reklam

19 Nisan 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Rüstem Paşa'nın çinileri

Rüstem Paşa'nın yaptırdığı camiye İznik'teki ustalar çini yetiştirememiş, Kütahya'dan takviye gelmiş. 16. yüzyıldan kalma her çini bir şahaser..

Galata Köprüsü'nün Eminönü ayağında durmuş, meydanı seyrediyorum. Kazık çakılarak yapılan köprü ne sallanıyor ne gıcırdıyor. Kazık gibi yerinde duruyor. Uzaktan Mısır Çarşısı sanki yerinde durmuyor, yerine çıfıt çarşısı geliyor. Buradan bakınca curcuna sözcüğü yetersiz kalıyor. Deniz motorlarının iskelesinin önü, otobüs duraklarının arkasıyla birbirine giriyor. İşportacılar, yayalara yol bırakmamacasına satış yapıyor. Kör bir adam elektro-sazla şarkı söylüyor. Amfi niyetine yapılmış basamaklara oturanlar kör adamın şarkısını dinliyor. Aklıma Pakistan'ın modern başkenti İslamabad geliyor. İslamabad'da erkekler, eteklerini sıyırarak çömelip kamuya açık alanlarda büyük apteslerini yapıyorlar. İstanbul'un içine de işte böyle yapılıyor. Köprünün ayağında iki zabıta memuru duruyor. Birlikte curcunayı seyrediyoruz. İşportacılara bakıyoruz. Emekliliğine bir yıl kalmış zabıta, ''Biliyor musun'' diyor, ''şu işportacılardan birini belediyeye götürsem, 'Al sana memuriyet, hem de benim maaşımın iki katı maaş' desem kabul etmez'' .

Uzunçarşı girişi
Galata Köprüsü'nün Eminönü ayağından tepedeki Süleymaniye Camisi'ne bakıyorum. Göremiyorum. Koca Sinan' ın koca camisini kıyıda yine Sinan'ın yaptığı küçücük bir cami kapatmış. Rüstem Paşa Camisi'ni biraz kenara çekince iki cami birbirine giriyor. Görüntü daha da güzel oluyor.

Köprüden ayrılıp İstanbul'un Bizans döneminden kalma çarşısı, Eminönü'nden Süleymaniye'ye doğru uzanan Uzunçarşı'ya giriyorum. Giremiyorum. Bu kez Tahtakale ile Uzunçarşı birbirine giriyor. Az önceki curcunanın iki katı, üç katı, kaskatı bir rezaletle karşılaşıyorum. Tezgâhını, bohçasını, sandığını, çantasını, torbasını, seyyarını kapan buraya gelmiş. Burada İstanbul'un büyük belediyesinden Eminönü'nün ilçe belediyesine kadar bütün belediyelerine meydan okunuyor. Amerikan askerleri Irak'ta camileri bombalarken seslerini çıkarmayan Müslümanlar var ya... İşte onlar aynı zamanda Uzunçarşı'nın girişindeki Rüstem Paşa Camisi'nin bir başka şekilde ve her gün bombalanmasına da ses çıkarmayanlar. Sinan, camiyi çarşının üstünde tutmuş. Giriş katını dükkân yapmış. Sıradan bir Ortadoğu pazarındaki gibi malların dışarıda sergilenmesi ve çevredeki işportacılardan tarihi dükkânlar bile görünmüyor. Sinan üst kattaki avluya ve son cemaat yerine dört yandan çıkış yapmış. Fakat kapıları bulmak mümkün değil. Her köşeye bir işporta tezgâhı açılmış...

Diyar-ı Bekir Beylerbeyi Hırvat devşirme Rüstem Paşa , Kanuni Sultan Süleyman' ın, en sevdiği kızı Mihrimah ile evlendirip damat yaptığı sadrazamı. Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'nde tanıştığımız ''Bitli Rüstem'' in Osmanlı'ya getirdiği yenilik, devlet görevlerini parayla satması. Osmanlı'nın en zengin sadrazamlarından biri olması da bu yüzden.

Dışı sıradan ve içi sıra dışı
Temeli 1550'de atılan Süleymaniye Camisi'nin inşaatı yedi yıl sürmüştü. Rüstem Paşa Camisi'nin kitabesi olmadığı için ne zaman yapıldığı bilinmiyor, ama el yordamıyla 1561'de ibadete açıldığı kabul ediliyor.

Demek ki Mimar Sinan, Sultan Süleyman'dan sonra Rüstem Paşa'nın işine koyulmuş.

Uzaktan bakıldığında hiçbir özelliği olmayan sıradan bir cami: Bir kubbe... Tek şerefeli kısa bir minare... 40 metreye 40 metrelik bir alan üzerinde kare plan. Ama Rüstem Paşa Camisi aynı zamanda dünyanın en özel camilerinden biri. Rüstem Paşa'yı özel yapan, çinileri.

Çiniler, en parlak döneminin İznik işi. İznik'teki üretim yetmemiş, Kütahya'daki ustalara sipariş verilmiş. Rüstem Paşa'ya kalsa camiyi baştan aşağı çiniyle kaplatacakmış. Çiniler dış cepheden başlıyor. Son cemaat yeri, iki mermer mihrap dışında çini panolarla bezenmiş.

Sağdaki pano, tarihi çini hırsızlığını resmediyor. Çalınmış ve bulunmuş ya da çalınmadan bulunmuş çini parçalarının yerleştirilmesiyle yamalı bir bohça ortaya çıkmış.

Soldaki pano, iki ağaç gövdesi etrafında laleler, sümbüller, nar çiçekleri, bahar çiçekleri ile büyülü ve masmavi bir dünya yaratıyor. Camiye girmeden kapının sağındaki yaprak motifli çinilerin arasında farklı bir çini duruyor; burada Kâbe'si ile Mekke anlatılıyor. Siz hiç Rüstem Paşa Camisi'ne gittiniz mi?

Çevredeki esnafın önemli kısmı namaza gittiğini söyleyecektir.

Benim dediğim namaz değil.

Çinileri görmeye gittiniz mi?

Gâvur dedikleri insanlar dünyanın bir ucundan gelip Rüstem Paşa Camisi'nin avlusuna oturuyor, çinileri seyrediyor; içine giriyor, çinileri seyrediyor. Buranın çinileri ''Mavi Cami'' denilen Sultanahmet Camisi'nin çinilerinden daha muhteşem. Bir yeri fethetmek yetmiyor. Keşfetmek gerekiyor. O yer de keşfedenin oluyor! Caminin içi ise daha çok çini. Duvarlar, kemerlerin başlangıcına kadar çini kaplı. Mavinin içinde bolca kırmızı kullanılmış olması dikkati çekiyor. Kırmızı çiniler ilk kez Rüstem Paşa Camisi'nde kendini gösteriyor.

Taş yanmaz ama çatlar!

Her çini pano ayrı bir desen.

Her desen başka bir eser.

Her eser bir şaheser.

Bu kadar çiniye ancak Rüstem Paşa'nın serveti yeter. Ne var ki paşa, şairlere karşı biraz cimriymiş galiba. Camide kitabe olmaması, şairlerin paşa için kalem oynatmamasına bağlanıyor.

Düzen hep aynı. Parayı veren yazdırıyor! Ama sonunda doğruyu tarih yazıyor...

Rüstem Paşa Camisi, yüzyıllar içinde depremler ve yangınlar geçirmiş. Onarılmış. Onarımlar sırasında ortaya simetrik olmayan düzenlemeler çıkmış. Avludaki mermer sütunlar çatlak içinde.. Taş yanmasa da çatlar. Çatlaklar, yangınların sonucu olmalı.

Kubbedeki çatlaklar ve dökülen sıvalar da İstanbul'un 1999'daki son depreminden kalma.

Bina kısa sürede onarılmayı, çiniler her daim korunmayı bekliyor. Rüstem Paşa Camisi, çevresinde adam gibi bir düzenleme yapılıp tarihe saygı gösterilmesini bekliyor.
Cumhuriyet

 

Nisan 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Suha Özkan ve Haluk Pamir 30 Mart-27 Nisan 2004 tarihleri arasında Diyalog bölümümüze konuk oluyor.

Mimarlıkta Bir Ahlak Misyonu Olarak Modernizm üzerine gerçekleşen Diyalog buluşmasını  okumak için  buraya tıklayın...

Kamusal Mimarlık hakkında görüşlerinizi bildirmek için buraya tıklayın...

 
Vitra'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz