İstanbul'da bitmeyen çile
İstanbul'da yağan her yağmur ve kar sonrası, cadde ve sokaklar su ve çamur
içinde kalıyor.
İstanbullular, yazın toz, kışın çamurdan kurtulamadı. Toz ve çamur,
kenti yaşanmaz hale getiriyor, insan sağlığını bozuyor. Sorunun çaresi,
ilkel inşaat tekniklerinden vazgeçmekte
İstanbul tarihi, doğası ve dinamik nüfusuyla dünyanın sayılı
metropolleri arasına girdi, ama benzer hiçbir metropolde görülmeyen çamur
ve toz derdinden kurtulamadı.
Alt ve üstyapı inşaat çalışmalarındaki ilkellik, İstanbulluların yıllardır
çamur ve tozla boğuşmasına neden oluyor. Yenisinden en eski yerleşim alanına
yayılan çamur, kentin estetiğini, İstanbulluların da sağlığını tehdit
ediyor. Uzmanların çözüm önerisi, yasal düzenleme yapılması ve ilkel inşaat
teknikleri terk etmek.
Yıllardır sürüyor
Binlerce yıllık bir tarihe sahip olan İstanbul, bugün 10 milyonun üzerinde
insanın yaşadığı dev bir metropol halini aldı. İstanbul'un yaşadığı
bu hızlı gelişim, altyapı ve üst yapı inşaatlarının on yıllardır
bitmemesine, ilkel inşaat tekniklerinin yarattığı toz ve çamur kirliliğinin
de İstanbullular için bir işkenceye dönmesine neden oldu. Neredeyse tüm İstanbul'da
yıllardır devam eden altyapı, yol, konut veya sanayi tesisi inşaatları,
kentte yazın toz, kışın ise çamur işkencesini yarattı. Kimse bunu önleyemedi.
Gökçe: Her şey plansız
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, çamur
ve toz sorununu çözmek için, ilkel inşaat tekniklerinin değiştirilmesi
gerektiğini
söyledi. Gökçe, "Başka metropollerde de bu çalışmalar yapılıyor
ama oralarda çamur ve toz sorunu yaşanmıyor. Bunun nedeni kademeli, planlı
ve uygun inşaat teknikleri olması" dedi.
İstanbul'da altyapı çalışmalarının plansız, üstyapı çalışmalarında
da emniyet ve görsel tedbirlerin olmaması nedeniyle çamur ve toz sorunu yaşandığını
belirten Gökçe, şunları söyledi:
Kademeli çalışma
"İstanbul'daki ilkel inşaat teknikleri, topyekûn ve plansız çalışmalar,
kenti ve kentliyi sıkıntıya sokuyor. İnşaatlarda kullanılacak kum, çakıl,
çimento gibi malzemeler sokağa dökülerek değil inşaat alanında kapatılarak
kullanılmalı. Bu, hem görüntü kirliliğini, hem toz ve çamuru önler.
Yolların toz ve çamur olmasını engellemek için, nakil kamyonlarının üstlerinin
kapatılması gerekir. Kademeli çalışma yerine her yeri yıkıp, kocaman bir
alanı kazıp toz haline getirdiğimiz için her yer toz ve çamur oluyor. Cadde
ve kaldırımlar da bir bütün halde değil, örneğin 500'er metrelik
kademelerle yapılıp, ardından diğer kademeye geçilmeli. Böylece toz ve çamurdan,
kent ve kent insanı daha az etkilenir."
'Nefes darlığını artırır'
Çamur ve toz, İstanbulluların sosyal hayatını zorlaştırmakla kalmıyor,
sağlığını da tehdit ediyor. İstanbullular, uzun çalışmalardan sonra
hava kirliliğinden kurtuldu ama çamur ve tozun neden olduğu enfeksiyon ve
rahatsızlıklardan kurtulamadı. Çamur ve tozun direkt olmasa da dolaylı
rahatsızlıklara neden olacağını belirten Haydarpaşa Numune Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Şefi Paşa Göktaş, şu
bilgileri verdi:
"Toz ve çamur, tek başına bir enfeksiyon etkisi yaratmaz ama toz bazı
mikropların taşınması için aracı olabilir. Toz, solunum yollarında
mekanik kirlilik oluşturarak süzgeçleri doldurabilir.
Bu da, solunum yollarının rahat işlemesine engel olarak, bir zorlanmaya
neden olabilir. Nefes darlığını artırır. Çamur uzun süre kalırsa
mikropların üreyebileceği bir ortam oluşturabilir. Tüm bunlar sağlık için
tehlikelidir."
Otoyollar da çok kötü
Çamur sadece İstanbul'daki cadde ve sokakların değil, kentteki iki çevre
yolunun da büyük sorunu. Karayolları bölge müdürlükleri, İstanbul'un çevre
yollarındaki temizlik işlemleri için önemli bir zaman ve maliyet kaybının
yaşandığını belirtti.
İstanbul'un E-5 ve TEM otoyollarından yılda ortalama bin ton çamur ve çöp
toplanıyor. Karayolu yetkilileri, İstanbul'un halen inşaat halinde bir şehir
olmasından dolayı çevre yollarında kamyonlardan kaynaklanan bir yol kirliliğinin
olduğu kaydetti.
Büyükşehir: Yasa yetersiz
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Ali
Oktar, İmar Yasası ve yeni Yapı Denetim Yasası'nın inşaatlara belirli
standartlar getirse de, konuya yönelik direkt bir yasal düzenleme bulunmadığını
söyledi. Oktar, "Hem görüntü kirliliği, hem emniyet açısından bu
konuda temel bir yönetmelik olmalı. Bunları denetleme yetkisi inşaat izni
veren il ve ilçe belediyelerinde. Büyükşehir olarak bize şikâyet geldiğinde,
ancak ilgili ilçeye yönlendirerek önlem alınmasını isteyebiliriz. Hava, gürültü
ya da tehlikeli atık kirliliğine neden olanları vatandaş şikâyet
etmeli" dedi.
Yasal zorunluluklar
İmar Yasası'nın 34'üncü maddesine göre, inşaat ve tamirat çalışmaları
sırasında, taşıt ve yaya gidiş-gelişlerinin zorlaştırılmaması, inşaat
yol sınırına üç metreden daha az mesafedeyse her türlü tehlikeyi önleyecek
şekilde yapı önünün tahta perdeyle kapatılması ve aydınlatılması
zorunlu kılınıyor. Denetleme yetkisi de ilgili belediyelere veriliyor.
Pantolon AİHM yolunda
Çamur sadece İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin ortak sorunu oldu.
İzmir'de Hakan Çağlar Ülkü'nün (üstte) çamurdan kullanılmaz hale gelen
pantolonu için açtığı dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı.
Hakan Çağlar Ülkü'nün avukatı Murat Faruk Ülkü, çamurlu pantolonun
bir hak arama sembolü olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Müvekkilim sular altındaki arabasını kurtarmaya çalışırken kullanılmaz
hale gelen pantolonu için dava açtı. İzmir 1. İdare Mahkemesi, altyapı
hizmetinde kusurlu bulduğu İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni 35 milyon liralık
tazminata mahkûm etti. Ancak bir üst bölge idare mahkemesi,
'zararın yeterince kanıtlanmadığı' gerekçesiyle kararı bozdu. Biz de, iç
hukuk süreci tüketildiği ve adil yargılama hakkı ihlal edildiği için
dosyayı AİHM'ye götürüyoruz."
Radikal
|