Okulların yapısı eğitime uymuyor
Eğitim-Sen'in yaptığı araştırmaya
göre okulların yüzde 70'i standartlara uygun değil. Yüzde 48'inin bahçesinde
bir tane bile ağaç yok. Okulların yüzde 30'unda da spor yapılabilecek alan
bulunmuyor
Büyük kentler, okulların fiziki koşullarının en sorunlu olduğu yerler.
Bahçesiz çok katlı binaların, tek renge boyalı yüksek duvarları içinde eğitim
alan öğrenciler için okul, ikinci ev olmaktan çok uzak. Eğitim-Sen'in yaptığı
bir araştırma, okulların bahçe ve oyun alanı açısından ne kadar yetersiz
olduğunu gözler önüne serdi. Okulların yüzde 70'i belirlenen standartlara
kesinlikle uymuyor.
Sağlıklı büyümeye engel
Eğitim-Sen'in Ankara, İzmir ve İstanbul'daki 400 okul üzerinde yaptığı
araştırmaya göre, mevcut okul yapıları çocukların sağlıklı büyümesine,
fiziksel kondisyonlarının desteklenmesine, duygusal ve toplumsal gelişmelerine
olanak sağlamak açısından çok yetersiz. Okulların yüzde 70'i belirlenen
standartlara uymuyor, yüzde 48'inin bahçesinde bir tane bile ağaç yok, yüzde
30'unda ise spor yapılabilecek alan bulunmuyor.
Standartlarda, oynanan oyun türlerine göre öğrenci başına olması
gereken açık alan 10 metrekare olarak belirlenmiş. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı,
18 derslikli bir okulda, öğrenci başına beş metrekare açık alan, derslik
başına ise üç metrekare bina alanı saptıyor. Bu ölçü imar kanunlarının
altında bulunuyor. Çünkü kanunlara göre bu alanın 17 metrekare olması
gerekiyor.
Ancak araştırma kapsamında incelenen 400 anaokulu ve ilköğretim okulunun
yüzde 90'ı bu ölçütlerin altında.
Derse katılım sorun
Öte yandan, evrensel ölçütlere yakın olmayan bu okullarda sınıfların
kalabalık olmasından dolayı öğrencilerin ancak yüzde 7'si derse katılım
sağlayabiliyor.
Evrensel ölçütlere uygun bir sınıfta ise öğrencilerin yüzde 41'i derse
katılabiliyor.
Araştırmanın sonuçları şöyle:
50'den fazla öğrencinin bulunduğu sınıflarda öğrenci başına derse katılım
2.6 dakikayken 20 mevcutlu bir sınıfta bir öğrencinin derse katılma süresi
5.8 dakika.
Okulların yüzde 70'i standartlara uymuyor, yüzde 30'unda oyun alanı yok,
yüzde 48'inin bahçesinde ise ağaç yok.
Arsa alanı 10 bin metrekare olan anaokulu sayısı ikiyken, arsa alanı
100-200 metrekare olan anaokulu sayısı 15.
Okulların yüzde 43'ü iki katlı, yüzde 37.5'i ise üç katlı yapılardan
oluşuyor.
Bahçe alanında öğrenci başına 10 metrekare düşen okul sayısı sadece
40.
İkinci yaşam alanı
Mimar Behruz Çinici, okul mimarisinin ilham verici ve estetik olması gerektiğini
açıkladı. Binaların, öğrencinin okulu sevmesinde büyük etkisi olduğunu
belirten Çinici, şunları söyledi:
"Özellikle hayırseverlerin yaptırdığı okulları görünce
irkiliyorum.
İlköğretim yapıları öğrencinin evi dışında ikinci yaşam alanı.
Koridor üzerine dizili yapılar, mimari yapılar değildir. Eskiden
medreselerimiz avluya açılırdı. Bu özellikleri kaybettik.
Öğrencileri dört duvar arasında kutuya sokarsan, düşünemezler. İş
yaratmaya
gelince, ufku açıcı mekânlara ihtiyaç var. Bir okula giriş çok önemli.
O mekân öğrencinin kendi elbisesi, paltosu gibi olmalı. Yapı yönetmelikleri
çok çağın dışında kaldı."
'Mimariye uyulmuyor'
Mimar Mehmet Alper, okulların, çocukların psikolojisine uygun mimaride olması
gerektiğini belirtti. Türkiye'de buna hiç uyulmadığına dikkat çeken
Alper, büyük şehirlerdeki okulların, kent içinde küçük arazilere sıkıştıklarını
ifade etti. Alper, şunları söyledi:
"Yapıların bahçesi yok ve tamamen sert zemin. Zaten apartmanlarda
yetişen çocuklar, günlerinin büyük bölümünü harcadıkları okulda da
sert zeminde, yeşil ve doğadan uzak yetişiyor. Yurtdışında öyle okullar
var ki derslikten bahçeye çıkabiliyorsun. Renk uzmanları çocukların
psikolojisine göre renk seçiyor ve çok katlı okullara kesinlikle karşılar."
Radikal - Umay Aktaş
|