Ne olacak
bu inşaatçıların hali
İnşaat, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan bir sektör. Ekonominin üçte
birini doğrudan, üçte birini de dolaylı olarak ilgilendiriyor.
Bu sektördeki durgunluk ya da canlılık, işsizlik olayı başta olmak üzere,
ekonomiye aynen yansıyor.
İnşaat sektörü, ekonominin lokomotif sektörü. Ancak yıllardır bu
lokomotif su kaynatıyor, ilgilenen de yok...
Sektörün sorunları yazılsa, kalın bir kitap olur. O nedenle bu yazıda,
küçük bir müdahale ile çözümlenebilecek iki önemli vergi sorununa değineceğiz.
Taahhüt şeklinde inşaat işi yapan şirketler, inşaat 10 yıl sürerse,
10 yıl boyunca, ortaklarına kár dağıtamıyor. Öte yandan, şirkete, içinde
inşaat maliyetinin de dahil olduğu, hakediş ödemelerinden yüzde 5 stopaj
(vergi kesintisi), peşin peşin yapılıyor. Yüzde 5’lik bu kesinti, net kárın
yüzde 25-30’una bazı durumlarda 50-60’ına isabet ediyor.
Peşin ödenen bu vergiye rağmen, inşaat şirketi, ortaklarına yıllarca kár
dağıtamıyor. Bu olayı 12 Eylül 2002 tarihli Hürriyet’te ‘10 yıl
yemeden içmeden yaşayan adam’ diye yazdık. Dönemin Maliye Bakanı aradı
‘Haklısınız, burada hata var düzelteceğiz’ dedi. Önceki Bakanlar da
dahil, tüm maliye bakanları ‘haklısınız’ diyorlar, ancak bir türlü düzeltmiyorlar.
Bu sorun, bir tebliğ ile çözümlenebilir. Yaptığı inşaat 10 yıl süren
ve 10 trilyon lira kazanan bir şirket, ortağına 10 yıl boyunca 10 milyar
lira dahi kár dağıtamıyor. Öte yandan, her hakedişte yüzde 5 stopajı,
yani yüzmilyarlarca lira vergiyi, peşin peşin ödüyor. Burada, hiç değilse,
stopaj yolu ile ödenen vergiye isabet eden kárın dağıtımına olanak sağlanması
sorunu çözecektir.
Fon darbesi
İnşaatçıların sorunu yetmiyormuş gibi, bugünlerde bir de ‘fon payı’
sorunu çıktı. Yıllara yaygın inşaat işi yapanlarda, stopajın yüzde
10’u oranında kesilen fon payları var. Bu fon payları, ödenen vergi ve
fondan mahsup ediliyordu. Ancak bir yasa çıktı ve kanunların geriye yürümezlik
ilkesi çiğnenerek, 2003 yılı vergilendirme dönemine ilişkin olarak 15
Nisan 2004 tarihine kadar verilmesi gereken kurumlar vergisi beyannamelerinde,
hesaplanan kurumlar vergisi tutarından, ayrıca fon payı hesaplanmayacağı,
bu kazançlara ilişkin olarak ödenen fon paylarının da mahsup ve iadeye konu
edilemeyeceği belirtildi.
Peki, ödenen bu fonlar ne olacak? Belli değil...
İnşaatçılar bu fon payını 2003 yılı öncesinde de ödediler.
2002’de, 2001’de hatta 1998’de de ödediler. Peki bu fonların mahsup
durumu ne olacak? Bektaşiye sormuşlar; ‘Abdestsiz namaz kılınır mı?’ O
da yanıtlamış; ‘Ben kıldım oldu’.
Bu olay, Bektaşinin fıkrasına benzemesin. 2003 öncesi ödenen daha doğrusu
kesilen fonların, mahsup ya da iadesi gerekir. Maliye, bu düzenlemeyi
yaparken, yıllara yaygın inşaat işi yapanları unutmuş gözüküyor.
Bu aşamada yapılacak olan belli; ‘ihtirazi kayıtla’ kurumlar vergisi
beyannamesi verip, 30 gün içinde, vergi mahkemesinde dava açmak gerekiyor.
Yatırım indiriminde olduğu gibi, bu olayda da, dava yolunu denemekte yarar
var...
Hürriyet - Şükrü Kızılot
|