Bu gidişle Akdeniz ölecek!

İşte iki sorumsuzluk örneği. Bodrum'da belediyeler
de dahil tüm kurum ve kuruluşlar atık sularını denize bırakıyor.
Mersin'in Kazanlı ilçesinde de bir fabrikanın zehirli atıkları nedeniyle
kaplumbağalarda toplu ölümler meydana gelmişti.
Dünyanın en büyük denizlerinden biri olan Akdeniz,
çevresindeki ülkelerce hızla kirletiliyor. Türkiye, evsel, sanayi, turizm ve
tarımdan kaynaklanan kirlilik çeşidiyle Akdeniz'i yok eden ülkelerin başında
Kapladığı alanla, okyanuslardan sonra dünyanın en büyük denizlerinden
biri olan Akdeniz'de hayat, yakın gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Çevresinde 21 devlet bulunan Akdeniz, önlem alınmazsa, deniz canlıları açısından
yaşanmaz hale gelecek.
Akdeniz'i kirleten ülkelerin başında ise Türkiye geliyor. Akdeniz'i
kirleten etmenlerin çoğu kara kaynaklı. Yani, hızlı nüfus ve turizm artışıyla
birlikte oluşan evsel atıklar arıtılmadan denize veriliyor. Ayrıca Akdeniz
kıyılarında bulunan sanayi kuruluşlarından birçoğu atıklarını arıtmadan
denize boşaltıyor.
Türkiye'nin Akdeniz'e olan kıyısı oldukça uzun. Akdeniz kıyılarındaki
yerleşim yerleri, büyük kentler ve küçük köyler olmak üzere çeşitlilik
gösteriyor.
Arıtılmadan denize
Türkiye'nin turizm potansiyeli en yüksek bölgesi de Akdeniz kıyıları.
Bir de hızla artan sanayileşme eklenince, bu faaliyetler sonucu oluşan çeşitli
kirlilikler Akdeniz ekosistemi açısından olumsuz baskı oluşturuyor. Ayrıca
tarım faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kimyasallarla, bölgedeki yerleşimlerin
kanalizasyonları da Akdeniz'e atılıyor.
Türkiye çok suçlu
BM Çevre Programı/Akdeniz Eylem Planı Birimi (UNEP/ MAP) verilerine göre
diğer ülkeler gibi Türkiye'nin de Akdeniz'i kirleten noktaları belirlenmiş
durumda. Bunlar Mersin, Erdemli, Silifke, Tarsus, Antalya, Alanya, Side, Adana,
Ceyhan, İskenderun, Dörtyol, Kırıkhan, Bodrum, Marmaris, Datça,İzmir, Foça,
Çeşme, Alaçatı. Adana, Mersin, Erdemli ve İskenderun dışındakilerin çoğu
evsel atık, yine Antalya, Mersin, Adana, Tarsus, Silifke'den tarımsal kaynaklı
kirlilikler Akdeniz'e karışıyor. Ülkemizin Akdeniz'i kirleten nehirleri ise
Seyhan, Göksu, Ceyhan, Manavgat, Büyük Menderes ve Gediz.
Çare aranıyor
Dünyanın yüzde 75'i sularla kaplı. Bu suların yüzde 97.5'i de tuzlu,
yani denizlerden oluşuyor. Yüzeyi dünya denizlerinin ancak yüzde 0.7'si olan
Akdeniz'e kıyısı olan 21 devlet var.
Kapladığı alan 2 milyon 512 bin kilometrekare. 46 bin 270 kilometrelik kıyılarıyla
3 bin 700 kilometreküp hacme sahip bu denizi bekleyen tehlikeler neler? Birçok
uluslararası anlaşmayla korumaya alınan Akdeniz, yeterince korunuyor mu? İşte
bunun gibi pekçok soru, UNEP/MAP'ın 11-13 Mart'ta Lefkoşa'da Akdeniz bölgesi
gazetecileri için düzenlediği 'Biyoçeşitlilik' başlıklı çalışmada ele
alındı. Toplantıdaki ortak sonuç şuydu: Yeterli önlem alınmazsa ve her ülke
eylem planını hızlı bir şekilde uygulamaya koymazsa, yakın gelecekte
Akdeniz, 'ölü deniz' haline dönüşecek.
Gemiler ve turizm
Akdeniz'i kirleten veya ekosistemi için tehdit oluşturan etmenlerin başında
ise petrol ile gemi trafiği geliyor. Bu gemilerin bıraktığı balast suları
ve kazalar sonucunda, deniz ekosistemleri olumsuz etkileniyor.
Çevresinde 424 milyon insanın yaşadığı Akdeniz'i her yıl 170 milyon
turist ziyaret ediyor. Havza bazında yalnızca 4 bin kilometrekarelik alanda
turistik faaliyetler yürütülmesine karşın 40 milyon yatak bulunuyor.
Bu, Akdeniz'i dünya ölçeğinde en popüler turistik bölge olmasını sağlıyor.
Tabii turistik faaliyetler genelde kıyılarda yoğunlaştığı için, atıkların
kontrolsüzce denizlere boşaltılması sorununu beraberinde getiriyor.
Oksijen azalıyor
Üçüncü tehdit de kıyılarının yüzde 48'i kentleşmiş durumda ve atık
suların yüzde 85'i arıtılmadan Akdeniz'e veriliyor. Bir de tarımda aşırı
kullanılan
azot ve fosfat, yağışlarla Akdeniz'e akıyor. Bunlar da Akdeniz'deki yosunlaşmayı
artırarak, oksijeni azaltıyor. Bu durum bitki ve hayvan varlığı açısından
dünyanın en zengin denizlerinden biri olan Akdeniz'de canlıların yaşam alanını
hızla daraltıyor.
Yaşamı yok eden etmenler
Çevresindeki 60 petrol rafinerisinden yılda 20 bin ton petrol, irili ufaklı
kazalar ya da dikkatsizlik sonucu Akdeniz'e dökülüyor.
Dünya petrol taşımacılığının yüzde 28'i Akdeniz üzerinden gerçekleştiriliyor.
Uluslararası deniz ticaretinin yüzde 30'u Akdeniz ve bölgedeki diğer
limanlardan yapılıyor.
Yine Akdeniz'deki deniz taşımacılığının yüzde 50'si tehlikeli yüklerden
oluşuyor.
Akdeniz her yıl buharlaşmayla 3 bin 500 kilometreküp su kaybediyor. Öte
yandan, 1000 kilometreküp yağışlarla, 500 kilometreküp nehirlerle ve 2 bin
100 kilometreküp su da çevresindeki denizlerden Akdeniz'e akıyor. Bu durum,
kirliliğin ve bazı tehlikeli canlı türlerinin deniz ekosistemine taşınmasına
neden oluyor.
Yılda 1800 kilometreküp Cebelitarık Boğazı ve 300 kilometreküp Boğazlar'dan
su alan Akdeniz'in kendi kendini yenileme süreci ise 80-150 yıl.
Boğazlar yoluyla Akdeniz'e akan 300 kilometreküp suyun çoğu da
Karadeniz'in kirliliğini taşıyor.
Nehirler ve tarım uyglamaları sonucu denize taşınan fosfat ve azot bileşikleri,
deniz canlılarının besinlerinin yoksullaşmasına yol açıyor.
Her yıl Akdeniz çevresindeki toprakların yüzde 31'i, yani hektar başına
15 ton denize erozyon nedeniyle karışıyor. Örneğin her yıl Fas, İtalya ve
Suriye'den 250 ton toprak denize taşınıyor.
Asıl önemli nokta da, ağır sanayi ve tarım faaliyetleri nedeniyle oluşan
oldukça büyük miktardaki kirletici kimyasallar nehirlerle Akdeniz'e akıyor.
Akdeniz'i kirleten nehirlerin başında da, İspanya'daki Eber, Fransa'daki
Rhone, İtalya'daki Po, Mısır'daki Nil nehirleri geliyor.
900 balık türüyle dünyanın en zengin denizlerinden olan Akdeniz'de her yıl
1.5 milyon ton balık tutuluyor. Aşırı oranda avlanma yakın gelecekte
Akdeniz'in balık stoklarını tehdit ediyor.
Süveyş Kanalı aracılığıyla Kızıldeniz'den gelen yabancı türler
deniz çayırlarını yok ediyor. Nitekim Süveyş Kanalı yoluyla Doğu
Akdeniz'e ulaşan terörist yosun Türkiye, İsrail, Suriye, Lübnan ve Kıbrıs
sahillerinde görünmeye başladı. Monako akvaryumundan temizlik sırasında
Akdenize karışan katil yosun da hızla yayılarak Bodrum sahillerine ulaşmıştı.
Radikal
|