reklam

24 Mart 2004 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

Bir Beyoğlu Sokağında

Sokakaların her saatte, her mevsimde görünümleri değişir. Güneşin doğuşundan batışına, sabahın aydınlığından gecenin çöküşüne kadar.

İnsanları da öyledir. Sabahları pencerelerden mahmur gözler size bakar, akşam onlarla birlikte sokak da yorulmuştur.

Gelenler geçenler, sokağın yerlisi, yabancısı.

İstanbul'un sokakları çoğulcu bir lezzet taşır.

Dün, Galatasaray Lisesi'nin bahçesinin arkasındaki Fransız Sokağı'ndaydım. Bir evin duvarına La Rue Français yazılmış, duvardaki desen de Henri de Toulouse- Lautrec'ten alınma. Paris'i anımsatan bir resim.

Sokağın uyanışını izledim. Evlerin pencerelerinden bakanları selamladım. Köpeklerini gezdirenlerle arkadaşlık ettim.

Merdivenli sokakları severim ama doğrusu orada oturmayı da gözüme yediremem. Rahatıma düşkünlüğüm estetik duygularımı törpülüyor.

Fransız Sokağı çok güzel onarılmış, evlerin pencerelerinde sardunyalar sokağı renklendirmiş, şenlendirmiş.

Ortak avlular sanki komşuların birbirleriyle yarenlik etmeleri için bu şeklide düzenlenmiş.

Sokak lambaları hoşuma gitti ama içindeki floresanlar bu lambaların içine yakışmamış.

Bu sokakta lokantalar, kahveler açılacak, semt sakinleri de oturacak, başka yerlerden gelenler de.

Evlerin hepsi onarılmış, dışları da içleri de... Rengárenk dış cepheler... Sokağa yukardan bakarken bir ressamın tuvalindeki yağlı boya damlatmalar gözümün önüne geldi.

İstanbul bu, yabancı dillerdeki konuşmalar yankılandı sokakta, bizim Türkçe konuşmalarımız gökyüzünde buluştu.

Öğleye doğru çan sesleri kozmopolit İstanbul'un habercisiydi, Beyoğlu'na çıksam Ağa Camii'ne doğru yürüsem, oradan da ezan seslerini duyacaktım.

Herkes oturduğu sokağı yazdı -yaşadığı diyebilir miyim acaba- bir yayınevi bu kitabı yayımlayacak.

Edebiyatın günlük ruh borsası değişkendir, yazdıkları gün sokak öyleydi, belki ertesi gün o sokağa başka bakarlardı.

Beyoğlu efsanesinin ardında, çoğulculuk vardır, yoksa binaları onarmakla, dış cepheleri süslemekle, cafe sayısını artırmakla o semt bir kimliğe kavuşmaz; eğer sokakları böyle olmazsa.

Eskiden ‘‘Duvara köylü çorabı asmakla halkçı olunmaz’’ derlerdi, şimdi de ‘‘İki eski koltukla bir semt dirilmez’’ diyebiliriz.
Hürriyet - Doğan Hızlan

 

Mart 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET "Çağdaş Hollanda Mimarlığı" Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Willem Jan Neutelings 6 Nisan 2004 Saat: 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz