin de desteklediği bir proje olarak Bursa Kent Müzesi'ne dönüştürülmesine karar verildi.

Restorasyonu ve müze olarak düzenlenmesi yaklaşık 3.5 trilyon liraya mal olan ve bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlanarak açılışa hazır duruma getirilen müzenin mimari proje sorumlusu Naim Arnas... Yöneticiliğini ise Bursa Araştırmaları Vakfı Genel Sekreteri Ahmet Erdönmez üstlendi. Başkan Erdoğan Bilenser, binanın yanı başındaki aynı tarihsel dönemin mimarisini taşıyan Defterdarlık Binası 'nın da bu işleve paralel bir sanat galerisi bütünselliğiyle değerlendirilmesini hedeflediklerini belirtiyor. Her iki binanın ''uyumlu komşuluğunu'' gören herkes de bu niyetin mutlaka gerçekleşmesi gerektiğine inanıyor.

'Gezerken yaşamak'
Kent Müzesi'nde ise binlerce yıllık Bursa yerleşiminin, antik çağdan Osmanlı'ya kadar bilinebilen tüm belgelerine ulaşmak mümkün olduğu gibi, Osmanlı dönemi de dahil hemen tüm çağlara ait ''kentsel mekân ve yaşam'' örneklerinden canlandırmalar, insanı adeta bir ''zaman koridoru'' içine alıyor.

Toplantı salonları, kütüphanesi, okuma odaları ve hatta kafeteryasıyla da sadece ''gezilen'' değil, ''yaşanarak kullanılan'' bir müze hizmeti sunuyor.

Bilgisayar donanımlı ve elektronik ortamdaki arşiv ve bilgilenme hizmetleriyle de bir anlamda ''tarih ve kültür için halk okulu'' işlevi kazandırılan müzede dolaşırken, bugün ne yazık ki saraylarını bile sözde çağdaş yapıların altında bıraktığımız ilk Osmanlı padişahlarıyla karşılaşmanız mümkün... Yine ünlü Bursalılarla birlikte örneğin Zeki Müren 'e de işte o ''tarih koridorunda'' rastlayabilir, ''bir demet yasemen'' sunabilirsiniz.

Onlar ise size sadece susarak bakacaklar; ama artık siz susmayacak ve müzeden çıkar çıkmaz sesinizi yükselteceksiniz;

''- Yeter artık bu tarih ve kültür talanına dayalı kentleşme... En değerli uygarlık mirasımız, acaba müzelik mi olmalıydı?...''
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Şubat 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz