Kıyamet alameti farikaları
Yaklaşık 7 sene önce, Haberci bölümünü yapmak üzere Kuzey Afrika'nın
Atlas Okyanusu kıyısındaki büyülü ülkesi Fas'a gittik. Kral II. Hasan adına
Kazablanka'da yapılan, dünyanın en görkemli camisine de uğradık. Mermerden
yapılmış, som altınla bezenmiş cami dillere destandı. İlginç olan ise
caminin halkın ibadetine açık olmamasıydı. Sadece yılın belirli günlerinde
ibadete açılan bu mekana parayla girilip ziyaret edilebiliyordu. Prof. Dr. Hüsrev
Hatemi'ye göre, ibadet mekanlarının gösteriş için yapılarak, ibadet dışı
kullanılması alameti kıyametlerden biriydi.
Felaket Senaryoları
Hafta başında Milliyet gazetesinde 'Kıyamet Kapıda' manşetiyle, dünyayı
tehdit eden küresel ısınmanın önümüzdeki 10 yıl içinde yol açacağı
sonuçlar bir rapor halinde yayınlandı. Kyoto Protokolü, yani Birleşmiş
Milletler'in 1992 yılındaki Çevre Zirvesi'nde imzalanan 'Dünya İklim Sözleşmesi'
küresel ısınmaya karşı atılmış olan önemli bir adım. Kyoto Protokolü,
endüstri ülkelerinin sera etkisine yol açan gazların en önemlisi olan
karbondioksitin oranını, 2012 yılına kadar, 1990 yılındaki düzeyin % 5,2
altına düşürmelerini öngörüyor. Sera etkisinde büyük pay sahibi olan ülkelerden
biri olan ABD ise bu protokolü henüz imzalamadı.
İşte bu nedenle, küresel ısınmanın yol açacağı sonuçlar üzerine
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un hazırladığı bu rapor, henüz Başkan
Bush tarafından halka açıklanmadı. İklim değişikliğinin terörizmden
daha tehlikeli olduğunun savunulduğu rapora göre, 2007 yılında Hollanda'yı
sular kaplayacak, Avrupa'da hava sıcaklıkları 2010'dan itibaren 14.5 derece düşecek,
Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya'da kuraklık ve açlık yüzünden iç
savaşlar çıkacak, nükleer silahlanma yayılacak ve geleceğin savaşları ne
din ne de terörizme karşı olacak. Gelecekte insanoğlu yaşamını sürdürebilmek
için savaşacak.
Avrupa başkentlerinde gerek insan sağlığına olan zararlı etkileri gerek
küresel ısınmada büyük payı olduğu için hareket halindeki araç sayısını
azaltmanın yollarına bakılırken, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde,
araç sayısı giderek artıyor. Ve oldukça kalitesiz, neredeyse sekiz kat daha
kirletici etkisi olan yakıt tüketiliyor.
Ağustosböceği
Avrupa'nın en ünlü başkentlerinden Paris şehrinde, kent trafiğindeki
230 bin aracı, 100 binlere indirmek için hem bilim adamları hem de medya olağanüstü
çabalar harcarken, 1 milyonu aşkın aracın seyir halinde olduğu İstanbul
trafiğinde, sadece Boğaz köprülerinden geçiş yapan araç sayısı 230
binin üzerinde. Toplu taşımacılığı komünist işi diye niteleyerek bugünlere
gelen; metro, tren gibi raylı taşımacılığı anlamsız bulan geçmişin ünlü
cumhurbaşkanları, başbakanları ve kendileri kadar gerçek dünyadan uzak
medyamız sayesinde kamuoyu hep yanlış yönlendirildi. Çoğu şeyini örnek
aldığımız ABD'de bile ulusal taşımacılığın büyük bölümünün hala
demiryoluyla yapıldığından bihaber olan genç toplumumuz, bir an önce araç
sahibi olup, reklamlarda gördüğü numaraları otoyollarda yapmayı hayal
ediyor.
Geçen hafta sonu Antalya'da Rotary Kulübü'nün 'Yarının Liderlerini'
bulmak üzere yaptığı seminerde tanışma fırsatı bulduğum bilime ve akla
inanan sağ duyulu gençler, Türkiye'nin geleceği konusunda bizleri umutlandırdılar.
Ancak umudun yerini bazen karamsarlık da almıyor değil. Dünya ülkeleri önümüzdeki
50 yılın planlarını çoktan yaptılar bile. Küresel ısınma sadece
Afrika'yı ya da Avrupa'yı etkilemeyecek. Gelecek yıllar, tüm dünya ülkeleri
için tehlikelerle dolu. Gelişmiş olanlar şimdiden önlemlerini alıyorlar.
Çalışkan karınca, rahatına düşkün ağustosböceği misali, kimi ülkeler
seyirci konumunda kalmaya devam ediyorlar. Kıyamet alameti farikaları da çoktan
ortaya çıkmaya başladı bile. Bu yazıyı yazarken Fas'ta deprem olduğunu
duymak ne ilginç bir tesadüf oldu.
Akşam - Coşkun Aral
|