Zeugma
fırsatı, gitti gider!..
Eşi bulunmayan mozaikler!.. Mitolojide ve tarihte muhteşem gezintinin
aynaları!..
Gaziantep yakınlarında, Nizip’te Birecik Barajı ile birlikte su altında
kalma tehlikesine karşı, 1987’de kollar sıvanıyor ve kazı başlıyor.
1993’te Zeugma’ya ulaşılıyor, kente giriş kapısı bulunuyor. Zeugma, M.Ö.
300’de Büyük İskender’in generali tarafından kuruluyor. Fırat kenarındaki
kent, yüzyıllar boyunca, çeşitli istilalara uğruyor. Sasani’lerden Roma
İmparatorluğu’na kadar, gelen geçen kim varsa...
Zeugma, köprü ve geçit anlamında. Tarihin her döneminde, tam odakta,
zengin bir kent.
Tanrıların mekanı
Zeugma kazılarıyla birlikte, ortaya bir tarih çıkıyor.
Zeus, Poseidon, Dionisos, Venus, Eros Tanrıları başta, krallar, dönemin günlük
yaşamı, aşklar, denizlerde seyahat, Truva öyküleri mozaiklere işleniyor.
Zeus’un kralın kızı Europa’ya aşkı ve ondan doğan çocukları, av, eğlenceler,
deniz dibinde hayat hep bu mozaiklerle günümüze kalıyor.
Uygarlığın resmi geçidi!.. Paha biçilmez mozaikler!..
Packard Institute
Bu işlere meraklı dünyada çok sayıda kuruluş var. Bunlardan biri de,
Packard Humanity İnstitute. On milyon dolar harcıyor kazılara. Başlangıçta,
geçmiş iktidarlar pek yüz vermiyor. Zeugma’nın sırrı anlaşılınca,
herkes seferber oluyor.
Kazıların sonunda, müthiş bir insanlık hazinesi çıkıyor ortaya. Doğal
olarak, bunların Gaziantep Müzesi’nde sergilenmesine karar veriliyor. Bu
arada, binbir güçlük, binbir engel, birer birer aşılıyor. Çıkan
eserlerin korunması, taşınması, yerleştirilmesi, hepsi dev bir sorun.
Nato zirvesi
Mayıs sonunda İstanbul’da Dünya Yayıncılar Birliği toplanıyor. Bütün
dünyadan 1500 gazete sahibi ve editörü İstanbul’a geliyor. Ondan birkaç
hafta sonra da, yine İstanbul’da NATO Zirvesi var.
Kültür Bakanlığı Zeugma’yı dünyaya göstermek istiyor. Tüm dünya
medyası ve liderler!.. Bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi?.. Bundan daha
iyi tanıtım!..
Ne var ki, Gaziantep’te bir gurup buna karşı çıkıyor!.. Zeugma gider
ve geri dönmez, gerekçesiyle!.. Oysa, bin türlü söz veriliyor. Topkapı
Sarayı’nda sergi yeri, taşıma, sigorta her şey ayarlanıyor, ama laf
anlatmak mümkün değil. Buna bir de, yetkisi tartışılan bir mahkeme kararı
ekleniyor. Her türlü hazırlık duruyor!..
Mumcu: Artık yetişmez
Konuyu Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’ya soruyorum. Mumcu çok üzüntülü
ve tepkili:
‘Olay baştan sona, romanlık. Ne yazık ki, yerel seçimler sırasında, iç
siyasete kurban gitti. O saate kadar ortada olmayanlar, aniden ortaya çıktı
ve engellemeler başladı. Bunda başarı kazandılar!.. Tam rezalet!.. Ama, artık
yetişmez. Ben de zaten, bu kadar dar bir zamanda taşıma riskini göze
alamam.’
Ne oluyor şimdi?.. Engelleyenler hangi başarıya imza atmış oluyor?..
1500 gazete sahibi ve gazeteci artı NATO liderleri, bu efsanevi hazineyi görmekten
mahrum kalıyor!.. Dünya çapında tanıtma fırsatı, göz göre göre, kaçıyor!..
Kendi içine kapanmış dar kafalar, ne kadar övünseler az!..
Arınç yalnız kalıyor
YEREL seçimler sırasında, Genel Başkan Tayyip Erdoğan, saygı göstererek,
Manisa adaylarını Bülent Arınç’a bırakıyor. Manisa Arınç’ın
memleketi.
Arınç da, tutuyor, Manisa’da işkenceci polislerin avukatlığını üstlenen
birini aday gösteriyor. O şimdi Manisa Belediye Başkanı!.. AKP Genel Merkezi
bundan rahatsız, ama yapacakbir şey yok!..
Adayların belirlenmesinden sonra, Arınç Manisa’ya gidiyor. Bir tören
var. Ama törende, Arınç’a sevgi ve muhabbet eskisi gibi değil. Bir yabancılaşma,
bir dışlama gözleniyor.
Her sözü bir olay, her davranışı bir olay yaratan Arınç, pot kırmakta
rekor kırıyor. Şeyini şey etmekle başlayan çirkin sözler, Arınç’ın
AKP Genel Merkezi’nde neden olduğu son rahatsızlık.
Arınç ayrıca AKP’de köktendinciliğin temsilcisi. AKP merkeze doğru
yol alırken, Arınç modası geçmiş bu düşüncenin peşinde ısrar ediyor.
Arınç ile Genel Merkez arasında soğuk rüzgarlar esiyor. Arınç’ı
yalnız bırakan mesafeler...
Hürriyet - Yalçın Doğan
|