reklam

20 Nisan 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Büyüyen mahfel

'Korporatizm'den söz ediyordum. Hem Osmanlı'nın geleneksel (loncalı, her çeşit 'kompartmanlı') yapısına aykırı düşmeyen hem de geleceğin Türkiyesi'nin 'muhafazakâr-modernleşme' ideolojisine uyan bu anlayış, İkinci Dünya Savaşı sonrasının koşullarında ülkeye adapte edilemedi, demiştim. Ama alttan alta belirleyici olmaktan çıkmadı.

Siyasi hayatın gözle görünür biçimlendiricisi olmamakla birlikte, toplumsal hayatın düzenlenmesinde çok etkilidir. Özellikle Ankara'ya gittiğinizde, bunu görürsünüz -ama yalnız Ankara'da da değil.

Bir günlük hayat tarzı olarak işin başını devlet memurları çeker. Bu da zaten Türk tipi 'modernleşme'nin bürokratik tabiatına uygun bir durumdur. Bir tarafta 'Hâkim Evi', bir tarafta 'Polis Evi', Maliyeciler şunlar bunlar derken, memurluk içinde ayrışmış çeşitli kolların lokallerini görürsünüz. Ankara'da oturan, o kolun mensupları, günlük hayatlarını, 'sosyalleşme'lerini buralarda gerçekleştirir; bir vesileyle Ankara'ya gelmiş olanları otele filan gitmez, lojmanda, lokalde, adına ne diyeceksek, korporasyonun tesisinde kalır.

Gündüz normal olarak mesleğin uygulayıcıları -ki tabii çoğu 'bey'lerdir-
işte, çalışmakta olduğundan, buralarda 'hanım'ları görürsünüz.
Cumhuriyet'in erken yıllarında, taşrada, 'mahfel' vardı. Orada da bürokrasi, kaymakam, savcı ve yargıç, öğretmen, kasabanın okumuş ve aydınlanmışlarıyla, doktor ve eczacı ve davavekili vb. ile oturur, konuşur, memleket meselelerini görüşür, hem sosyalleşir, hem de politika oluştururdu. Şimdi kocaman toplum olduk. Böyle insanları tek bir 'mahfel'e sığdıramıyoruz. Bir bakıma, kapsam daha da daralıyor; aynı mesleğin insanları başkalarıyla ilişkilerini kesip burun buruna yaşamaya başlıyorlar.

Her şeye rağmen 'mahfel'in 'geçirimsizlik' özelliği azalıyor, duvarları inceliyorsa, bu, daha çok, son arabesk şarkıyı, pop star sohbetini, bu tür şeyleri içeri bırakan bir süzgeç gibi çalışıyor. Başka türlüsü filtrede takılıyor.

Gene aynı meslek sahipleri başkent dışına çıkmak, sözgelişi tatil yapmak söz konusu olduğunda, bellenmiş yöntemi elden bırakmıyorlar. Bu sefer 'siteler' kuruluyor: valiler sitesi, sayıştay sitesi, şu bu.

Devletin koyduğu norm bu olduğu için toplum da devletini taklit etmekten geri durmuyor (böyle alanlarda hep öyle olur zaten). Onun için orada burada basın sitelerimiz var, profesör sitelerimiz var, falanca yerin çalışanları, filanca kurumun mezunları, ama sonuçta bir yerden ortak bağımız olan, dolayısıyla bize benzediğini, 'bizden' olduğunu varsaydığımız birileriyle birlikte kurduğumuz sitelerimiz, köylerimiz, kurumlarımız var.
Derken sendikalar katılıyor kervana.
İş adamları zaten şuranın 'lion'ları, buranın 'lioness'leri, oranın 'rotaryenleri' olarak birbirleriyle birlikte vakit geçirmenin kurumlarını yaratmışlar (bunlar, dünyada, korporatistten çok, bir düzeyde olup da farklı işler yapanların arasında ilişki kurmak için yaratılan sosyalleşme kurumlarıdır).

Bütün bu kurumlarda, bir 'devlet estetiği' de görüyorsunuz. Meslek dalının itibarı, gelir düzeyi, kurumu 'güzelleştirmek' için yapılan harcamada farklılık yaratıyor. Ama bundan daha ağır basan bir ortak özellik görüyorsunuz, devletin yaptırmadıklarında bile. Bu da bir 'ortalamalık' sağlıyor ya da zaten sağlanmış olan o 'ortalama' karakteri yeniden üretiyor.
Her şeye rağmen, Gökalp'in ruhu şaddır, diyebiliriz.
Radikal - Murat Belge

 

Nisan 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Ben van Berkel 27 Nisan 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz