reklam

04 Mart 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Rüşvetten İmar Mevzuatına...

Bilindiği üzere, çok yakınlarda, ''Konya-Selçuklu'' kasabasında, on bir katlı ''Zümrüt'' Apartmanı, -en kalitesiz inşaat malzemesi kullanılması sonucu- kendiliğinden çöktü ve o apartmanda oturan 92 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bir o kadar kişi de yaralandı. Yıkıntı kaldırma işi günlerce sürdü. Apartmanın çöküşünün hemen arkasından, başta Başbakan olmak üzere, herkes kendini gösterdi, vaatlerde bulunuldu.

Hatırlanacağı üzere, 17 Ağustos 1999 gecesi, başta ''Yalova'' olmak üzere, ''Marmara'' bölgesinde meydana gelen deprem sonunda, on beş bini aşkın vatandaşımız hayatını kaybederken seksen beş bin vatandaşımız da yaralanmış idi. O depremde, Veli Göçer adlı bir inşaat müteahhidinin Yalova'da -en kalitesiz malzeme ve işçilikle yaptığı- binaların yıkılması sonucu, 168 vatandaşımızı kaybetmiştik. Ne acı bir tesadüf ki, Veli Göçer aleyhine Yalova Asliye Ceza Mahkemesi'nde, ''Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet suçu'' nedeniyle açılan ceza davası, adı geçen müteahhidin ''can güvenliği'' nedeniyle Konya'ya nakledilmiş, fakat şu anda dahi bu nakledilen ceza davası, henüz bir sonuca bağlanmamış bulunmaktadır.

Keza, hatırlanacağı üzere, Bingöl depreminde de -bölge yatılı okulunun yıkılması sonucu- sekseni aşkın, yoksul aile çocuklarından oluşan vatan evladını kaybetmiştik, nedeni yine, ''kalitesiz malzeme'' kullanmak idi, o zaman da yine bütün siyasiler, tıpkı Konya-Selçuklu Zümrüt Apartmanı'nın çöküşünde olduğu gibi ''...bu çöküşte ilgisi olan herkes, en kısa bir süre içerisinde layık oldukları en ağır cezalara çarptırılacaklardır, bundan hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın..'' mealinde konuşmalar yapmışlardı ve yıkılan bina bir kamu binası, yani bir ''köy bölge okulu'' idi. Böyle ''çürük'' bir okulun yapılmasına göz yuman ''fenni kontrol mühendisi'' ile böyle çürük bir binaya ''oturma izni'' veren belediye ''fen işleri'' görevlilerine, bugüne kadar ne gibi bir ceza verildi?.. Elbette bir ceza verilmedi, çünkü, 4383 sayılı kanunla ''kamu görevlilerine'' tanınmış olan ''dokunulmazlık zırhı'', halen kaldırılmamış bulunmaktadır. Hatta, kamu binaları, şu anda bile ''Yapı Denetim Kanunu'' kapsamına alınmamış bulunmaktadır.

Türkiye'de 20-30 yıldan bu yana ''kat karşılığı inşaat'' sözleşmesi ile yapılan inşaatların müteahhitleri ile kendi adlarına inşaat yapan başka müteahhitler, gerek malzeme ve gerekse işçilikten çalarak yaptıkları inşaatlar için (yap-sat-kaç) ilkesi ile hareket etmektedirler. Halk arasında söylentiye göre nasıl olsa bu ''çürük-çarık'' inşaatlar için ''bahşiş-rüşvet'' karşılığı, belediye fen heyetinden ''iskân ruhsatı'' alma olanağına sahipler. Hatırlanacağı üzere, geçmiş yıllarda bir başbakan, ''...benim memurum işini bilir!..'' demek suretiyle bu ahlakdışı ve bürokrasinin ''ezeli ve ebedi illet ve zilleti olan rüşveti'' yaygınlaştırmış ve hatta, o gün bugündür, Türkiye'de ''rüşvet'' kurumsallaşmış bulunmaktadır.

Devletin görevi, ''rüşvet alınmasını'' teşvik etmek değil, tersine önlemektir. Bütün bir yargı camiasını, ''rüşvet'' töhmeti altında bırakmak son derece yanlış ve ayıptır.

Yazılı basında da zaman zaman yer aldığı üzere Türkiye'de, Kuran kursu hocasının, kendi öğrencisinin ırzına geçtiği ya da bir cami imamının, kendi meslektaşının eşi ile cinsel ilişkide bulunduğu doğrultusunda haberler yer almaktadır. Biz şimdi, bu haberleri dikkate alarak bütün Türkiye'deki ''din adamlarının'' hepsinin de ''ırz ve namus düşmanı'' olduklarını ileri sürebilir miyiz?...

Türkiye'de meydana gelen her deprem, afet ve çökme sonunda, hemen olay yerine koşup giden ve orada ''gerçekdışı'' vaatlerde bulunan bütün siyasetçilerin, o ''samimiyetsiz ve hatta sahte'' maskelerini yüzlerinden çıkararak inşaat işleri ile ilgili kamu görevlilerinin aldıkları rüşvetin hesabını verecek yasa değişikliklerini bir an önce yapmaya davet ediyoruz.

Artık Türkiye'de iyice anlaşılmıştır ki, eksik ve kalitesiz malzeme ile inşaat yapmaktan kaynaklanan felaketlerin, Borçlar Kanunu'nun ''istisna-yapım'' sözleşmeleri ile ilgili 355-371. maddeleri hükümleri ile önlemeye imkân bulunmadığı gerçeği karşısında, derhal ''İmar Mevzuatı'' nda gerekli yasal değişikliklerin yapılması zamanı gelip geçmiştir.
Cumhuriyet - İsmail DOĞANAY Emekli Yargıtay Daire Başkanı

 

Mart 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Ben van Berkel 16 Mart 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz