Dionysos,
Bush'dan daha mı sağlam?
Tanrı Dionysos'un keyfini kaçırmaya hakkımız var
mı?
Zeugma NATO Zirvesi için İstanbul'a getirilsin mi?
Tanrılar ne diyor?
Zeugma antik kenti Gaziantep için olduğu gibi bütün
Türkiye ve dünya için de bir kazanç. Aynı düşünceye sahip taraflar arasında
komik bir gelişme yaşanıyor. Mehmet Ali Birand programıyla gündemi yakaladı.
Tarafların Zeugma ve dünyaya açılması için düşüncelerini aldı, önerilerini
değerlendirdi ve şöyle bir tablo çıktı.
Gaziantep Platformu: Mozaikler taşınma sırasında muhakkak zarar görür.
Kaldı ki geri döneceklerinden de endişeliyiz. Bu sevdadan vazgeçin.
Kültür ve Turizm Bakanı: NATO zirvesiyle böyle fırsat milyon dolarlık
tanıtım yapsak ele geçmez. Amacımız Zeugma'yı dünyaya tanıtmak. Dünya
bir yanıyla biliyor zaten. ABD/Houston'da özel Menil Koleksiyonu'nda bulunmadı
mı kaçırılan Metrox-Partenope mozaiği!.. Kültür Bakanlığı girişimiyle
Haziran 2000'de Gaziantep Müzesi'ne iade edildi.
Arkeolog: Konuk arkeoloğun konuyu toparlaması da takdire şayandı.
"Bakan da haklı Gaziantep de. Orta yolu bulalım". M.Ali Birand zaten
bu programı "cenk"i nerede yapalım diye, alan seçmek için yapmıştı.
Orta yolun bulunması gerektiğini hiç düşünmemiştik. İlginç oldu.
Müze açık mı, kapalı mı?
Sağduyulu bir arkeolog olarak Eylül ayında Zeugma'ya yaptığım
ziyarette kazı alanında "Cuma günü" dolayısıyla bir çalışma
yoktu!.. Rahat rahat dolaştım. Bekçi çocuk ilgiyle ve hoşlukla anlattı
bildiklerini. Müzeye gittim. Dünyanın en önemli mozaik müzelerinden birisi
olması gereken müze ne dünyaya (MS 2004) ne Türkiye'ye yakışıyordu! İçim
acıdı. Yine ben şanslıydım, müzeyi hiç değilse bu haliyle de olsa görebilmiştim.
13-14 Mart günleri Gaziantep'te Amerikan Hastanesi'nin açılışı
nedeniyle bulunan dostum Prof. Dr. Sedefhan Oğuz müzeyi ziyaret etmek istediğinde
sebep olmayan bir sebeple "kapalı" yanıtını almış. Birlikte
gittiği Sağlık Eğitim Vakfı'ndan "sağduyulu" arkadaşlarıyla
bir anlam veremeyip, üzülmüşler.
Bugünden 2300 yıl geriye baktığımda Apollonius'un sesini duyuyorum,
Mezopotamya'ya geçerlerken gümrük memuruna söylediklerini... Zeugma o
vakitler Mezopotamya'ya girişte önemli bir gümrük kapısı... Memur sorar gümrüğe
tabi bir malları olup olmadığını. "Sağduyu" diyerek yanıtlar
Apollonius ve bir grup yanındaki kadın. Hep birlikte, "adalet, erdem, ölçülülük,
cesaret ve sebat"ı da eklerler. Antik yazar Philostrodus böyle anlatıyor.
Yanında bütün bunları taşıyorsan bugün geçebileceğin kaç kapı var?
Tek bir adım atabilir miyiz bu kadar dünyaya ağır gelen bir yükle!..
"Sağduyu" diyor Apollonius
"Yorgunum siz gelin" diyor Dionysos ve soruyor "Duydunuz mu
Apollonius'u?" Sonra devam ediyor Dionysos. "Beni hep şarap tanrısı
olarak tanıyorsunuz. Ölüm ve hayatın yenilenmesinin de tanrısıyım. Doğurtan,
meyveleri büyüten olduğu kadar. Benim çıkışım kutlanır hep baharlarda.
Borçluyum Packard'a. Birecik barajınızın sularına gömülmekten kurtardı
bir yanımı. Biz MÖ 300. yy'dan beri yaşarız bu topraklarda.
Zeus gibi beni dönüştürebilirseniz bir oğlağa, ancak o zaman
gelebilirim yanınıza. Yapabilirseniz fildişinden kabartmalarımı, boynuzdan
heykelini Afrodit'in, villarımızın Demeter, Poseidon, Akhileus mozaiklerini,
henüz alışamamışken yeni mekanımıza bir de İstanbul'a gelelim, kim ki
tanıyamamış bizi hâlâ, tanıtın bizi dünyaya!.. Ya da, Apollonius'un sağduyusunu
izleyin: Gaziantep'te yapın bahar şenliğimi. Packard kullansın ayırdığı
fonu bizim topraklara. Yeni mekanımız Müzemizi taşıyın 2004'ten 8004 yıllarına.
Dünyanın en büyük kenti idik 80 bin nüfusumuzla MÖ 1. yy'da. Şimdiki,
Londra dediğiniz Londium'dan birkaç kat fazlasıydı büyüklüğümüz!..
Eğer anlamamışlarsa, tanımamışlarsa hâlâ, alın NATO zirvesini, onlar
gelsin bizim ayağımıza. Teknoloji diyorsunuz multivizyonmuş adı. Yoktu
bizim zamanımızda. Resmedin fresklerimizi, villalarımızı. Tanısınlar
istedikleri kadar... Amaa, anlamak için bizi, ziyaret etmeliler topraklarımızı.
Solumalılar havamızı. Bush mu diyorsunuz büyük bir parçanın Başkanı'na.
Kommagene Krallığı ağırlayamaz mı 'Bush' dediğiniz başkanınızı.
Bindirin uçaklarınıza sunalım şarabımızı. Israr ederseniz kararınızda
düşünelim hangimiz daha sağlam döneriz topraklarımıza...
Şimdi, Athena'yı gönderiyorum yanınıza."
(Athena, aklın, zekanın, temiz kalpliliğin, adaletin, sadeliğin tanrısıdır.
Gösteriş ve yaygarayı sevmeyen bir tanrıdır. Cesareti kurnazca, yiğitliği
sessizcedir.)
Radikal -Esra Alkan (Arkeolog)
|