Düşünüp Taşınan Bir Müze
Proje 4 L
İstanbul Güncel Sanat Müzesi, 28 Mayıs'tan itibaren Beyoğlu'na yerleşmek
üzere hazırlığını başlatıyor. Müze, kurucusu Dr. Can Elgiz'e göre Türkiye'ye
'güncel sanat'ın bugün nerede durduğunu göstermeyi başardı
Mimar-işadamı Dr. Can Elgiz ile küratör Vasıf Kortun tarafından hayata
geçirilen Proje4L-İstanbul Güncel Sanat Müzesi, Levent ve Gültepe'nin kesiştiği
Harmancı-Giz Plaza'daki yerinden 28 Mayıs'ta ayrılıyor.
2001 Eylül ayında Kortun'un küratörlüğünü yaptığı 'Yerleşmek'
sergisi ile kapılarını açan müze bugüne kadar toplam 12 sergiye ev sahipliği
yaptı. Mekân ayrıca, sekiz performans ile Charles Esche, Hans Ulrich Obrist,
Harald Szeemann ve geçen bienali şekillendiren Dan Cameron gibi küratörlerin
konuk edildiği 28 etkinliği ağırladı.
Melih Fereli, Fulya Erdemci, Vasıf Kortun ve Can Elgiz'den oluşan Proje-4L
yönetimi ve müzenin (Sema-Barbaros Çağa, Sema-Can Elgiz, Sevinç Kuyaş ve
Canan Pak'tan oluşan) mesenleri 21 Mart'ta yaptıkları toplantıda sonbahardan
itibaren etkinliklerin sürdürülebileceği yeni bir yer arayışını, Beyoğlu'na
odaklamaya karar verdi.
Eski mekanın 'son' etkinliği ise, 22 Nisan-5 Haziran 2004 tarihleri arasındaki
'Hüseyin Çağlayan' sergisi olacak.
Görece kültür erozyonuna maruz bir alanda tek başına yaşama mücadelesi
vererek, 'çevreci' bir misyonla güncel sanata dair üç dolu yıl geçiren,
ancak beklediği katılımı yakalayamayan müzenin 'beyin takımı'yla buluştuk;
kurumun ömrüne doğrudan nüfuz eden göçün nedenlerini sorguladık.
Proje 4L, kurumsal kimliğini bugüne kadar tarif edebildi mi?
Can Elgiz: Kurumsal kimliğini edindi tabii, Eylül ayında üçüncü yılımızı
doldurmuş olacaktık. Proje 4L'nin amacı, Türkiye'de olmadığı söylenen güncel
sanat müzesinin oluşturulması olduğu için, doğru bir ekiple başlandı, doğru
da bir ekiple devam edildi.
Müzeye yatırım ne kadar oldu, sizin katkınız ne orandaydı ?
Elgiz: Müzenin doğumunda itibaren, ilk iki yıl boyunca, kurucu küratör Vasıf
Kortun ile birlikte sergileri yaparken, çok da kuvvetli bir destek bulamadık açıkçası.
Bu müze için 2001'deki 'Anayasa kitapçığı' krizinden bir buçuk yıl kadar
önce çalışmaya başlamıştık. Türkiye'de bu konuya yatkın veya alışkın
olan kişilerin de adedi az. Onların da patlak veren bu kriz ortamıyla aynı
durumda bulunmaları, söz konusu desteğin gelişini engelledi.
Yeniden oluşum döneminde ise, yönetimin genişlemesiyle destek programları
ve mesenler grubu oluştu. Bu gelişim müzeyi biraz olsun rahatlattı.
Bakın, bugün gelinen durumun iki boyutu var; biri bu tip bir mekânın
sabit giderleri, ikincisi de iki ayda bir yapılan sergilerin prodüksiyon
giderleri yönünde. Bu sergiler, tahmin ettiğiniz gibi bilindik anlamıyla
sanatçıların atölyelerinden hazır işleri getirip, duvarlara dizerek
olmuyor. Dolayısıyla mesenlerin varlığı, olayın tamamen çözülmesi ölçeğine
kadar çıkamadı.
Proje 4 L'ye ne olacak, taşınacak mı, yoksa kapanacak mı ?
Elgiz: Beyoğlu'na taşınacak. Bunun birkaç nedeni var, biri, gezilirliğin yükseltilmesi.
İstanbul'un son dönem ulaşım olanakları ortada, metronun yanı başındayız.
Ama Türkiye'de her konunun meraklısı, her şeyi ayağında istiyor. Mümkün
olsa, eserleri evindeki videodan izlese daha memnun olacak!
İkinci neden ise, mekânın ısıtma ve soğutma gibi sabit giderlerinin yüksekliği.
Bu mekân sergileme şartlarına uygun tasarlandı ama, bir bütün olduğu için
aynı anda alt katında ayrı, üst katında ayrı sergi yapamıyorsunuz. Dolayısıyla
her yaptığınız sergiyi yaklaşık iki bin metrekareye göre yapmak durumunda
kalıyorsunuz. Bu da bir sorun.
Müze açtığı sergilerle, alternatif bir koleksiyon bilinci ve
izlerkitle yaratmaya mı çalıştı?
V. Kortun: David Elliott'ın müzelere dair güzel bir sözü var: "Müzeler
bıçak ve sünger vazifesi görürler." Sünger, çünkü, varolan ve
gerekli bulduğu enerjiyi emer, kendine çeker, bıçak, çünkü varolan
dinamiklerde kaliteli olanı kalitesizden ayırır. Bu deneyime bence böyle bakılmalı.İkincisi,
böyle bir alanı tarif etmemiz, bu işlerin koleksiyonlara sirayet etmesi anlamına
da pek gelmiyor maalesef. Çünkü son 10 yılda, Türkiye'nin üretilmiş en değerli
işleri Avrupa'daki müzelere ve koleksiyonlara gitti bile. Bunların bir kısmı
da, üstelik bizim açıkça desteklediğimiz işlerdi. İlla fiziki bir
koleksiyon olması gerekmez ama, bugün 19. Yüzyıl koleksiyon tarifi üzerine
bir müze kurulması da gerekmiyor. Burada ayırıcı olan, sunumların,
projelerin müze kalitesi ve duruşunda olması fikriydi.
Proje 4 L Gültepe ve Levent arasında da bir nevi kiriş oluşturmayı amaçlamıştı.
Peki mekâna sırtını dönen kim oldu, Gültepeliler mi, yoksa Leventliler mi
?
Melih Fereli: Bence Gültepeli'nin, özellikle Gültepe gençliğinin mekâna
yaklaşımı, Levent'te oturana kıyasla daha sıcak oldu. Levent'le iş dünyası
kastediliyorsa, itiraf etmek gerekiyorsa, hedeflediğimiz hızda bir kurumsal
destek ve iletişim sağlanamadı.
Ancak burada irili ufaklı sponsorlarımızı da unutmamamız gerekiyor ama
daha çok mesenlerimizin ilgi gösterdiği gerçeğiyle karşı karşıya kaldık.
Erdemci: Aslında bu durum Proje 4L'ye özgü değil, bu mekân, dünyada oluşan
bu uçurumu kapatmak adına kurulmuştu. Bunu aşmak çok kolay değil. Kortun:
Sanat, bugün son kamusal cephe. Bir özgürlük alanı. Biz bunu, 'Arkamızda Gültepe,
önümüzde Levent' diyerek değil, tam anlamıyla her iki tarafın farkında
olarak yaşadık. Bu anlamda aksayan tarafın Levent olduğunu çok açık
olarak söylemeliyim.
Proje 4 L, bugün uluslararası alanda tanınırlığı olan, ciddi bir marka
halini aldı. Beni ilgilendiren bu. Ama burası ilk açıldığında Radikal
bile ilk serginin son haftasında mekâna gelmiş ve aslında müzeyle biraz da
dalga geçmek için Murat Tabanlıoğlu'nun katıldığı bir haber/söyleşi
yayınlamıştı. Ben bunların hiçbirini unutmam. Ancak burada önemli olan
bir anlayış ve sürekliliği.
Biz bir vites değiştirme meselesi içindeyiz. Türkiye'nin mevcut ekonomik
koşullarında kendimizi nasıl tanımlayacağımızla ilgileniyoruz. Proje 4L
kapanmıyor, ölmüyor, çekilmiyor, sadece vites değiştiriyor. Bu koşullarda
hiçbirşey olmamış gibi devam edersek, finans baskısı bizi yine aşağı çekecek,
popülist projelere yöneleceğiz. Bu ise varoluş prensiplerimize epey aykırı.
Yaşanan bu değişikliğin gelecekteki kültür yatırımcıları için
anlamı nasıl değerlendirilebilir?
Elgiz: Bu, üç senedir varolan bir kurumun yer değiştirse de yok olmayacağını
gösteren bir örnek. Son 15 yıldır Türkiye'de materyalist bir anlayış
hakim olduğu için, kâra, zarara bakılmadan hiçbirşeye kalkışılmadığı
için, kültür programları ve yayınlarının bile raiting ve ilan gelirleri
hesaplanıyor. Burada, üç sene boyu böylesi bir faaliyetin yaşanması, bir
örnektir bence.
İnternet: www.proje4L.org/sTel:
0212 281 51 50
Radikal - Evrim Altuğ
|