reklam

20 Nisan 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Dionysos, Bush'dan daha mı sağlam?

Tanrı Dionysos'un keyfini kaçırmaya hakkımız var mı?

Zeugma NATO Zirvesi için İstanbul'a getirilsin mi? Tanrılar ne diyor?

Zeugma antik kenti Gaziantep için olduğu gibi bütün Türkiye ve dünya için de bir kazanç. Aynı düşünceye sahip taraflar arasında komik bir gelişme yaşanıyor. Mehmet Ali Birand programıyla gündemi yakaladı. Tarafların Zeugma ve dünyaya açılması için düşüncelerini aldı, önerilerini değerlendirdi ve şöyle bir tablo çıktı.

Gaziantep Platformu: Mozaikler taşınma sırasında muhakkak zarar görür. Kaldı ki geri döneceklerinden de endişeliyiz. Bu sevdadan vazgeçin.

Kültür ve Turizm Bakanı: NATO zirvesiyle böyle fırsat milyon dolarlık tanıtım yapsak ele geçmez. Amacımız Zeugma'yı dünyaya tanıtmak. Dünya bir yanıyla biliyor zaten. ABD/Houston'da özel Menil Koleksiyonu'nda bulunmadı mı kaçırılan Metrox-Partenope mozaiği!.. Kültür Bakanlığı girişimiyle Haziran 2000'de Gaziantep Müzesi'ne iade edildi.

Arkeolog: Konuk arkeoloğun konuyu toparlaması da takdire şayandı. "Bakan da haklı Gaziantep de. Orta yolu bulalım". M.Ali Birand zaten bu programı "cenk"i nerede yapalım diye, alan seçmek için yapmıştı. Orta yolun bulunması gerektiğini hiç düşünmemiştik. İlginç oldu.

Müze açık mı, kapalı mı?
Sağduyulu bir arkeolog olarak Eylül ayında Zeugma'ya yaptığım ziyarette kazı alanında "Cuma günü" dolayısıyla bir çalışma yoktu!.. Rahat rahat dolaştım. Bekçi çocuk ilgiyle ve hoşlukla anlattı bildiklerini. Müzeye gittim. Dünyanın en önemli mozaik müzelerinden birisi olması gereken müze ne dünyaya (MS 2004) ne Türkiye'ye yakışıyordu! İçim acıdı. Yine ben şanslıydım, müzeyi hiç değilse bu haliyle de olsa görebilmiştim.

13-14 Mart günleri Gaziantep'te Amerikan Hastanesi'nin açılışı nedeniyle bulunan dostum Prof. Dr. Sedefhan Oğuz müzeyi ziyaret etmek istediğinde sebep olmayan bir sebeple "kapalı" yanıtını almış. Birlikte gittiği Sağlık Eğitim Vakfı'ndan "sağduyulu" arkadaşlarıyla bir anlam veremeyip, üzülmüşler.

Bugünden 2300 yıl geriye baktığımda Apollonius'un sesini duyuyorum, Mezopotamya'ya geçerlerken gümrük memuruna söylediklerini... Zeugma o vakitler Mezopotamya'ya girişte önemli bir gümrük kapısı... Memur sorar gümrüğe tabi bir malları olup olmadığını. "Sağduyu" diyerek yanıtlar Apollonius ve bir grup yanındaki kadın. Hep birlikte, "adalet, erdem, ölçülülük, cesaret ve sebat"ı da eklerler. Antik yazar Philostrodus böyle anlatıyor.

Yanında bütün bunları taşıyorsan bugün geçebileceğin kaç kapı var? Tek bir adım atabilir miyiz bu kadar dünyaya ağır gelen bir yükle!..

"Sağduyu" diyor Apollonius
"Yorgunum siz gelin" diyor Dionysos ve soruyor "Duydunuz mu Apollonius'u?" Sonra devam ediyor Dionysos. "Beni hep şarap tanrısı olarak tanıyorsunuz. Ölüm ve hayatın yenilenmesinin de tanrısıyım. Doğurtan, meyveleri büyüten olduğu kadar. Benim çıkışım kutlanır hep baharlarda. Borçluyum Packard'a. Birecik barajınızın sularına gömülmekten kurtardı bir yanımı. Biz MÖ 300. yy'dan beri yaşarız bu topraklarda.

Zeus gibi beni dönüştürebilirseniz bir oğlağa, ancak o zaman gelebilirim yanınıza. Yapabilirseniz fildişinden kabartmalarımı, boynuzdan heykelini Afrodit'in, villarımızın Demeter, Poseidon, Akhileus mozaiklerini, henüz alışamamışken yeni mekanımıza bir de İstanbul'a gelelim, kim ki tanıyamamış bizi hâlâ, tanıtın bizi dünyaya!.. Ya da, Apollonius'un sağduyusunu izleyin: Gaziantep'te yapın bahar şenliğimi. Packard kullansın ayırdığı fonu bizim topraklara. Yeni mekanımız Müzemizi taşıyın 2004'ten 8004 yıllarına. Dünyanın en büyük kenti idik 80 bin nüfusumuzla MÖ 1. yy'da. Şimdiki, Londra dediğiniz Londium'dan birkaç kat fazlasıydı büyüklüğümüz!..

Eğer anlamamışlarsa, tanımamışlarsa hâlâ, alın NATO zirvesini, onlar gelsin bizim ayağımıza. Teknoloji diyorsunuz multivizyonmuş adı. Yoktu bizim zamanımızda. Resmedin fresklerimizi, villalarımızı. Tanısınlar istedikleri kadar... Amaa, anlamak için bizi, ziyaret etmeliler topraklarımızı. Solumalılar havamızı. Bush mu diyorsunuz büyük bir parçanın Başkanı'na. Kommagene Krallığı ağırlayamaz mı 'Bush' dediğiniz başkanınızı. Bindirin uçaklarınıza sunalım şarabımızı. Israr ederseniz kararınızda düşünelim hangimiz daha sağlam döneriz topraklarımıza...

Şimdi, Athena'yı gönderiyorum yanınıza."
(Athena, aklın, zekanın, temiz kalpliliğin, adaletin, sadeliğin tanrısıdır. Gösteriş ve yaygarayı sevmeyen bir tanrıdır. Cesareti kurnazca, yiğitliği sessizcedir.)

Radikal -Esra Alkan (Arkeolog)

 

Nisan 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Ben van Berkel 27 Nisan 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz