reklam

24 Şubat 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Bir metropol yönetiminden ne bekliyoruz?

Metropollerde kültür yönetimi ve bölgesel kalkınma konusunda proje üretim birimleri kurulmalı ve küresel düzlemde mukayeseli bir yaklaşım benimsenmeli

Partilerin, büyük şehirlerdeki belediye başkan adaylarını açıklayacakları son haftaya girmek üzereyiz. Partilerin birbirlerinin aday tercihlerine göre aday belirleyecekleri düşünülürse heyecanın son güne kadar devam edeceği yüksek ihtimal. 28 Mart yerel seçimleri, yerel yönetimler üzerine tartışmanın en az yapıldığı yerel seçimlerden biri olarak hatırlanacak herhalde. Bu yazının amacı yaklaşan yerel seçimler öncesinde yerel yönetimler üzerine yapılan tartışmalara kültür politikası ekseninde katkıda bulunmaktır.

Metropollerdeki çokkültürlülük nasıl yönetilmelidir? Çağdaş uygulamalar nelerdir? İstanbul'da çokkültürcü bir kültür politikası nasıl uygulanabilir? Yerel yönetimler artık geleneksel belediye hizmetleri sunan birimler olmanın ötesine geçti. Günümüzde yerel yönetimler istihdam, sürdürülebilir kalkınma, gençlik ve kadın odaklı sosyal projeler, kültür yönetimi gibi pek çok konulardan sorumlu. Bahsedilen yeni kuşak sorumluluklar, yasalardan türeyen sorumluluklar değil, çağdaş yaşamın yerel yönetimlere dayattığı sorumluluk. Yeni zamanlarda merkezi yönetim ile yerel yönetimler, kamu sektörü ile özel sektör arasındaki sınırlar ve roller artık net değil. Bunlardan birinde ısrarcı olmak rasyonel bir tercih olmaktan çıktı. Rasyonel olan, tüm tarafların etkin katılımıyla şekillenen girişimdir. İşte buna yönetişim deniyor. Yeni "Kamu ve Yerel Yönetim Yasa Tasarısı", bu ihtiyacı karşılamaya dönük geç kalmış ancak hayati bir girişim. Ekonomik ve siyasal sorunlara etkin ve katılımcı yaklaşım ilkesi olarak yönetişim, kültür alanında da gerekli bir ilke. Yerel yönetimler ve yerel yöneticiler artık iki kaldıraç arasında (yerelleşme ve küreselleşme) mekik demokrasisini kurabilecek formasyona sahip olmalıdır. Yarışan metropoller arasında kazanan olmak ancak böylelikle mümkün. 28 Mart 2004 yerel seçimleri bu yönüyle de çok önemli. Özellikle metropollerde, partiler aday adayları arasında, seçmenler de adaylar arasında tercih yaparken bu hususları dikkate almalı.

Türkiye'nin en büyük metropolü İstanbul maalesef çokkültürcü bir yerel yönetim anlayışından uzak. Kastettiğim çokkültürlülüğün resmen tanınıp, ilgili tarafların aktif katılımıyla (devlet, yerel yönetim, sivil toplum kuruluşları ve bireyler) bir kültür yönetişiminin hayata geçirildiği çok yönlü bir çokkültürcü politikanın yokluğu. Çokkültürlülüğü estetik bir çeşitlilik olarak benimsemek ile çokkültürcü bir kültür yönetimi sergilemek farklı yönelimler.

Çokkültürcü bir yerel yönetim, kültür hakkı kapsamına giren etkinliklerle (tiyatro, müzik, eğitim vs.) bireylere asgari kültürel gelişim ve kentlilik kimliği kazandırırken, bir yandan da bireylerin alt kültürlerini tanıma, ifade etme ve geliştirme imkanlarını sağlamak için çabalar. Türkiye'deki kültür politikaları ise bireylerin ne alt kültürlerini ne de ulusal kültürlerini yetkin biçimde öğrenebildiği, farklılıkları zenginlik olarak değil de tehdit olarak algılayan nesiller yarattı. Kendini tanımayan, evrenseli kucaklayamayan nesiller... Halbuki, tanımak, tanınmak ve tanıtmak, birbiriyle etimolojik yakınlığın ötesinde anlamsal bir örgü içindedir. Kendini tanımadan, kendini tanıtamazsın ve kendin olmadan da tanınamazsın. Kendin olarak evrensel kültür ırmağına karışabildiğin ölçüde tanınır ve saygın olabilirsin. Tanıtmak ve tanınmak dünya kültür endüstrisinden pay alabilme ve bunu maksimize etmenin temel şartı. Kendini tanıdığın ve tanımladığın müddetçe dış dünya ile entegre olunabilir. Bugün yerel yönetimlerin kültürel alandaki en önemli fonksiyonu, kendi olmak ve kendin gibi olarak dışa açılabilmek.

Bölgeler Avrupası
Çağdaş metropoller kültürel çeşitliği etkin biçimde yönetebiliyor ve kültür turizmine dönüştürebiliyorlar. Barselona, Rio bunun önde gelen örneklerinden. Kültürel çeşitliliğin yönetimi, yarışan metropoller çağında bu metropollerin öne geçmelerinde etkin bir araçtır. Öne çıkan metropollerde yerel yönetimlerin otantikliği koruduğu ve başarıyla pazarladığı görülüyor. Bu amaçla geliştirdikleri projelere AB, UNESCO ve diğer kuruluşlardan fonlar tedarik ederek bu projelerin ülkeye maliyetini en aza indirebiliyorlar. Türkiye'de de yerel yönetimler kültürel çeşitlilik konusunda duyarlılığı sağlayacak politika ve projeleri hayata geçirmeli. Bu anlamıyla kültür yönetimi ekonomik açılımlar da yaratacaktır.

Çokkültürlülüğü ve bunun yönetimi olarak çokkültürcü politika sadece şehir sınırları itibariyle değil bu kültürlerin uzantısı ya da otantik (kaynak) mekânları ve birimleri de işin içine katılarak düşünülebilir. Örneğin Balkanlar. Balkanlar, Osmanlı'nın 500 yıl hükümran olduğu bir coğrafya. Osmanlı dönemindeki pek çok eser ve yaşam tarzı halen varlığını sürdürüyor. Balkan coğrafyasındaki kültürel ve ekonomik benzerlikler had safhada. Balkanlar ve İstanbul bir bütün olarak düşünülerek yeni bir kültürel coğrafya tahayyül edilebilir ve buna dönük projeler üretilebilir. Örneğin ortak bir turizm paketi yaratılabilir. Bu ülkeler rakiplerimiz değil ortaklarımız olabilirler. Böylesi bir kültür yönetimi ülke içindeki kültürler için de geçerlidir. Örneğin, İstanbul'un çokkültürlü mirasının parçaları olan pek çok dinsel ya da etnik kültürlerin kökeni Anadolu. Bu insanlar kültürlerine ilişkin pek çok motifi Anadolu'da bıraktı. Bu tür kültürel zenginliklerden, İstanbul ile Anadolu'yu yoğun biçimde eklemleyecek yeni kültür turizmi projeleri yaratılabilir. Yerel yönetimler, bu konuda sivil toplum örgütleri ve kültür tüketicileri arasında düzenleyici rolü oynayarak "Bölgesel Kültür Havzaları" oluşturmalı. Bu yaklaşım artan bölgeler arası kopuşu da önlenleyecektir.

İstanbul için yaptığımız çıkarımlar diğer büyük şehirler için de geçerli. Metropollerde kültür yönetimi ve bölgesel kalkınma konusunda proje üretim birimleri kurulmalı ve küresel düzlemde mukayeseli bir yaklaşım benimsenmeli. AB üyeliğiyle kültür alanında da 'Bölgeler Avrupası' fikrinden faydalanabileceğiz. Bu konuda eğitimli insan gücüne ihtiyaç olacaktır. İstanbul bu konuda gerek Türkiye'deki gerekse Orta ve Doğu Avrupa'daki pek çok yerel yönetime liderlik edebilecek potansiyele sahip.
Radikal - Ersin Erkan, Yeditepe Üni., Öğretim Gör.

 

Şubat 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
diğer aylar için tıklayın

Yarışma

THBB Mimarlık Ödülleri 2004


Son başvuru tarihi:
21 Mayıs 200
4

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz