Şöyle garip mimarbaşı...
Bugünlerde ABD'de "My Architect / Mimarım" adlı bir film gösterimde.
20'nci yüzyılın en değerli mimarlarından Louis Kahn 1974'te bir metro
istasyonunun tuvaletinde kalp krizinden ölmüş. Onu kimse tanımadığı için
üç gün morgda bekletilmiş. "Mimarım" babasını yıllar sonra keşfetmeye
çalışan oğlu Nathaniel Kahn'ın filmi. Sadece oğlu değil, ABD toplumu ve
medyası da mimarına sahip çıkıyor. Geç de olsa...
Belki de en tanınmış Batılı mimar olan Barselonalı Antoni Gaudi'nin
1926'da ölümü de çok farklı olmamış. Bir tramvayın çarpması ve sürüklemesiyle
ağır yaralanmış. Baygın bir şekilde sokakta yatarken kimse onun
Barselona'nın simgesi haline gelmiş binaların mimarı olduğunu fark etmemiş.
Taksi şoförleri bu yıpranmış kıyafetli kişiyi doktora götürmeyi
reddetmişler. Oradan geçmekte olan birkaç kişi acıdıkları için Antoni'yi
hastaneye kaldırmışlar.
Bu öyküler Türkiye'nin de yabancısı değil. 1966'da bir zamanlar Atatürk'ün
mimarı olarak tanınan mimar ve Güzel Sanatlar Akademisi şehircilik profesörü
Seyfi Arkan kalp krizinden öldü. Akademiye, önceki adıyla Sanayii Nefise
Mektebi'ni Mimar Vedat Tek'in öğrencisi olarak bitirdikten sonra devlet tarafından
Almanya'ya gönderilmişti. Berlin'de dönemin ünlü mimar ve hocası Hans
Poelzig ile çalışmıştı. 30'larda cumhuriyeti simgeleyecek çağdaş mimarlığı
gerçekleştirmek üzere Türkiye'ye dönmüştü. Ödün vermez bir modernist
olarak, 1938'den sonra, Atatürk dönemindeki iş olanaklarını kaybeden Arkan'ın
yaşamı baştan sona bir trajediye dönüşmüştü. Öldüğünde, on parasız
durumdaki mimarın ailesi reddi miras yapmak zorunda kalmıştı. Yunus Emre'nin
dediği gibi: "Bir garip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar / Soğuk
suyla yuyalar / Şöyle garip bencileyin..."
Louis Kahn'ın oğlu Nathaniel gibi, Arkan'ın çok sevdiği üvey oğlu
Melih Şallı da büyük ustanın anısına en çok sahip çıkan olmuş. Bürosu
kapandığında çizim ve fotoğraflarını saklamış. Milli Saraylar'da bir
Seyfi Arkan arşivi oluşmasını sağlamış. Dilerim bir gün Seyfi Arkan'ın
yaşamını biz de film olarak izleyelim... Ya da müstakbel Mimarlık Müzesi'nde
veya hiç olmazsa 1993'te restore edilmiş Florya Köşkü'nün bir odasında arşivinden
kalmış bir kaç parçayla sergileyelim... Buyur ola Türk mimarının trajik
konumundan bir kesit izlemeye bu testusta...
1- Atatürk ona "Arkan" soyadını, kızına da "Sur" adını
vermişti. Florya'ya deniz banyosuna çağrılır, Atatürk'ün sofrasında
bulunurdu. O günlerin bir anısı olan, Seyfi Arkan için aşağıdaki övgü
dolu dizeler hangi şairimizin?
"El atsa, bir lahzada çölleri abad eder,
Her işinde münkesirdir, bin kalbi birden şadeder,
Öyle bir insan ki, işlerken düşünmez kârını,
Arkan adında buldu memleket imarını."
a. Yahya Kemal Beyatlı
b. Behçet Kemal Çağlar
c. Mehmet Akif Ersoy
d. Necip Fazıl Kısakürek
2- Yukarıdaki dörtlüde geçen "münkesir" ne demek acep?
a. Parayı pulu düşünmeden iş yapan
b. Umudu kırılmış
c. Ehliyetli, liyakatli
d. Önde gelen
3- Seyfi Arkan'ın eserlerinde de hakim olan modernist mimarlığın en önemli
özellikleri hangileriydi?
a. Akılcı, düzenli, sade
b. Simetriye, kapalılığa, kapanmışlığa karşı
c. Genellikle betondan, çelikten, camdan
d. Hepsi
4- Seyfi Arkan Çankaya'daki Hariciye Köşkü için açılan yarışmada
kazandığı birincilikten sonra Atatürk'ün özel mimarı olmuştu. Atatürk
ile yakın temasını sağlayan ve onun 30'lardaki modernist tavrını çok iyi
örnekleyen bir sonraki tasarımı hangisiydi?
a. Makbule Atadan Köşkü
b. Camlı Köşk
c. Cumhurbaşkanlığı Misafir ve Başvekil Köşkü
d. Hepsi aynı binaya verilen değişik isimler
5- Mimar Seyfi Arkan'ın İstanbul'daki başyapıtı, Florya Cumhurbaşkanlığı
Yazlık Köşkü'dür. Denize bir martı gibi uzanan, özentisiz, beyaz sıvalı
bir bina... Atatürk'ün en çok takdir ettiği bu Türk mimar, yapıyı 1934 yılında
çok kısa sürede gerçekleştirmişti. İnşaat öyle inanılmaz bir hızla işleme
konmuştu ki; anlatılanlara göre şahmerdanların temel direklerini dövmeye
başlayışlarının haftasında binanın iskeleti, ikinci haftasında bedeni ve
nihayet beşinci haftasında olanca güzelliğiyle tamamı meydana çıkmıştı.
Acep kaçıncı gün tamamıyla döşenmiş olarak Atatürk'ün hizmetine
verilmişti?
a. 43'üncü gün
b. 63'üncü gün
c. 73'üncü gün
d. 90'ıncı gün
6- İftihar vesilesi Florya Köşkü'nde 1934'te ağırlanmış olan bir kral
"Ben bir kralım ama denizin üzerinde böyle şirin ve sakin bir düşünme
ve dinlenme yerine sahip değilim. Hele böyle halkın yanında, halkla bulunmak
şerefi çok ama çok büyük bir şeydir" demişti. Hangi kral?
a. Mısır Kralı Faruk
b. Arnavutluk Kralı Zago
c. Yunanistan Kralı Konstantin
d. Büyük Britanya Kralı VIII. Edward
7- Seyfi Arkan'ın Türk mimarlığına en büyük katkısı daha önce sömürge
düzeninde çalıştırılan Türk işçileri için modern, ulusal ve demokratik
konut tasarım ve inşaatında olmuştu. Sinema salonu ve tenis kortları
bulunan bu işçi konutları çalışması sadece Türkiye için değil, 30'lar
dünyası için de yenilikler taşıyordu. Şimdi gidin görün ......'ndaki o
lojmanların sefaletini.
a. Kozlu Maden Ocakları
b. Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları
c. Bursa Merinos Fabrikası
d. Beykoz Ayakkabı Fabrikası
8- Seyfi Arkan ve diğer erken Cumhuriyet devrinin modernist mimarları
toplumu oldukça etkilemişti. Modernist anlayış, fazla anlaşılmadan biçimsel
olarak yayılmış, ev ve apartmanlar için bir moda olmuştu. O devirde bu
stile güncel basın ve halk arasında ne isim verilirdi?
a. Asri
b. Moderen
c. Kübik
d. Kabuk
Yanıtlar: 1) a, 2) b, 3) d, 4) d, 5) a, 6) d, 7) a, 8) c.
Milliyet - Ahmet Turhan Altıner
|